Palandöken’den tepki: Gıdada spekülatif açıklamalar yüzünden esnafın sattığı ürünler rafta kaldı
2000 yılında Türkiye ürettiği kadar susam ithal ederken 2023 yılında üretiminin 13 katını ithal etti. Siz ticaret erbabı olsanız dışarıdan kilosunu 56 liraya mal ettiğiniz bir ürünü mü alırsınız yoksa içeride en az 100 liraya mal olan bir ürünü mü?
Ramazan ayının ilk iftarında fırınların önünde susamlı pide kuyruğunda bekleyen insanları gözlemlediğimde, bu küçük ama önemli tohumun hikayesini yazmak istedim.
Susam, lezzetiyle pastacılık ve ekmeklik ürünlerin vazgeçilmezi, tahin ve helva yapımının temel taşı. Susamın ekonomik boyutu sadece simit fiyatları üzerinden yapılan iktidar-muhalefet tartışmalarında değil, aynı zamanda üretim ve ithalat rakamlarında da kendini gösteriyor.
Türkiye’de susam üretimi 1991 yılında 940 bin dekar alanda 43 bin ton ile zirveye ulaştı. Ancak sonrasında ekim alanları daraldı ve rekolte düştü. 2000 ve 2010 yıllarında yaklaşık 24 bin ton olan üretim, 2023 yılında 16 bin tona geriledi. Son 23 yılda ekim alanları %57 daralırken, üretim %32 azaldı.
İl bazında üretim verilerine göre, 2004 yılında Antalya %25’lik payla öncülük ederken, onu Şanlıurfa, Muğla, Mersin ve Çanakkale takip etti. Ancak 2023 yılında üretimi azalmasına rağmen Antalya’nın payı %31’e yükseldi ve 19 yıldır en çok susam üreten il oldu. Uşak, Manisa, Konya, Adana ve Balıkesir’de üretim artışları yaşanırken, Adana’da %1168’lik bir artış göze çarptı. Öte yandan Şanlıurfa’da 5.585 ton ve Mersin’deki 2.227 ton üretim kaybı oldu. Bu iki ilimizdeki 7 bin 812 ton kayıp genel üretimdeki %32’lik azalmanın ana nedenlerinden biridir.
Üretimdeki bu azalma ve artan ihtiyaçlar, Türkiye’yi ithalata yönlendirdi. Son 24 yılda 2,8 milyon ton susam ithal edilirken, karşılığında 3,9 milyar dolar harcandı. 2023 yılında ise 215 bin ton susam ithalatıyla Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı.
Türkiye, 2023 yılında 38 ülkeden ithal ettiği 215 bin ton susamın %28’ini Çad’dan, %21’ini Sudan’dan, %15’ini Brezilya’dan, %9’unu Nijer’den ve %5’ini Pakistan’dan temin etti. Bu beş ülke, toplam ithalatın %78’ini oluşturdu.
Aslında tüm bu paylaştığım verilerde asıl korkutucu olan şimdi yazacaklarım. 2000 yılında Türkiye ürettiği kadar susam ithal ederken 2023 yılında üretiminin 13 katını ithal etti. Yani bir yandan susam tüketimi arttı, bir yandan da yerli üretim azaldı.
Neredeyse susam tarımı yok olsun diye bekleniyor. Bu korkunç bir durum. Bu korkunç duruma rağmen bu yılın ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre ithalatta %7’lik artış var.
Üstelik her geçen yıl artan ithalatta ham susam tohumunda gümrük vergisi sıfırken, soyulmuş susam tohumunda %10 gümrük vergisi bulunuyor.
En son Ocak 2024 ithalat verilerine göre ithal edilen susamın kilogram maliyeti 56 lira. Aynı tarihte Uşak Ticaret Borsası’nda çiftçinin susamı 100 liradan işlem görmüş. Siz şimdi ticaret erbabı olsanız dışarıdan 56 liraya mal ettiğiniz bir ürünü mü alırsınız yoksa içeride en az 100 liraya mal olan bir ürünü mü alırsınız? Tabii ki ithal edilen ürüne yönelirsiniz. Bunun sonucu azalan ekim alanları ve üretim oluyor.
Çiftçi açısından baktığınızda ise geçen yılın mart ayında sattığı 1 kilo susam karşılığında 3 litre mazot alabiliyorken şimdi 2 litreye düşmüş durumda. Çiftçi artan maliyetler ve kârlılığın düşmesi sonucu susam üretimini bırakıyor ve farklı tarım ürünlerine yöneliyor. Siz çiftçi olsanız ekimin başlayacağı nisan ve mayıs aylarında kazanmayacağınız bir ürünü yetiştirir misiniz?
Peki tüketici tarafında nasıl? Tüm bu ithalata rağmen tüketici bir kilo susam tohumu almak isterse 200-500 lira, tahin almak isterse 170-300 lira, susam yağı almak isterse 800 lira ödemek zorunda kalıyor. Susam üretiminin bir an önce artırılması gerekiyor.
Ülkemizde susam üretiminin artırılması için yapılması gereken işler var. Önerilerim;
-İlk olarak susam üretim alanları suya kavuşturulmalı.
-Hasat dönemini takip eden ve içerideki stokların azalacağı dönem ve sonraki dönemlerde fiyat artışını stabil hale getirecek şekilde gümrük vergileri artırılmalı.
-Çiftçinin üretimde kalması için yurt içinde susam kullanan firmalara yerli tohum kullanma zorunluluğu getirilmeli.
-Çiftçilerle sanayici arasında sözleşmeli üretim yapılması ve girdi tedarikini firmalar sağlamalı.
-Belki de en önemlisi Tarım ve Orman Bakanlığı susam desteklerini bir an önce artırmalı.
Bunları yapmadığımız takdirde ülkemizde susam tarımı yok olmaya mahkum kalacak. Bugün yediğiniz simitte, tahinde, pidede biraz susam varsa o da yok olup gidecek. Benden söylemesi.
20 Aralık 2024 - Kasım 2024 TMO Raporu: Kuraklık tehlikesi kapıda mı?
18 Aralık 2024 - Suriye’nin tarımdaki kalkınmasında Türkiye’nin rolü
8 Aralık 2024 - Avrupa’dan geri dönen ürünler: Biz ne yiyoruz?
27 Kasım 2024 - Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı tercihini zenginlerden yana kullandı