Amerikan yargısı belki de tarihinin en zor işini geçen hafta başardı.
Trump’ı yargılayacak 12 kişilik jüriyi belirledi.
Amerika’da belki de en kritik başkanlık seçimi 5 Kasım 2024 günü yapılacak ve bu 12 kişi işte o seçimin de kaderini belirleyecek bir karar alacak.
İlk kriminal suç davasında eski başkan Trump hakkındaki kararı işte bu 12 New York’lu Amerikan vatandaşı verecek.
Onlara “Jüri kararını verdi mi” diye sorup “Evet” cevabı alan hakim “Orada oturan sanık suçlu mu suçsuz mu” diye sorduğunda;
Jüri başkanı “Suçlu” derse…
ABD Başkanlık seçiminin kaderi değişecek.
Amerika’nın her yerinde her gün yüzlerce dava için jüri üyeleri belirleniyor.
Ama Trump için jüri belirlemek onlarınki gibi kolay değildi.
Türkiye kadar kutuplaşmış bir ülke.
Ülkede insanlar Trump’tan nefret eden ve Trump’a tapan insanlar olarak bölünmüş.
Bunlar arasından tarafsız, vicdanını ve adalet duygularını hayranlık ve nefretine esir etmeyecek 12 insan bulmak gerçekten zordu.
Aslına bakarsanız bu 12 insan sadece ABD başkanlık seçiminin değil belki dünya barışının da kaderini belirleyecek.
Amerikan seçimlerine 6.5 ay kala bu tarihi kararı verecek 12 kişi kimdir?
New York Times bu 12 kişinin profilini çıkarmış. Öyleyse gelin size bu 12 kişiyi tanıtayım.
Önce şunu söyleyeyim.
Onların adını öğrenemeyeceksiniz.
Fotoğraflarını da göremeyeceksiniz.
Kimlikleri ebediyen gizli kalacak.
Onlar hakkında elimizde sadece “profilleri” var.
Onları “Bir numara” veya “sekiz numara” gibi rakamlarla tanıyacaksınız.
Hadi bir numaradan başlayayım.
Batı Harlem’de yaşıyor. Satış servislerinde ustabaşı. Açık hava faaliyetlerini seviyor. Çok ilginç bir kişiliği var.
Haberleri nereden mi alıyor?
New York Times gazetesinden.
Bu bilgilere bakıp Trump’tan hazzetmeyen biri diyebilirsiniz.
Ama aynı zamanda Fox News izliyor.
Sapına kadar Trumpçı bir kanalı yani.
Bir de MSBNC televizyonunu seyrediyor.
Trump’ın öteki suçları hakkında bilgi sahibi, ama kişiliği hakkında belirgin bir fikri yok.
Manhattan’ın “Hell’s Kitchen” denen bölgesinde oturuyor ve finans işinde çalışıyor.
Hell’s Kitchen 1970’lere kadar bir işçi semtiydi. Artık entellektüellerin, sanatçıların ve Wall Street’in genç çalışanlarının oturduğu bir yer.
Adresine bakarak “Trump’ı hiç sevmeyen biri” diyebilirsiniz.
Ama Trump’ın eskiden birlikte çalıştığı Michael D. Cohen’in sıkı takipçisi. Aynı zamanda yine Trump’ın eski danışmanlarından Kellyanne Conway’in de takipçisi, “Trump iyi şeyler de yaptı” diyen New York’lulardan biri.
New York’un Chelsea bölgesinde yaşıyor ve bir avukatlık bürosunda çalışıyor.
“Haberleri yakından takip etmiyorum” diyenlerden biri. Trump’ın kriminal davaları hakkında pek bilgi sahibi değil.
Ama New York Times ve Walt Street Journal okuru.
Jüri üyeliği seçimi sırasında ne hissediyorsun diye sorulduğunda şu cevabı vermiş:
“Sırtım ürperiyor…”
“Trump hakkında tutku veya nefret gibi bir duygun var mı” diye sorulduğunda da şunu söylemiş:
“Pek değil…”
Harlem bölgesinden ikinci jüri üyesi. “Siyasi tartışmalardan kaçarım, haberler umurumda değil” diyen bir profil.
“Trump’ın açık sözlülüğünü seviyorum. İçinden geçeni açıkça söylüyor. Ofisinin kapalı kapıları ardında ne yaptığını ne düşündüğünü bilmediğim insanlara tercih ederim” diyor.
Haberleri New York Times, Google, Facebook ve Tik Tok’tan alıyor.
“Muhtemelen Trump’tan farklı düşüncelere sahibim. Ama hiç önemli değil. Burası özgür bir ülke” diyor.
Trump’ın öteki suçları ile ilgili bilgi sahibi. Ama Trump’ın karakteri konusunda bir fikri yok.
“Bildiğim şey onun başkanlık sırasındaki politikaları. Bazılarıyla aynı fikirdeyim, bazılarıyla hiç değil” diyor.
O da New York’un Doğu yakasından…
Kadın. Finansçı.
New York Times ve Wall Street Journal gazetelerini izliyor. Görsel haber kaynağı CNBC ve BBC televizyonları.
Balıkçılık, ski ve yoga sevdiği uğraşılar. Jüri üyeliği seçimi sırasında “Trump hakkında tarafsız kalmasını engelleyecek bir inancı ve önyargısı olmadığını” söylemiş.
Eğitim sektöründe çalışıyor ve Doğu yakasında yaşıyor.
Kendisi hakkında fazla ipucu vermiyor, sadece “Trump’ın kim olduğunu herkes biliyor. Başkanımızdı” diyor.
New York’ta Birleşmiş Milletler binasına komşu Murray Hill bölgesinde yaşıyor.
Haberleri izlemiyor. Ama “Söz konusu bir haberse adres New York Times’tır” diyor.
İlginç bir hobisi var. “Davranışsal psikoloji üstüne podcastler izlerim” diyor. Trump hakkında kuvvetli bir yargısı olmadığı da ekliyor.
Açık konuşan, Yukarı Manhattan’da yaşayan bir jüri üyesi.
“Trump hakkında kuvvetli bir yargıya sahip değilim” diyerek başlıyor ve şöyle devam ediyor:
“Ama kamuoyuna verdiği imajdan pek hazzetmem…”
Gülerek kurayı çekerken sözünü şöyle tamamlıyor:
“Çalıştığım yerde de hazzetmediğim insanlar var ama onların işini sabote etmeye kalkmam.”
O da Doğu yakasından.
Sağlık sektöründe çalışıyor.
Canlı müzik dinlemeyi, bisiklete binmeyi seviyor.
Bir de dinsel konularda sıkı bir podcast dinleyicisi.
Evet ABD Başkanlığının ve dünyanın öteki taraflarında yaşayan bizlerin de hayatını etkileyebilecek bir başkan adayı olan Trump hakkında kararı robot portrelerini çizdiğim bu 12 insan verecek.
Hangi etnik gruptan, hangi inançtan olduklarını, derilerinin renginin ne olduğunu bilmiyoruz.
Tabii bu portreleri okurken sinema tarihinin önemli klasiklerinden biri olan “12 Öfkeli Adam”ı hatırladım.
Orada bir cinayet davasında bir jüri üyesinin öteki 11 üyeyi ikna etmek için uyguladığı strateji ve taktikleri izlemiştik.
Eminim bu 12 insanın tartışması da biraz öyle olacak.
Jüri üyelerinin profillerini okurken herhalde siz de fark etmişsinizdir.
İster Trump’a karşı fikirleri olsun ister ondan yana, üyelerin yarısından fazlası “Haberleri New York Times’tan alırım” diyor.
Oysa Trump’a sorsanız, o New York Times için “Bana düşman” diyecektir.
Hep yazıyorum ve söylüyorum.
İktidarların da muhalefetlerin de en fazla yararını göreceği medya özgür ortamda özgürce yayıncılık yapabilen bağımsız merkez medyalardır.
İktidarların seçim sonucu değerlendirmesi yaparken bu jüri profillerini de dikkatle okumasında yarar var diye düşünüyorum.
Ertuğrul Özkök’ün bu yazısı daha önce ANN Türkiye’de yayınlandı.