Sanayi ayağını frenden kaldırmıyor, durgunluğun ayak sesleri güçleniyor
Merkez Bankası yapay olarak iyi görünen verileri esas alarak erken faiz indirimine başlarsa daha sıkıntılı günlere doğru gidileceği açık. O yüzden, kendi başına karar alabilirse faiz oranlarında daha uzunca süre ciddi indirim yapmayacaktır.
Bilindiği gibi Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’ye çıkardı ve bir süredir o düzeyde tutuyor. Ancak ekonomistlerin önemli bir bölümü sonbaharda faiz oranlarını düşürmeye başlayacağını belirtirken bir bölümü ise bunun erken olacağını söylüyor. Merkez Bankası Başkanı da kısa süre önce bir konuşmasında en azından ağustos ayı için faiz indiriminin olmayacağı yönünde söylemlerde bulundu.
Bunun yanında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) temmuz ayı tüketici enflasyon oranını yüzde 3,23 olarak açıkladı ve yıllık enflasyon oranı yüzde 61,78’e geriledi. TÜİK enflasyonu her zamanki gibi diğer enflasyon hesaplaması yapıp açıklayan kuruluşların oranlarının oldukça gerisinde kaldı.
Merkez Bankası’nın en son mayıs ayında açıkladığı enflasyon tahminleri ise 2024 için yüzde 38 ve 2025 için yüzde 14 idi. Son açıklanan rakamla birlikte 2024 ilk yedi aylık enflasyon ise yüzde 28,76 oldu. TÜİK rakamları ile enflasyonun yıl sonunda genelde yüzde 40’ın biraz üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. 2025 yılına baktığımızda yine TÜİK rakamlarını esas alırsak, yüzde 14 tahmininin biraz yukarıda örneğin yüzde 20’lerde gerçekleşeceği varsayılırsa bunun 2025 yıl ortası rakamı kabaca yüzde 25’lerde gerçekleşecek bir enflasyon olmalı.
Enflasyon ve faiz oranlarına ait bağa ilişkin kurgumuza geçmeden belirtilmesi gereken bir diğer konu da bütün ekonomi yönetiminin sürekli söylediği şey faiz oranlarının bugünkü enflasyona göre değil gelecekte beklenen enflasyona göre oluşturulduğu.
Bu anlattıklarımızı bir araya getirirsek sorulması gereken soru, Merkez Bankası faiz oranlarını gelecek beklentilerine göre belirliyorsa ve yılsonu enflasyonunun yüzde 40-45 arasında, bir yıl sonraki dönem için ise kabaca yıllık yüzde 25’lerde olacağı tahmin ediliyorsa bugün faiz oranlarını düşürmesi gerekmez mi? Çünkü geleceği esas alıyorsak, bir yıl sonra enflasyon oranı yüzde 25 olacaksa bugün yüzde 50 faiz uygulamak fahiş bir reel pozitif faiz verildiği anlamına gelmiyor mu? Oysa Merkez Bankası Başkanı faiz oranı indirimlerinin bir süre daha gündemlerinde olmadığı yönünde imalı açıklamalarda bulundu.
Peki bu duruma neden olan nedir?
Bu sorunun birkaç yönlü açıklaması olabilir.
-Ya Merkez Bankası kendi tahminlerine güvenmiyor ve inanmıyor, tahminler gerçek olmak yerine sadece piyasayı yönlendirmeye çalışan bir araç olarak kullanılıyor.
-Ya piyasa aktörleri olan reel sektör ve hane halkları bu rakamlara inanmıyor ve ekonomi yönetimine güvenmiyor, dolayısıyla onların beklentileri çok yukarıda olduğu için Merkez Bankası faiz indirmeye cesaret edemiyor.
-Ya TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri gerçeği yansıtmıyor, hayali düşük rakamlar açıklanıyor, gerçek enflasyon çok daha yüksek ve Merkez Bankası bunun bilincinde.
-Ya da bunların tamamı etkili birer faktör.
Olası bu nedenleri düşündüğümüzde, tamamının etkili olduğunu söylemek mümkün. Bilindiği üzere yıl içinde Merkez Bankası sürekli enflasyon tahminlerini yükseltti. Hiçbir piyasa aktörü gelecek yıl için yüzde 20’nin altında bir enflasyon oranı beklemiyor. Örneğin, en son Merkez Bankası piyasa katılımcıları beklenti anketinde 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 42,95 ve 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 30,02. Yine Merkez Bankası’nın yaptığı çalışmaya göre 2024 Temmuz ayı reel sektörün 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentisi yüzde 55, hane halkının aynı dönem için yüzde 72 seviyesinde. Bir başka beklenti anketi çalışması olan Koç Üniversitesi ile Konda Araştırma ve Danışmanlık şirketinin birlikte yaptığı Türkiye Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi temmuz ayı sonuçlarına göre 12 ay sonrası için hane halklarının enflasyon beklentisi yüzde 100. Dolayısıyla Merkez Bankası tahminleri ile özellikle reel sektör ve tüketici kesim olan hane halklarının yüksek beklentilerinin birbiriyle hiçbir yakınsaması yok.
Bir diğer konu TÜİK rakamları ile ilgili. TÜİK rakamlarının doğruluğu konusunda şüpheler hep olmuş ve son dönemde bu şüphelerin büyük ölçüde gerçek olduğu yapılan bir çalışmada ortaya konulan bazı TÜİK ürün fiyatlarının komikliği ile ortaya çıktı. Dolayısıyla TÜİK ne rakam açıklarsa açıklasın piyasa aktörleri bunun çok daha yüksek olduğunu bildiğinden faiz oranı beklentisi de ona göre yüksek. Merkez Bankası yapay olarak iyi görünen verileri esas alarak erken faiz indirimine başlarsa daha sıkıntılı günlere doğru gidileceği açık. Merkez Bankası da bunun farkında.
Sonuçta yukarıda anlattıklarımız ekonomide içinde bulunduğumuz yapay ve güvensizliğe dayalı bozuk ortamı bir kez daha gösteriyor. Ekonomi yönetimi hemen hemen her şeyi güllük gülistanlık göstermeye çalışsa da gerçekler maalesef farklı. Kamu kurumlarındaki israf düzeninin son hızla devam ettiğini de düşünürsek enflasyonu baz etkisi sonrası ortaya çıkacak rakamlardan daha aşağılara düşürmek mümkün görünmüyor. Bu durumda faiz oranlarının göstermelik birkaç puan dışında hızlı düşürülmesi ekonomik ortamı daha da bozar. Yukarıda söylediğimiz gibi Merkez Bankası bunun farkında ve şu ortamda dışarıdan müdahale olmadan kendi başına karar alabilirse faiz oranlarında daha uzunca bir süre ciddi indirim yapmayacak.