Vallahi billahi gece buluşmalarımızda sadece Yalı Çapkını dizisi dedikodularını veya Mehmet Ali Erbil kendine eş mi yoksa hasta bakıcı mı arıyor gibi masum konuları konuştuğumuz günleri özler hale geldim.
Çünkü sohbetlerde konu kaçınılmaz olmak Engin-Dilan Polat çiftine gelince suratlar gerginleşiyor ve her şey en azından benim katiyen duymak istemediğim kadar ciddileşiyor.
Şunu söyleyeyim, bu konunun sonunun iyi biteceğine artık kimse inanmıyor. Konu sadece şu o kadar hapis cezası alacak, o bu kadar içeri girer filan da değil, artık hayati tehlikelerden bahsedilmeye başlandı.
Daha önce tecrübeli bir abimizin bana “Bu tür olaylarda mutlaka bazı abiler devreye girer” dediğini burada yazmıştım, hatırlayın.
İşte o abim ile ortak bir tanıdığımızın verdiği bir beşinci yıl evlilik yıldönümü ev partisinde geçen gece tekrar rastlaştık. Kutlama ve bazı ortak hatıraların anlatıldığı konuşmalardan sonra partide kokteyl başlayınca o abim beni daha rahat konuşacağı bir yere çekti ve “Gördün mü olanları, işler artık çok tehlikeli hale geldi” dedi ve ekledi: “Bence hem Engin hem de Dilan Polat koruma altına alınmalı, çünkü hayatları tehlike altında.”
Ben “Yoksa gizli bir şeyler mi duydun abi” diye sorunca da şunları anlattı:
“Bir şeyler duymama gerek yok, artık her şey ortada net belli. Oyun açık oynanmaya başlandı. Gözler kararmış havası var. Baştan beri söylüyorum sana. Bu öyle büyük bir iş, öyle büyük paralar konuşuluyor ki işin arkasında güçlü ve tehlikeli insanlar olması kaçınılmaz. Bu iki zavallının başlarına gelebileceklerden habersiz gibi başkalarının paralarıyla oynamasına bir süre izin verildi ve sona gelindi. Şimdi, sen de duymuş olmalısın, işin içine terör ve örgütlü suçlar biriminin soruşturması da girdi. Polat çiftinin en azından bir hapis cezası tehdidi altında olacağı neredeyse kesin. Şimdi beni dikkatle dinle, cezadan kurtulabilmelerinin tek yolu arka plandaki isimleri otoritelere vermeleri. Buna samimi itirafçı olmak deniyor. Eğer ben bu alemi biraz tanıyorsam o tipler eğer isimlerinin verileceğinden kuşku duyarlarsa hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan gözlerini karartırlar. Bu da Polat çiftinin konuşmalarından önce susturulması anlamına gelecektir. Anladığım kadarıyla yakında ifadeye çağrıldılar. Bu da benim korktuklarımın hemen önümüzdeki günlerde olması anlamına gelebilir. Bence devlet bu çifti suçlu da suçsuz da olsalar koruma altına almalı ve ifadelerini alıncaya kadar onları korumalıdır.”
Dedim ya masum konularda dedikoduları özledim diye. şimdi cinayetler, suçlardan bahsedilince keyif almak için çıktığım gecelerim moral bozucu olmaya başladı.
Polat çiftinden içime fenalık geldiğini de söylemeliyim ama konuya herkes takmış ve sonu belli olmayan heyecanlı bir dizi izliyor gibi bırakamıyorlar bir türlü işin peşini. Ama abimin dediği beni daha korkutmasına rağmen haklı da olduğunu sanıyorum. Bu iş bizlerin konuşmaktan bile korkacağı aşamaya gelmeden devlet tarafından çözülmeli. Kimin eli kimin cebinde o da belli değil. Çünkü yurt dışı bağlantılardan bile bahsediliyor.
Kim bilir işin içinde neler, neler var. İş eğer bu kadar büyükse canlar yanmadan bitirilmeli bu iş.
Zaten belanın geleceği bir süredir ayaktan vurmalar, işyeri kurşunlanmalarla filan belliydi. Bela geliyorum diyordu anlayacağınız uzun zamandır ve o büyük belanın ortaya çıkmasına da az kalmış görünüyor.
Vallahi geceleri çıkmaya bile korkar hale geleceğim bu gidişle galiba, bir yandan Dilan denen o kızcağıza da acıyorum, o zavallı bence çoğu şeyden habersiz parlak ışığa yakalanmış ürkek tavşan gibi ortalıkta gezinip duruyor.
Kocasını bilemem ama bence en azından Dilan hemen korunmalı diye düşünüyorum.