İstanbul’da ekmeğe resmi zam yok ama ikili fiyat başladı
Her ne kadar ekonomi yönetimi enflasyonun düşmekte olduğu konusunda iyimserlik aşılamaya çalışsa da hem tüketici hanehalkları hem de üretici reel sektör yüksek enflasyon yaşamaya devam ediyor ve gelecekte bunun devam edeceğini düşünüyor.
Ekonomide enflasyon ve büyüme gibi makroekonomik değişkenlerin gelecekteki seyrini gösteren önemli öncü göstergelerden biri de beklenti anketleri. Ülkemizde de bazı kuruluşlarca bu çerçevede çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalardan özellikle ülkemizin temel sorunu olan enflasyon konusunda yapılan beklenti anketlerine ait son dönemde çıkan sonuçlar dikkat çekiyor. Bunlardan Merkez Bankası yaptığı enflasyon beklenti anketi çalışmalarına piyasa katılımcıları yanında reel sektör ve hanehalklarını da katarak çalışmasını daha kapsamlı hale getirdi. Bunun yanında son aylarda Koç Üniversitesi tarafından Konda Araştırma ve Danışmanlık şirketiyle birlikte Türkiye Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi yapılarak aylık yayımlanmaya başlandı.
Bu iki kurum geçen günlerde haziran ayı beklenti anketleri yayımlandı ve oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Öncelikle Merkez Bankası’nın yaptığı çalışma sonuçlarına bakacak olursak haziran ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri piyasa katılımcıları için yüzde 31,8, reel sektör için yüzde 56,2 oldu. Hanehalkının enflasyon beklentisi ise iki kesimin de oldukça üzerinde. Haziran ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri hanehalkı için yüzde 71,5 seviyesinde.
Burada piyasa katılımcıları finansal ve reel sektördeki karar alıcı ve uzman kişilerden oluşan grup olarak tanımlanıyor.
Merkez Bankası’nın araştırma sonuçları ekonomide fiyat belirleyen reel kesim ile tüketici olarak adlandırdığımız hanehalklarının enflasyon beklentilerinin piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerinden çok daha yukarısında olduğunu gösterdi.
Peki bu kadar farklılık oluşmasının nedeni ne? Bir grup yüzde 31,8 enflasyon beklerken diğer grup bu oranının iki katından fazla yüzde 71,5 oran bekliyor.
Bunu aslında bizim günlük hayatta TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun halkın yaşadığı enflasyonu göstermediği şeklindeki söylemlerin bir yansıması olarak görmek gerekiyor. Piyasa katılımcıları TÜİK tarafından açıklanan enflasyon hesabı çerçevesinde beklenti açıklarken hanehalkları gerçek hayatta yaşadıkları ve TÜİK’in açıkladığı enflasyon hesabının yansıtmadığı yüksek fiyat artışlarına göre beklenti oluşturuyor. Bunun yanında malların fiyatlarının belirleyicisi olarak görebileceğimiz reel sektörün gelecek 12 aydaki enflasyon beklentisinin de yüzde 56 ile yine piyasa katılımcıları beklentilerinin çok üstünde olması ekonomi yönetiminin gelecek sene için yüzde 14 enflasyon tahminlerinin gerçekleşme olasılığının çok düşük olduğunun da bir göstergesi.
Yine Merkez Bankası anketinde gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranının sadece yüzde 33,5 olması hem güvensizliğin hem de ümitsizliğin bir göstergesi.
Hanehalklarının bu güvensizlik ve ümitsizliğinin yansımasını Koç Üniversitesi ve Konda’nın Türkiye Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi haziran ayı sonuçlarında da görmek mümkün. Bu araştırma sonuçlarına göre;
-Haziran 2025’e kadar olan 12 aylık dönemde enflasyon beklentisi yüzde 97.
-Aynı anket çalışmasına göre haziran itibarıyla yıllık enflasyon beklentisi yüzde 113 olup mayıs ayında bu rakam yine yüzde 113’tü. Hanehalkının yıl sonu enflasyon beklentisi ise mayıs ayına göre 1 puan artarak yüzde 93 olarak belirlendi.
-Dolayısıyla hane halklarının beklentilerindeki bozukluğun devam ettiği her iki ankette de teyit edildi.
Bu çalışmalardan çıkan sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz: Her ne kadar ekonomi yönetimi enflasyonun düşmekte olduğu konusunda iyimserlik aşılamaya çalışsa da hem tüketici hanehalkları hem de üretici reel sektör yüksek enflasyon yaşamaya devam ediyor ve gelecekte bunun devam edeceğini düşünüyor.
Reel sektör bu beklenti ile ürün fiyatlarını belirlemeye tüketici bu beklenti ile maddi gücü oranında talep yaratmaya devam edecek. Sonuçta da hem talep enflasyonu hem de maliyet enflasyonu sürecek görünüyor.
Yine ekonomi yönetiminin enflasyon konusundaki sürekli olumlu söylemlerine karşın reel sektörde ve hanehalklarında beklentilerin bu kadar olumsuz yönde devam etmesi ekonomi yönetimine duyulan güvensizliğin açık bir göstergesi. En son TÜİK’in açıkladığı enflasyon verisine ilişkin yapılan hesaplamalar ve TÜİK’in buna karşı yaptığı toplantıdaki açıklamalar güvensizliğin boyutunu daha da artırdı.
Özellikle Koç Üniversitesi ile Konda’nın yaptığı çalışmaya göre geçen aylara bakıldığında beklentilerde bir iyileşme olmaması da dikkat çekici.
Sonuç olarak enflasyon ekonomi yönetiminin söylediği şekilde düştüğü tezi beklentilerde karşılık bulmuyor. Hep söylediğimiz gibi Türkiye’de artık enflasyonu yaratan unsur son yıllardaki hatalı yönetimler nedeniyle maliyet ve talep enflasyonunun ötesine geçerek güven eksikliğine dayalı beklentiler haline geldi. Beklentilerin durumu da ortada. Kısa vadede beklentilerde iyileşme de zor görünüyor.