Alman devi de TL tahvili tavsiye etti
Bazı firmaların düşük faizli döviz kredisi kullanıp bunu TL’ye çevirerek bankalarda mevduat yaptığı biliniyor. Yani yerlilerin carry trade’i diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Geçmişten ders almayıp aynı döngüye girmeleri şaşırtıcı.
Merkez Bankası finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülükleri tablosunun Mayıs 2024 dönemine ait sonuçlarını yayımladı. Tabloyu genel olarak değerlendirdiğimizde; Nisan 2024’e göre varlıklar 4,0 milyar ABD Doları (USD) azalırken yükümlülükler 10,5 milyar USD artmış. Net döviz pozisyonu açığı ise 115,2 milyar USD olarak gerçekleşmiş ve Nisan 2024 dönemine göre 14,5 milyar USD fazlalaşmış. Nisan ayında 11,4 milyar USD olan açık rakamı mayıs ayında daha da artarken son yılların en yüksek artışı olarak gerçekleşmiş. Bu durum son dönemde şirketlerin döviz varlıklarını azaltırken borçlarını artırdıklarını gösteriyor. 2023 yıl sonuna göre değerlendirdiğimizde de firmaların döviz varlıkları 178,1 milyar USD’den 166,0 milyar USD’ye düşerken, döviz yükümlülüklerinin 260,7 milyar USD’den 281,2 milyar USD’ye çıktığı görülüyor. Böylece 2023 yılında düşme eğilimi gösteren net döviz pozisyonu açığı 2024 yılında her ay artış göstermiş ve yılsonundaki 82,5 milyar USD’den Mayıs 2024’te 115,2 milyar USD’ye çıkmış.
Mayıs 2024 dönemine ait varlık dağılımı incelendiğinde; bir önceki aya göre yurt içi bankalardaki mevduat 5,0 milyar USD azalırken yurt dışına doğrudan sermaye yatırımları 627 milyon USD, ihracat alacakları 388 milyon USD ve menkul kıymetler 8 milyon USD artmış, toplam olarak varlıklar 4.001 milyon USD azalmış. Yükümlülük dağılımında ise bir önceki aya göre yurt içinden sağlanan nakdi krediler 9,0 milyar USD, yurt dışından sağlanan nakdi krediler 1,1 milyar USD ve ithalat borçları 415 milyon USD artmış, bunlara bağlı olarak da yükümlülükler 10,5 milyar USD fazlalaşmış.
Yükümlülüklerin vade yapısına bakıldığında; Mayıs 2024 döneminde yurt içinden sağlanan kısa vadeli krediler Nisan 2024 dönemine göre 4,2 milyar USD, uzun vadeliler 4,7 milyar USD artmış. Yurt dışından sağlanan kredilere baktığımızda ise kısa vadeliler 460 milyon USD, uzun vadeli krediler 1 milyar USD yükselmiş.
Mayıs 2024 döneminde toplamda kısa vadeli varlıklar 139,2 milyar USD iken, kısa vadeli yükümlülükler 101,9 milyar USD olarak gerçekleşmiş. Kısa vadeli net döviz pozisyonu fazlası ise 37,3 milyar USD olarak gerçekleşerek Nisan 2024 dönemine göre 9,3 milyar USD azalmış. Kısa vadeli yükümlülüklerin toplam yükümlülükler içindeki payı yüzde 36. 2023 yılsonuna göre değerlendirdiğimizde ise kısa vadeli varlıklar 153,5 milyar USD’den 139,2 milyar USD’ye düşerken, döviz yükümlülükleri 91,7 milyar USD’den 101,9 milyar USD’ye çıkmış.
Geçtiğimiz yıllarda TL faizinin düşük tutulduğu dönemde düşük faizli TL kredi çekenler, parasını dövize ve altına yatırmış, döviz kredi bakiyesi olanlar da düşük faizli TL kredi kullanıp bu bakiyeyi azaltma yoluna gitmişti. Bu yolla özel sektörün döviz borçları da büyük ölçüde TCMB rezervleri kullanılarak azaltılmıştı. Dolayısıyla son yıllarda firmaların dövizle borçlanma düzeyi bir hayli gerilemişti.
2024 ile birlikte bu tablonun değiştiği görülüyor. TL faiz oranlarının yükselmesi ve kurlarda daha durağan bir dönem yaşanması sonucunda firmalar tekrar dövizle borçlanmaya ağırlık vermeye başlamış. Bunun önüne geçmek amacıyla Merkez Bankası döviz kredileri için önce mayıs ayında aylık yüzde 2’lik büyüme sınırı getirdi. Daha sonra bu oran yüzde 1,5’e düşürüldü.
Bu sınırlama ile birlikte dövizle borçlanıp TL faizden yararlanmak isteyenler, yurt dışından yabancı para kaynak sağlama çabasını artırıyor.
Firmaların dövizle borçlanması kurların çok hareketli olmadığı dönemlerde avantajlı. TL kredi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle düşük faizden döviz kredisinin kullanıldığı ve TL’nin değerinde fazla oynama olmadığı dönemlerde avantaj var. Ancak türev ürünlerle kur riskini hedge etmemiş firmalar için bu durumda ciddi bir kur riski söz konusu. Özellikle çevremizde istikrarsızlığın olduğu bir dönemde ve her an önemli gelişmelerin yaşanma olasılığının olduğu bir konjonktürde firmaların yüksek düzeyde dövizle borçlanmaları ciddi riskler taşıyor.
Konunun bir başka boyutu, firmalarca yurt içinde ciddi bir döviz kredisi kullanımı mevcut. Bu kullanımların bir bölümü firma ihtiyaçlarından kaynaklanmakla birlikte, bir bölümünün de düşük faizli döviz kredisi kullanıp bunu TL’ye çevirerek bankalarda mevduat yaptığı biliniyor. Yani yerlilerin carry trade’i diyebileceğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Yurt içinde kullandırılan döviz kredilerinin ülkeye yeni döviz girişi sağlamadığı da unutulmamalı.
Sonuç olarak bundan birkaç yıl önce firmaların artan döviz borçlarının TL’nin çok değer kaybettiği dönemlerde önemli sıkıntı yarattığı biliniyor. Bugün firmaların bundan hiç ders çıkarmayıp kurların biraz sabit kalmasıyla birlikte tekrar aynı döngüye girmeleri şaşırtıcı. Hele hele dış dünyada pek çok ciddi riskin bulunduğu bir ortamda bu durum daha da riskli. Merkez Bankası’nın bankaların döviz kredisi kullandırımını sınırlamak için attığı adım ise doğru olmakla birlikte yetersiz.