Araştırmacı mizah yazarınız Serdar Turgut, tuvaletini geciktirmek için dişini sıkarken Türkiye'nin ilk umumi tuvaletinin 'Sık dişini helası' adını taşıdığını öğrenmiş ve o anda olanlar olmuş...
Benim penisim ,bunu hak edecek hiç bir özelliği olmasa da meşhur oldu. Bu tabii ki neredeyse 30 yılımı bu alemin tek ‘penis yazarı’ olabilmek için yaptığım çalışmaların bir sonucu.
Buna alışmıştım ama son olarak bir de anüsüm istemediğim biçimde devreye girmeye başladı. Yaşananlardan anladığım kadarıyla yakında o da meşhur olabilir. İlk önce olayın geçtiği ortamı tanımlamalıyım.
Bütün olay tatilin ilk günü bir otobüsün içinde yaşandı.
Cumartesi sabahı İstanbul’un civarındaki bir günlük tura katılmak için evden sabahın köründe çıktık.
Dokuz günlük tatilin başladığı bir günde insanın İstanbul’un o saatlerinde şehirden çıkmaya çalışacak bir otobüste olabilmeyi seçebilmesi için ya çıldırmış ya da sırılsıklam aptal olması gerekiyor tabii ki.
Benim o gün o saate İstanbul’dan çıkmaya uğraşan bir otobüste olabilmem ilave bir nedene daha bağlıydı.
Bu neden, dünyanın en bilge kişilerinden olan, bu alem döndükçe çevresine akıl, irfan dağıtmayı sürdürmeye kararlı olan, yanlış yapma ihtimali katiyen mümkün olmayan, hayatımızda eğer bir yanlış olursa bunun için daima beni suçlayan eşim Rana’nın bir diğer mükemmel kararıydı.
Daha önce bu geziye çıkacağımızı deklare ettiğinde ben katiyen gitmeyeceğimi İstanbul’un ne kendisinin ne de çevresinin umurumda olmadığını söylemiştim.Ama o sonra yine bana red edemeyeceğim bir teklifte bulundu .’Ya geziye gelirsin ya da canını alırım’ deyince ben de tatilin ilk günü İstanbul’dan çıkmayı denemeyi de içeren, bence yavaş intihar demek olan, teklifi kabul ettim.
Ben tuvalette yıllar önce Karl Marx’In Kapital’ inin üç cildini ve üstüne Grundrisse’ yi de okumuştum.Anlatmak istediğim büyük tuvalet için uzun oturmak adetim var. Hayattımda acele olduğu takdirde o an sıkışmış olsam bile kaçar mutlaka kendini sonraya erteler. seyahat günü de hem evden erken çıktığımızdan hem de gezi telaşı olduğundan büyük tuvaletim yine kendini ertelemişti.
Otobüse binerken köprüyü geçmeden Dilovası’nda mola verileceğini öğrenince ne kadar sıkışırsam sıkışsam oraya kadar kendimi tutabilirim diye düşünmüştüm.
yola çıkar çıkmaz çıktığımıza pişman olduk.Bence dünya tarihinin en sıkışık trafiği bu yoldaydı. Ve mola yerine varmamız neredeyse beş saat sürdü.üçüncü saatte bağırsaklarım ‘acele et’ panik sinyalini veriyorlardı. sıkıştırmaya başlamış büyük tuvaleti içerde tutmayı sağlayabilecek bildiğim bütün bilinç karartma taktiklerini denedim.
Ama otobüsteki rehberimiz nedense bimem ortada bunu yapması için hiç bir neden yokken, konuyla ve bulunduğumuz coğrafya ile hiç ilişkisi olmayan bir şeyi anlatmaya başlayınca olanlar oldu.
Anadolu’nun ilk umumi helası,’sık dişini helası’ diye de bilinen o hela Tokat’ taymış.
ben bunu duyar duymaz, şimdi yaşanları düşündükçe bence bir ‘Freudyen Sürçme’ olması gereken, bazı şeyler ardı ardına oldu. o anda bilincimi karartmak için kendime ’sık dişini’ demekte olduğumdan ilk umumi hela olan sık dişini helasıyla ilgili hikayeyi duyar duymaz benim bütün vücut sinirlerim tamamen boşaldı. Herkesten gizli biraz hıçkırarak ağladım ama boşalan sadece göz sinirlerim değildi, anüs sinirlerim de boşalmıştı sonunda bana 66 yıldır olmayan bir şey de oldu ve biraz altıma kaçırdım.
Bana kalsa geri kalanını da çıkartıp oracıkta rahatlayıverecektim. ama Rana bunu da yaparsan sana neler yapabileceğimi katiyen tahmin edemezsin diyen gözlerle bakınca geri kalanını mola yerine kadar insanüstü mücadele sonucunda tuttum.
Otobüs sonunda bence istanbul nüfusunun yarısının nedense o anda tam da orada mola vermekte olduğu korkunç kalabalık yerde durunca sorun oradaki umumi tuvalete gitmek için yürümekti. Vücudum tek bir harekette bulunursa hatta nefes bile alırsam anüsümün penisim gibi tamamen laçka olacağını hissettiğimden koşmak yerine çok yavaş yürüyerek umumi tuvaletin olduğu yere vardım.oraya gerekirse yerde sürünerek varma planımı uygulamama geek kalmadı.
Vardıktan sonra yaşananları ise bir ‘Umumi tuvalet İnfernosu’ olarak nitelendirmek mümkün. İlk önce tuvaletin önünde ancak derbi maçı bileti alınacak gişenin önünde olabilecek kadar bir uzun sıra olduğunu gördüm ve artık benim için intihardan başka çıkar yol kalmadığını düşündüm.
o sıranın sadece kadınlardan oluştuğunu anlayıcaya kadar panikten nerdeyse bilincimi yitiriyordum.
Yandan yürüyüp erkekler tuvaletinin içine girince kapısı açık olan tuvaletin alaturka oluğunu görünce intihar etme fikrim kesinleşti.Askerliğimi yaparken gireceğim tuvaletin içine son anda irice bir farenin girdiğini gördüğümden bu yana alaturka tuvalet fobim zaten var. şimdi de bunun üstüne üstlük bir kez çömeldiğimde bir daha ayağa ölene kadar hiç kalkamayacağım ve hattta çömelmiş durumda gömüleceğim fobim de olduğundan yandaki alafranga tuvaletin boşalmasını bekledim.
içerdeki adam mutlaka yılda bir defa tuvalete çıkıyor olmalıydı Çünkü işi o kadar uzun sürdü. sonunda içeriye girince içimden tuhaf dionizyak keyif duyguları fışkırmaya bile başladı.
biz oradan ayrıldıktan sona o tuvaleti ‘tehlikeli maddeyle mücadele ekipleri’ ebediyen karantina altına almış olmalılar.
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?
22 Aralık 2024 - Düşünmeyi besleyen tartışma… Yeniden
21 Aralık 2024 - Yılbaşı yaklaşırken
20 Aralık 2024 - Sokak sanatının büyük sanatçısı
19 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 yılı için 10 Beyaz Türk kehaneti