KKM mum gibi eriyor: İki haftada 150 milyar lira çıktı
Seçim sonrası Türkiye’de yeniden yatırım yapma planları yapan yabancı yatırımcıların, hala “Naci Ağbal korkusu” yaşadıkları görülüyor. Ankara’da temaslarda bulunan ve seçim sonrasında ekonomide yapılacakları öğrenmeye çalışan yabancı yatırımcılar, bu korkularını açıkça dile getiriyorlar.
Berat Albayrak’ın bakanlığından sonra, 2020 Kasım ayında Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilen Naci Ağbal döneminde, politikaların normalleşmesiyle, yeniden Türkiye’de yatırımlara başlayan yabancı yatırımcılar, 4 ay sonra, 2021 Mart ayında Ağbal’ın görevden alınmasıyla hızla Türkiye’den geri çıkmışlardı. Gelinen noktada hem hisse senedi hem de tahvil stokunda yabancıların payı, tarihte hiç görülmedik rakamlara geriledi. İşte yabancı yatırımcılar, bu örneği anlatarak, Türkiye’ye yeniden güven duyabilmek için rasyonel kararlar alınmasının yetmeyeceğini, bu kararların kalıcı olması gerekeceğini söylüyorlar.
Seçim ekonomisinin şimdiye kadar görülmemiş boyutlara ulaşması, yeni ekonomi yönetiminin işini iyice zorlaştırmış görünüyor. Bu nedenle 2-3 ay öncesinde yapılacaklar konusunda hazırlanmış olan planların yeniden gözden geçirilmesi gerekecek. Millet İttifakı’nın ekonomi kurmayları, mutabakat metnini hazırlarken var olan ekonomik tablonun iyice ağırlaştığını kabul ediyorlar. Bu nedenle de yapılacaklar ve zamanlaması konusunda yeniden plan yapma ihtiyacı oluştuğunu belirtiyorlar.
Buna karşılık mevcut yönetimin, şeffaflıktan uzak tavrının da etkisiyle, kamuoyuna açıkladıkları verilerin gerçek tabloyu yansıtmadığı konusundaki endişeler iyice arttı. Bu nedenle seçimden sonra görevi devraldıktan sonra tablonun tüm çıplaklığıyla ortaya konması, çıkacak tabloya göre yeni plan yapılması konusunda hemfikir görünüyorlar.
Millet İttifakı ekonomi kurmayları, seçim öncesinde, ekonomideki muhtemel planlarını öğrenmek için gelen yabancı yatırımcılardan gelen “nasıl bir parasal politika uygulanacağı” sorusuna genel yanıtlar vermeyi tercih ediyorlar. Daha doğrusu; yabancıların Merkez Bankası faizleri ve dolar kuru beklentileri konusundaki sorularına net bir yanıt vermekten kaçınıyorlar. Yabancı yatırımcılar ise genel olarak rasyonel politikalar uygulanacağından emin olduklarını, ancak izlenecek yol, zamanlama ve atılacak adımlar konusundaki detayların, kendi kararlarını oluşturabilmeleri için gerekli olduğunu belirtiyorlar.
İşte bu aşamada yabancıların Türkiye’ye ilişkin olarak, geçmiş deneyimlerine bağlı olarak, tedirginlikleri olduğu görülüyor. Yeniden güven kazanabilmeleri için yeni ekonomi yönetiminin kararlı görmek istediklerini, siyasi otoritenin alınacak tedbirlerin arkasında durup durmayacağını bilmek istiyorlar. Bu kapsamda da “Piyasa oyuncularında zaten Naci Ağbal korkusunun devam ettiğini” belirterek, oluşturulması gereken güven için yeni yönetimin ciddi ve radikal adımlar atması gerektiği görüşünü açıkça belirtiyorlar. Millet ittifakı ekonomi kurmaylarının bu konudaki en kuvvetli argümanlarını ise, “6 liderin imzaladıkları ve uygulamayı taahhüt ettikleri mutabakat metni” oluşturuyor.
Yabancıların yüksek kur ve yüksek faizden ülkeye girerek karlarını maksimize etmek istedikleri, kendileri açısından çok doğal ve açıkça bilinen bir gerçek. İşte yabancıların Naci Ağbal korkusunu bu amaca dönük olarak kullandıklarını düşünen teknisyenler var. Ancak bu görüşte olan teknisyenler bile, son aylarda ekonomik dengelerde ağırlaşan tablonun, bu argümanın kullanılmasına zemin hazırladığı görüşündeler.
Daha önce de bu görüşte olan, o nedenle yabancı banka raporlarında yeralan kur ve faiz tahminlerini çok yüksek bulan ekonomi teknisyenleri, bu konuda eskisi kadar güvenli konuşamıyorlar. Gerçekten de eskiden düşündükleri rasyonel oranların ve fiyatların yükseltilmesi gerekebileceğini, özellikle uygulanan ağır seçim ekonomisinin ardından buna zorunlu kalabileceklerini söylüyorlar.
Ağırlaşan ekonomi tablosu ve oluşan yeni beklentiler, seçim sonrası alınacak önlemlerin ve uygulanacak politikaların “kademeli mi yoksa önden yüklemeli mi olması gerektiği” konusunda da yeni tartışmalara neden oluyor. Örneğin faiz oranlarının önce 15-20 puan artırılıp, daha sonra aşamalı olarak ve enflasyon beklentilerine bağlı olarak tekrar artırılabileceğini savunan teknisyenler, şimdi böyle bir yöntemin geçersiz olabileceğini tartışmaya başladılar
Gördüğümüz o ki; giderek ağırlaşan ekonomik tablo, seçim sonrasında özellikle faiz oranlarında şok artırımlara neden olabilir.