Silahlı saldırı davası: Polat çiftinin tutukluluğuna devam
Avukatlar beğenmedikleri soruları savuşturmak için olayı "magazinleştirmeyelim" diye dursun, fenomenlerden renkli haberler gelmeye devam ediyor. İster misiniz Dilan Polat hapisten ünlü bir yazar olarak çıksın ya da Eylül Öztürk belgesel çeksin!
4 Kasım’da cezaevine giren Dilan-Engin Polat’ın avukatı Hüseyin Kaya TV 5’de katıldığı programda hoşlanmadığı bir soruyla karşılaşınca “Olayı magazinleştirmeyelim” dedi. Oysa ki olayı takip eden bir magazinci olarak Polatlar’a dair en sıkı magazin havadislerini Avukat Hüseyin Kaya’dan alıyorduk. Magazinleşmeyi sevmeyen Kaya Polat’ların cezaevi günlüğünü ‘Ankara Masası’ programında şöyle aktardı: “Dilan elimi öptü. Ayrılırken ‘Abi o elini silme, aynı yerden Engin de öpsün’ dedi.”
Anlıyoruz ki çiftin büyük ve tutkulu aşkı demir parmaklıklar ardında da devam ediyor. Birbirlerine avukat eliyle öpücük gönderiyorlar. Aşk, hem de böylesine bir aşk neyin konusu olabilir ki? Konu Polat’lar, kaynak da ünlü bir avukat. İşte “magazinleştirme”nin ta kendisi.
Engin Polat’ın saçını sakalını kestiğini, tek kişilik hücrede namaza başladığını, “Keşke tanınmamış olsaydık, asgari ücretle geçinip gitseydik” dediğini, Dilan Polat’ın İnşirah Suresi’ni ezberlediğini, çiftin okuduğu dünya klasiklerinden çıkardıkları dersleri de yine Avukat Hüseyin Kaya’dan öğreniyoruz bir bir. Sonrasında bu bilgiler sosyal medyanın hızıyla buluşup yayılıyor. Bazı günler TT oluyor. “Dilan için çok üzülüyoruz, o bir anne. Tutuksuz yargılansın” mesajları başlıyor. Derken ‘Cezaevindekiler mağdur ve pişman’ algısı oluşuyor. Sahi bunlar da yargının karar vereceği ciddi bir davayı “magazinleştirmek” değil mi?
Bir magazin de bizden gelsin. Yapım şirketleri ve dijital kanallar Dilan Polat’ın peşinde. Belgeselini ve dizisini çekmek, dünyaya satmak istiyorlar. Bütçeler yüksek, işin ucunda büyük paralar var. Yani Dilan Polat “Evet” deyip izin verdiği takdirde yine milyonlarla oynayacak. Yayınevleri de Polat’ın dramatik hayatını ve cezaevi günlüğünü bir kitapta toplamak istiyor. Örneğin bir yayınevi sahibi Dilan Polat’ın eski arkadaşı Avukat Özgecan Sırma’nın şu sözlerinden etkilenmiş: “Dilan, Engin’e o kadar aşıktı ki o yokken özleminden çoraplarını kokluyordu. O Engin’e bağımlı.”
İster misiniz, Dilan Polat fenomen olarak girdiği cezaevinden ünlü bir yazar olarak çıksın. Hatırlarsanız, Deniz Seki cezaevine girdiğinde Sezen Aksu ona şöyle bir mesaj göndermişti: “Çilehaneyi verimhaneye çevir.” Seki bu sözden hareketle cezaevinde tuttuğu notlarla ‘Denizin Dibi’ kitabını yazdı. Dünyaca ünlü birçok film ve kitabın da ana kaynağı cezaevleri…
“Bakkaldan mantı alacak paramız yok” dedikten birkaç yıl sonra tırnak güzellik merkezleri açan, kısa sürede hatırı sayılır servet kazanan, ABD’den 11 ev alan fenomen Eylül Öztürk “Amerika’daki evleri yemedim, içmedim, para biriktirip aldım” demiş olsa da malvarlıklarına elkondu. İnceleme altında. Eylül Öztürk gözyaşları içinde çektiği videoda “İflasa doğru sürükleniyoruz. Kariyerimin nasıl bittiğini anlatan bir belgesel yapacağım” diyor. Bir zamanlar onu göklere çıkartan sosyal medya ise Öztürk’e şöyle karşılık veriyor: “Hangi kariyer, ne belgeseli? Sen önce ifade vermek için Türkiye’ye gel.”