Araştırmacı mizah yazarınız İtalya'da bir peynir üreticisinin peynir tekerlekleri altında kalarak öldüğünü duyunca 'Kimler neyin altında kalıp ölmeli?' sorusuna cevap aramış.
Ertuğrul Özkök’ün ‘Memlekete faydası olmayan haberler ajansı’(MFO-HA) kurduğunu öğrenince hemen ajansın muhabiri olabilmek için başvuruda bulundum.
o kurucu olarak muhabirlik yerine bana ortaklık teklifinde bulundu ben de seve seve kabul ettim.
şimdi CHP’de ne olduğunu takip eden muhabirinin bulunmadığı bu ajans sayesinde bizler açısından çok daha önemli olan haberleri de takip edebiliyoruz.
bunlardan bir tanesi de italyadan gelen haberdi.
Parmesan peyniri üreten 74 ayındaki Giacomo Chiapparini ürettiği peynir tekerleklerinin altında kalarak can vermiş.
Bu haber bana eğer bazılarımız illa da bir şeylerin altında kalarak can vereceksek bunların ne olabileceğini düşünmek fırsatını verdi.
bu bir mizah yazısı olduğundan yalanlarının, iftiralarının altında kalacaklar benim listemde yok tabii ki
Bu fanteziyi kurmadan önce, her boka maydonoz bir araştırmacı mizah yazarı olarak peynir tekerlekleri altında kalan adamın vücuduna tam 2 saatte ulaşılmış olması üzerine düşüncelerimi de söylemeyim.
bunun bir kurtarma operasyonu skandalı olduğu açık, eğer
kurtarma işine girişen ekipte benim gibi akıllı bir adam olsaydı onlara buna kendileri girişecek yerde hemen Tom ve Jerry’i olay yerine çağırmaları tavsiyesini verirdim. İki miki fare bu işi kısa sürede hallederdi bana göre.
Ajansımızın bu haberini okuyunca babamın vakitsiz ölmüş olduğuna inanmaya başladım.gerçi öldüğünde 94 yaşındaydı yani Ertuğrul Özkök ve Osman Müftüoğlu’nun yeni yaş ölçüm sistemine göre henüz orta yaşlardaydı babam öldüğünde.
ama yatakta uykusunda öyle vukuatsız olaysız ölmek onun gibi anarşist adama hiç yakışmamıştı.
bence o yüzlerce boş rakı şişesi altında kalıp ölseydi daha yakışacaktı ona bu son.(bilmeyenler için söyleyeyim babam kendi hesabına göre genç yaşından itibaren 70 tonu aşkın rakı içmiş, bilmem anlatabiliyor muyum).
bir şeylerin altına kalarak ölünmesini illa da konuşacaksak o zaman da aramızda Fatih Altaylı’nın en kaliteli öleceği kesin gibi görülüyor.
onun değerli marka saatleri yığının altında kalarak ölmesi ihtimali yüksek çünkü.
kaliteli ölüm konusunda Kanat Atkaya’nın da bir şansı var.çünkü o da vinyl plakları altında kalıp ölecek bence.
Kendisini dinleyenleri (ki bunun sayısı bence sadece Ertuğrul Özkök’ten oluşuyor) artık yüz yaşından sonra ölmenin yeni norm olduğuna inandıran Osman Müftüoğlu’nun da eğer bir gün o bile ölecekse onun da yürüyüş ayakkabıları koleksiyonu altında kalıp ölmesi beklenmeli. Çünkü osman bey bu uzun yaşamın ancak çok yürüyerek olabileceğini düşünüyor. Ve kendisi bu inancı dolayısıyla şu anda Türkiye’nin Forrest Gump’ına dönüşmüş durumda.
illa da bir popüler kültür tüyosuna ihtiyacı olanlar için söyleyeyim filmde Forrest Gump yürümeye başlayınca duramıyordu ve bu nedenle ABD’yi bir kaç defa yürüyerek dolaşmıştı.
Şimdi Osman hoca eğer önümüzdeki 50 yılda bir gün yürürken aniden ölmezse (iki itiraf edin bu komik de olurdu) 104 yaşına ulaşacağına eminim ama bu kadar yürüyen bir insana ne kadar sağlam olsa da yürüyüş ayakkabılarının dayanması mümkün olmadığından eskimiş ve tahrip olmuş ayakkabı koleksiyonu muhakkak olmalı ve ona da bu eskimiş ayakkabı yığını altında kalarak ölmek yakışacak.
Hasan Cemal’e ise başlayıp da tamamlayamadığı konuşmalardan oluşan binlerce dosyanın altında kalarak ölmek uygun olacak. Hasan’ın bu dosyaları bir gün belki bu konuşmaları tamamlarım beklentisiyle tuttuğu da biliniyor.
Ben Sedat Ergin’in gitarları altında kalarak ölmesinin daha uygun olacağını düşünüyordum. ama Ertuğrul Özkök bu konuda fikrimi değiştirdi.Ona göre Sedat’ın çalışma odasında gizemli bir bölüm var. bu bölümün üstünde ek SEİA dosyaları yazıyor. bunun ne anlama geldiği yaklaşık 30 yıldır meçhul. Sedat Washington temsilcisiyken haftada bir hürriyet’te ek SEIA dosyasını yazarmış. Yayın yönetmeni olan Özkök belki anlatmaya başlar diye korkup bunun anlamının ne olduğunu soramamış ve o günlerden itibaren ek SEİA dosyasının ne olduğu, ne anlama geldiği bizler tarafından bilinemiyor. ve evet hala daha korkuyoruz anlatır diye bu yüzden soramıyoruz da. Sedat’a da bu dosyaların altında kalmak yakışır.
Ben ise bu gidişle Jacques Derrida toplu eserleri koleksiyonu altında kalıp öleceğim. Böylece onların altında sadece manevi olarak kalmayıp bunu fiziksel olarak da yaşayacağım.
sen neyin altında kalıp ölürdün diye Oray’a sorayım diye düşündüm. ama buna erotik ve son derece terbiyesiz bir cevap verir nasıl olsa diye bundan son anda vazgeçtim.
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?
22 Aralık 2024 - Düşünmeyi besleyen tartışma… Yeniden
21 Aralık 2024 - Yılbaşı yaklaşırken
20 Aralık 2024 - Sokak sanatının büyük sanatçısı
19 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 yılı için 10 Beyaz Türk kehaneti