Dün Katar’dan gelen haber herhalde sizin de içinize oturmuştur…
İsrail ile Hamas arasındaki ateş kes anlaşmasını Katar sağladı…
Koskoca Türkiye’nin fikri bile alınmadı…
Neden böyle oldu?
7 Ekim 2023, yani Hamas’ın İsrail’de 1400 kişiyi öldürdüğü günden bugüne kadarki süre film şeridi gibi gözümün önünden geçti…
İlk günlerde “Bizim Yolumuz” çok iyidi…
Hepimizin, hatta en muhalifimiz Fazıl Say’ın bile
“Cumhurbaşkanının izlediği bu makul yaklaşımı destekliyorum” dediği bir yol izledik…
Dedim ya “Bizim Yolumuz”du…”
Türkiye’nin yolu…
Kamuoyu araştırmaları “Bizim Yolumuz”u açıkça gösteriyordu.
Halkın yüzde 35”i “Tarafsız kalalım” diyordu.
Yüzde 26’ımız “Arabuluculuk yapalım” diyordu.
Yüzde 18’imiz “Filistin halkını destekleyelim ama Hamas’la aramıza mesafe koyalım” diyordu.
“Hamas”ı destekleyelim” diyenlerimizin oranı sadece yüzde 13’dü…
Milletin yüzde 80’i makul olan yolu, yani “Our way”i seçmişti…
Sonra birden “Yüzde 80’in yolundan” çıktık, “Yüzde 13’ün yoluna” saptık..
O andan itibaren her şey altüst oldu…
(*) Almanya’da “Holokost” dedik…
(*) “Hamas terör örgütü değil cihad hareketidir” dedik.
(*) “İsrail soykırım yapıyor” dedik.
(*) “İsrail uluslararası suç mahkemelerinde yargılanacak” dedik.
(*) “Bir gece ansızın gelebiliriz” dedik, hatta “İsrail yok olacak” dedik.
Bir anda İslam dünyasının makul sesinden uzaklaşıp Arap sokağının en radikal mahallesine konuşmaya başladık.
Sonuç….
Cumhurbaşkanı tıpkı Davos’ta olduğu gibi yine “My Way” dedi…
“Benim yolum…”
Ve neticede Milletimizin yolu olan “Our Way” gitti, tarafsızlığın bizi getireceği arabulucu, sorun çözücü kimliğimizden çıkıp maraza çıkarıcı bir görünüme girdik.
Peki ne oldu?
Filistin halkına yardım mı ettik şimdi… Dedim ya Katar’da nezaketen fikrimizi bile sormadılar.
Oysa Cumhurbaşkanımız bundan 18 yıl önce yine “My Way” demişti…
O günlerde bütün dünyanın kulak verdiği harika bir şarkıydı…
Frank Sinatra’nın söylediği “My Way” şarkısı…
Bugün gibi hatırlıyorum…
2 Temmuz 2005 günü…
Dünyanın önde gelen süper müzik yıldızları ve grupları Siyah Afrika’daki sefalet için 1985’de yapılan ilk konserden 20 yıl sonra yine bir araya geliyordu.
Kimler yoktu ki…
Pink Floyd, U2, Madonna, R.E.M., Elton John, Paul Mc Cartney, Steve Wonder ve Sting…
Bob Geldof’un öncülüğünde yine bir araya gelmişlerdi.
Dünyanın her yerinden şarkılara eşlik eden milyonlarca insan hep bir ağızdan, “Yoksulluğu Tarihe Gömelim” diye haykırıyordu…..
Barış istiyordu…
İşte tam o günlerde dünyanın en büyük müzik platformu olan MTV Televizyonu dünya liderlerine bu konuyu sormuştu.
Kimdi o kampanyaya destek veren dünya liderleri? MTV’nin “Sözü bütün dünyaca dinlenir” diye seçtiği 5 “Küresel lider” kimlerdi?
Nelson Mandela…
Dünya itibar listesinin en başındaki efsane Afrikalı lider…
Tony Blair…
Demokrasinin beşiği İngiltere’nin yükselen genç sosyalist lideri…
Bill Clinton…
Çirkin Amerikalıyı bütün dünyanın gözünde “Güzel Amerikalı”ya çevirmeyi başaran genç demokrat…
Bill Gates…
Dijital devrimin dünya efsanesi…
Ve aralarında sürpriz bir isim…
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan…
Bir düşünün o günleri…
“Milli Görüş gömleğini çıkardık” diyen ve herkesi kucaklamaya çalışan demokrat ve çoğulcu bir Müslüman.…
Müslüman ve Hıristiyan dünyaların çatışmasını ortadan kaldırmak üzere kurulan “Medeniyetler İttifakı” oluşumunun eş başkanı…
Mısır’a gittiğinde “Bizim yolumuz laikliktir” diye seküler bir Müslüman…
Ve İsrail ile ilişkileri düzeltmeye çalışan Müslüman ülkenin makul sesi…
Sadece İsrail-Filistin arasında değil dünyanın her yerindeki çatışmaları önleyecek itibarlı bir arabulucu…
MTV o programda yayınlanmak üzere Erdoğan’la bir mûlakat yapmıştı.
Sorulardan biri şuydu:
(*) MTV: Eğer siz büyük bir ses sanatçısı olsaydınız, hangi dünya starıyla, hangi şarkıyı birlikte söylemek isterdiniz?
Erdoğan: Eyvah, çok zor bir soru… Sadece izleme fırsatı bulduk ama Frank Sinatra ile beraber olabilirdi… Siyasetle örtüşen ‘My Way’ olabilir…
On sekiz yıl önce Erdoğan’ın söylemek istediği bir “My Way” şarkısı vardı.
Yukarıda saydıklarımdı o günkü yolu…
O mülakatta o yolun ne olduğunu daha da açmıştı.
Bakın gelin bir kere daha okuyalım o mûlakatta söylediklerini…
Ya yanlış yol? O yol nedir sayın Erdoğan?
(*) MTV: Büyük yoksulluğun sebebi nedir?
Erdoğan: Dünya son yıllarda savunma sanayinde ciddi harcamalar yapmaktadır. Özellikle 2004 sonu itibariyle yaptığım araştırmalarda gördüğüm yaklaşık 900 milyar dolar sadece silahlanmaya, savunma sanayine gelişmiş ülkeler para yatırmışlardır. Yoksulluğun altında yatan gerçek sebebin bu harcamalar olduğunu düşünüyorum.
(*) MTV: Peki ya müzik? Live8 konserlerini ve nihai amacını nasıl yorumluyorsunuz?
Erdoğan: Bu konserleri ben özellikle yoksulluğun giderilmesine yönelik bir heyecan doğurması bakımından çok önemsiyorum. Ve yüz milyonlarca insan bu konserleri izledi, takip etti. Müziğin evrensel değerler noktasındaki bütünleştirici birleştirici ruhu çok önemli olduğu için bu etkinliğin meydana getirdiği çok ciddi bir tesir alanı olacaktır. Ben bu organizasyonda tüm emeği geçenleri kutluyorum.
(*) MTV: Sizce müzik nasıl bu kadar uluslararası güçlü bir silah haline gelmiştir ki cehalet ve engelleri ortadan kaldırabiliyor?
Erdoğan: Müzik insanlığın ortak vicdanına sesleniyor, seslenmeye de devam edecektir. Bazen ritimde bazen şarkıcının sesinde, bazen kendiniz mırıldanırken onu karşı tarafa hissettirirsiniz. Ben de inanıyorum ki müzik gücünü bu duygulardan alıyor.
Ve geliyorum son ve en vurucu soruya:
(*) MTV: Bugün dünyanın en gelişmiş 8 ülkesinin kurduğu G8’in ev sahibi siz olsaydınız konuları nasıl yönlendirirdiniz?
Erdoğan: Demokratik değerlerin dünyada yaygınlaşmasını istememiz lazım. Yoksulluğun olduğu ülkelere dikkat edin. Orda demokratik değerleri göremeyeceksiniz. Buralarda hakim sınıflar oluşmuş. Bu uçurumun ortadan kalkması lazım. Bu da kontrol mekanizmalarının oluşması ve gelir dağılımının adil bir şekilde bu ülkelerde yer edilmesini, yer bulmasını sağlamamız lazım. Türkiye’de son zamanlarda başardığımız gelir dağılımındaki adaletin ülkemize yayılmasıdır. Biz bile henüz arzu edilen ideal noktaya gelmiş değiliz. Onun peşindeyiz, başarmakta kararlıyız.
O gün Erdoğan’ın “My Way”i yani “Kendi Yolu” buydu…
Aradan 18 yıl geçti…
Bugün çok daha güçlü bir “My Way”i var…
Ama o yol artık çok farklı…
O gün “demokratik değerler” diyordu…
Bugün demiyor…
O gün “iktidarları kontrol mekanizmaları” diyordu…
Bugün demiyor.
O gün “gelir dağılımındaki denge” diyordu…
Bugün “Dengesizlik” geçerli…
O gün “Medeniyetler İttifakı” diyordu…
Bugün Hamas’a “Mücahid” diyor.
O gün “Müziğin, konserlerin kurtarıcı gücü” diyordu.
Bugün konserler yasaklanıyor.
Sonuçta geldiğimiz nokta…
O gün Dünyayı bu sorunlardan kurtaracak liderler kadrosunun “A Takımındaydık…”
Bugün Katar’daki ateşkes anlaşmasının yedek kulübesinde bile yokuz.
Şarkı aynı şarkı…
“My Way…”
Söyleyen de aynı…
Ama söyleyen 18 yıl içinde sözleri o kadar değiştirdi ki…
Bugün artık geriye sadece “His Way” kaldı…
Hiç de parlak olmayan bir “remiks” yani…
3 Aralık 2024 - Dün gece Türkiye’nin en prestijli ödülü tarihimizin en büyük başarısızlığına verildi
1 Aralık 2024 - Cumhurbaşkanı nerede konuşacak? Caminin avlusunda mı, minberde mi?
30 Kasım 2024 - Antakya’da 2000 yıl arayla ayakta kalan iki duvarın sırrı
29 Kasım 2024 - Master Chef sorusu: Bir Michelin şefinin tam teşekküllü kestane menüsü nasıldır?
28 Kasım 2024 - Rahmi Koç: İşadamıyım ama hayatım beş kuruş bile getirmeyecek üç işle geçiyor