Bu gördüğünüz yer neresi?
Arkadaki evin “Burnt Sienna,” yani “Sienna Yanığı” rengine bakıp Toscana’dayım sanmayın.
Burası Türkiye’nin “En Beyaz Türk ilçesi” denen Urla…
Oturduğum yer ilk defa gittiğim bir restoranın terası.
Adı Narımor…
Yanımda oturan da restoranın şefi Atilla Heilbron…
Urla’nın yeni restoranlarından biri…
Etrafta Toscana duygusu veren bir doku var.
Urla’nın kenar mahallelerinden birinde.
Restoran, içki ve yemek yazılarına Ramazan sonuna kadar ara verdiğim için bunu Bayram sonrası yazacağım…
Adını şimdiden bir kenara yazın.
Urla altıncı bir Michelin adayı daha kazanmış.
Dün de Ahmet Güneştekin’in Kuşçular mevkinde yaptırdığı yeni müze evindeydik.
Türkiye’nin en güzel evlerinden biri olmuş.
Urla böylece gastronomiden sonra kültür merkezi olmaya doğru da gidiyor.
Tabii burada kültürün kapısını Lucien Arkas açmıştı.
Onun evi ve müzesi Urla’nın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri.
Kısaca güzel bir Urla akşamı…
Ve orada düşünüyorum…
Urla 15 yıl içinde nereden nereye geldi…
Seçime 15 gün kaldı ama burada öyle bir heyecan yok.
Çünkü kimin kazanacağı, hatta ne oy alacağı şimdiden belli.
CHP’nin yüzde 70’e yakın oy aldığı bir ilçe burası…
İzmir’i bile geride bırakıyor.
Bu seçimde siyasetle hiç ilgilenmiyorum.
Sadece yaşadığım ilçe olan Beykoz’da Belediye Başkanı Murat Aydın’ın projelerini tanıtma davetine katıldım.
Onun yaptırdığı Sokak Hayvanları Hastanesi’ni anlatan bir yazı yazdığım için teşekkür etti.
Çünkü yazı hastanenin sadece Türkiye’de değil, dünyada da tanınmasına yardımcı olmuş.
Urla’ya gelince siyaset benden iyice uzaklaşıyor.
Kendimi çok iyi hissettiğim bir yer Urla…
Burası ile ilgili tek siyasi meselem belediye başkanlığı…
Çoğumuz şöyle sanıyoruz…
Türkiye’de sadece Kürt vatandaşlarımızın ağırlıklı olduğu şehir ve ilçelerin belediyelerine kayyım tayin edilir değil mi…
Evet yüzde 90’ı öyle…
Ama kaçınız şunu biliyor?
Türkiye’nin en Beyaz Türk ilçesi Urla dört yıldır kayyımla yönetiliyor.
Urla’yı hükümetin tayin ettiği bir kaymakam yönetiyor.
Hem de dört yıldan beri…
Ne Türkiye’de ne burada tek ses var…
Çünkü artık hepimiz hükümetin atadığı kayyımları “yeni normalimiz” olarak kabul ediyoruz.
Hayır öyle olmamıştı…
Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan okuduğu bir şiir yüzünden hiçbirimizin içine sindiremediği bir hapis cezasına mahkum edildiğinde 28 Şubat yönetimi oraya kayyım tayin etmemişti.
Ali Müfit Gürtuna Belediye Meclisi’nin 111 oyu ile başkanlık koltuğuna oturmuştu…
Beş Michelin yıldızlı en beyaz Türk ilçesinden son haber bu…
Burada herkesin bildiği bir sır…
Burada halkın yüzde 70 oyla seçtiği bir belediye başkanın koltuğunda dört yıldan beri hükümetin tayin ettiği bir kayyım oturuyor…
Ne yazık ki birçok Urlalı, Çeşmeli, Alaçatı’da oturanlar bile bunun farkında değil.
Urla’ya gelenlerin de çok azı biliyor.
O yüzden artık şunu öğrendik…
Kayyım sistemi demokratik bir uygulama değildir…
O nedenle kayyım meselesi kimse tarafından bir seçim pazarlığı haline getirilmemeli…
Özellikle de iktidar tarafından…