Ücretli çalışan sayısındaki düşüş sanayide durumun vehametini gösteriyor
TÜİK her ne kadar geniş işsizlik tanımı altındaki belirli bir grubu işsiz olarak saymamakta dirense de, bu kişiler gerçekte çalışmak isteyen ancak uzun zamandır iş olanağı yaratmadığından iş bulma ümidini kaybedenler.
Geçenlerde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) nisan ayına ait işsizlik rakamlarını açıkladı. TÜİK iki türlü işsizlik rakamı açıklıyor. Bunlardan ilki mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik, ikincisi ise mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı. Dar tanımlı işsizlik oranı yalnızca istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde aktif iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kurumsal olmayan çalışma çağındaki kişileri kapsıyor.
Geniş tanımlı işsizlik oranı veya diğer adıyla atıl işgücü oranı zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşuyor. Bunlardan potansiyel işgücü TÜİK tanımlamasıyla referans haftasında ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden iş arayan fakat kısa süre içinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişilerden oluşuyor. Zamana bağlı eksik istihdam ise referans haftasında istihdamda olan, esas işinde ve diğer işlerinde fiili olarak 40 saatten daha az süre çalışmış olup daha fazla gelir elde etmek amacıyla daha fazla süre çalışmak istediğini belirten ve mümkün olduğu takdirde daha fazla çalışmaya başlayabilecek olan kişiler. Dolayısıyla geniş tanımlı işsizlik dar tanımlı işsizlerin yanında iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişileri de kapsıyor.
Bu tanımlamalardan TÜİK’in ön plana çıkardığı dar kapsamlı işsizlik oranı hesaplamasında insanları işsiz saymamak için büyük bir çaba içinde olduğu anlaşılıyor.
Bu çerçevede açıklanan oranlara bakacak olursak mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,5, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı (atıl işgücü) ise yüzde 27,2 seviyesinde.
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 Nisan ayında bir önceki aya göre 18 bin kişi azalarak 3 milyon 42 bin kişi oldu. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,2 kadınlarda yüzde 11,1 olarak gerçekleşti.
İstihdam edilenlerin sayısı 2024 Nisan ayında bir önceki aya göre bin kişi azalarak 32 milyon 618 bin kişi, istihdam oranı ise 0,1 puan azalarak yüzde 49,5 oldu.
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 14,5 olarak ölçüldü. Bu yaş grubunda işsizlik oranı erkeklerde yüzde 12,2, kadınlarda ise yüzde 19,1.
Mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı ise 2024 Nisan ayında bir önceki aya göre 3,1 puan artarak yüzde 27,2’ye yükseldi. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 19,7 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,1.
Her iki işsizlik rakamını birlikte değerlendirecek olursak yüzde 27,2 seviyesindeki geniş tanımlı işsizlik oranı (atıl işgücü oranı) yüzde 8,5 olarak açıklanmış olan dar tanımlı işsizlik oranının olumlu gibi görünmesini engelliyor. Dar tanımlı işsizliğin azalmasına rağmen geniş tanımlı işsizliğin artması işgücü piyasasında daha fazla insanın iş arama umudunu kestiği anlamına geliyor.
Diğer bir bakış açısıyla geniş tanımlı işsizlik oranının bu kadar yüksek olduğu bir ortamda işsizliğin düşük olduğundan söz etmek mümkün değil. TÜİK her ne kadar geniş işsizlik tanımı altındaki belirli bir grubu işsiz olarak saymamakta dirense de bu kişiler gerçekte çalışmak isteyen ancak uzun zamandır iş olanağı yaratmadığından iş bulma ümidini kaybedenler. Dolayısıyla gerçekte işsizlik oranını geniş tanım oranı göstermekte olup bu oran önemli ölçüde düşmeden Türkiye’de işsizliğin düşük seviyelerde olduğunu söylemek doğru değil.
Diğer bir olumsuz konu iki tanımlamaya ait oranlar arasındaki fark giderek açılıyor. Aradaki fark 18,7 ile oldukça yüksek düzeye ulaştı.
Sonuçta TÜİK her zamanki gibi açıkladığı verileri olumlu gösterme gayretini işsizlik rakamlarında da ortaya koymakla birlikte büyümenin yavaşladığı, ekonomik hayatın zayıfladığı ve aynı ayda sanayi üretiminin yüzde 4,9 oranında düştüğü bir ortamda işsizliğin nasıl azaldığı merak ediliyor. Zaten bu gidişle bir süre sonra bir yanda işsizler ordusu ortalıkta dolaşırken diğer yanda TÜİK işsizliği kağıt üstünde sıfıra indirecek ve Türkiye’de tam istihdamın gerçekleşip işsiz vatandaş kalmadığını müjdeleyecek gibi görünüyor.