Bir İsveçli’yi karşımıza oturtsak ve ona Türkiye’de her hangi bir gündeki rutin olanları sadece sakince anlatsak bile o kişi anında bunalım geçirip beyin kanamasından ölür veya dayanıklıysa evine gidip başka bir ülkede olsa bile hayatta böyle şeylerin olabilmesine dayanamayarak temiz biçimde intihar ederdi.
Dünyanın en sıkıcı ülkesi olması gereken İzlanda’dan isveç’e turist gidince onlar bile hayatın sıkıcılığından, hayatın olaysızlığından beziyorlardır. Ve belki de inanmayacaksınız ama eğlenmek için kendi ülkelerine bile dönüyorlardır.
Bir defasında ben yabancı gazeteleri incelerken elime bazı İsveç gazeteleri de geçti maalesef. Çeviriden sonra anladım ki yaklaşan seçimlerinde onları en çok heyecanlandıran, ateşleyen, sokaklara döken anlaşmazlık konusu başkent havalimanına iniş için uçaklara en son gece kaça kadar izin verilmesi konusuymuş.
aşırı sıkıntıdan, yapacak başka hiçbir şey olmadığından veya evdeki içki stoğu tükendiğinden yatağa erken giden başkent nüfusunun gece inişe geçen uçak gürültüsünden dolayı rahatsız olmamaları için yapılıyormuş bu ateşli tartışma.
Türkiye’de herhangi bir siyasetçi bu konuyu istanbul için gündeme getirseydi onu hızla yaka paça tımarhaneye atarlardı ‘bu da kafayı yedi saçma sapan, önemsiz konularda konuşmaya başladı’ diye.
Şimdi durup dururken İsveç’e neden takmış olduğumu sorarsanız…
Seksin bir spor olarak kabul edildiği İsveç’te Avrupa seks olimpiyatları düzenleniyormuş.
Bakın ülke o kadar sıkıcı ki keyif vermesi gereken seks bile orada spor olarak ele alınıyor. seks spor olarak ele alınınca benim aklıma bazen görev yerine gelsin diye istemeye istemeye spor salonuna giden adamlar gibi seks yapmaya da kendini zorlayarak oflayıp puflayarak bezgin suratla giden bazı insanlar geliyor.
bizde de seks spor sayılsaydı nedense her gün istikrarlı spor yapan Ertuğrul Özkök, günlük mecburi adım sayısına ulaşmak için yürüyüşe evden çıkarken eşi Tansu Özkök’e ben spor yapmaya çıkıyorum derken acaba zorlanacak mıydı ve acaba o kapıdan dışarı adımını atabilecek miydi? Tansu’yu tanıdığımdan seksin spor sayıldığı bir ülkede büzük isterdi bunu başarmak için ve bu büzük de Ertuğrul abi de katiyen yok.
bazı haberler neden yazılıyor, neden emek veriliyor anlamak mümkün değil. örneğin bir seks olimpiyatı gerçekten düzenlenecekse haberde bunun nerede düzenleneceğini yazmaya ayrıca ne gerek var, yer israfı değil mi bu. Bir seks olimpiyatı Cibuti’de Sudan’da, Peru’da veya Sivas’ta düzenlenemeyeceğinden bunun mutlaka isveç’te olacağını bilmek için fazla zekaya ihtiyaç da olmamalı.
Haberi okur okumaz benim seks ve olimpiyat kelimeleri yan yana kullanıldığında beynimin mizahçı yönü (bunun beynimin tüm alanı olmaya başladığını itiraf ediyorum sonunda nihayet siyaset düşünmek için beynimde hiç yer bırakmamayı başarmış durumdayım) beni rahat bırakmamaya başladı.
haberi duyduğumun ikinci saniyesinde Ertuğrul özkök’e bir mesaj çekerek ‘halkını pek tanımasan da bu ülkeye duyduğun sevgiyi ispat etmenin zamanı geldi. bu memleket seks olimpiyatlarında senden kesin bir altın madalya ile dönmeni bekliyor’ diye bir mesaj çektim.
Henüz net bir cevap gelmedi. Spor yapmak için İsveç’e gideceği mazeretini Tansu’ya nasıl makul biçimde anlatacağını düşünüyor olmalı. Üstelik bu bu defa dediği yalan da olmayacak gerçeğin tam kendisi de olacak,
Aranızda bana ona buna seks olimpiyatına katıl diyeceğine sen kendin niye katılmıyorsun diyecek olan olursa, otosansürsüz, Dadaist bu köşenin yazarı olarak onu da açıklayayım size, umarım okuyunca pişman olmazsınız bunu siz istediniz, benim bunları yazmaya hiç niyetim yoktu…
bence bir arada kullanılmaması gereken, aslında net bir oksimoron olan ‘Seks olimpiyatları’ kavramını okuyunca sıkı bir araştırma yapmam gerekti.
Olimpiyatın ne olduğunu biliyordum da seksin ne olduğunu anlamının ne olduğunu birden çıkaramadım. seksin ne olduğunu hatırlayabilmek için bir kaç ansiklopedi maddesi okumam ve internet’ten kapsamlı bir araştırma yapmam gerekti.
Anlayacağınız seksin bir olimpiyatına katılacak kadroya alınacak en son kişi ben olmalıyım.
Unutmuşluğum yanında bir de çok eskilerde bir defa 31 çekmenin adının değiştirilip 12 çekme olarak kullanılmasını da önermiş olduğumu unutmamalısınız. Yani seksin ne olduğunu kendimi zorlayarak hatırlasam da bunun bir olimpiyatta kabul edilmesi mümkün olayacak kısa sürede bitireceğime emin olmalısınız.
anlayacağınız ben eğer bir gün seks olimpiyatına yarışmacı olarak katılacaksam onun mutlaka Paralimpik seks olimpiyatları olması gerekiyor. bakın oradan bir altın madalya ile dönmem ihtimali kesin var.
yani normal seks olimpiyatına katılma açısından ben diskalifiyeyim. bu arada seks söz konusu olunca neyin normal sayılması konusuna bir girersem bu köşe yazısı olmaktan çıkabilir Britannica ansiklopedisi gibi hayli uzun bir metne dönüşebilir. Ha bir de kendi normalimi açıkladığım takdirde, kendisine zarar vermesin diye beni yazıyı bitiremeden akıl hastanesine atmaları ihtimali de var. şu anda aklıma ne geldi biliyor musunuz, eğer bir gün Fetişistik seks olimpiyatları düzenlenirse örneğin fetişin başkenti olması gereken New York’ta, bu tür bir olimpiyata ilginin çok daha yüksek olacağına eminim ben.
peki bizim olimpiyat takımında kimler olmalı derseniz?
Bence davetime hala daha cevap vermemiş olsa da Ertuğrul Özkök mutlaka yer almalı takımda.
Bu ısrarımın nedeni de şu… onun bunu duymak isteyebilecek ve istemeyen her insana anlattığı üzere testosteron düzeyi 623. bu kadar testosteronun ziyan olmaması ve insanlığın hizmetine sunulması gerekiyor. Seksin olimpiyatında kendisini biraz zorlarsa eminim oradan ülkesine testosteron düzeyi biraz normale inmiş durumda dönecektir
eğer takım için yapılan bu seçimde testosteron kriter olacaksa düzeyinin 700 olduğunu yeni öğrendiğim Emin Çölaşan’ın ve testosteron aleminin Süpermeni durumunda olan Rahmi Turan’ın da takımın kaptanı olarak Türkiye seks olimpiyatları timinin içinde olması mutlaka gerekiyor bence.
İki sporcuyu daha düşünüyorum takım için.
Bir tanesi bence Ersan Şen olmalı. Adam sinirlenmeden konuşamıyor, bugün hava çok güzel değil mi sorusuna bile sinirlenerek, ajite olarak cevap verebiliyor Ersan Şen. Bu kadar sinirli ajitasyon bana baskı altında tutulmaya çalışılan seksüel dürtüyü gösteriyor. açıkçası onun da seks olimpiyatında seks boşalması yaşamasına ihtiyacı var.
Takım için son adayım ise Hürriyet gazetesinden Osman Müftüoğlu. 623 testosteronlu ve günde 15 bin adımını mutlaka atan Ertuğrul Özkök’ün biraz abarttığını düşünüyoruz ya. Duyduğum kadarıyla Osman Müftüoğlu gündelik adım sayısını hayli abartmış ve neredeyse Türkiye’nin Forest Gump’ı haline dönüşmüş. seyretmeyenler için anlatayım filmde yürümeye takmış olan Forest Gump kendini tutamayıp yürüyerek amerika turu atmıştı. Osman Müftüoğlu’nun da olimpiyata katılacak takımda yer alıp biraz sakinleşmesi ve yavaşlamaya geçiş yapması gerekiyor.
benim seks olimpiyatı takımı için çoğunluğu medyadan olan bir liste oluşturmamın bir karanlık amacı ve tarafı da var tabii ki.
o da şu; Ben tabii ki türk medyasında sıkı bir temizlik yapılmasını ve bunun hem de acilen gerçekleşmesini isteyenlerdenim.
Eğer önerdiğim takımla katılırsak seks olimpiyatlarının Türkiye için bu temizliği yapacağını düşünüyorum.
Çünkü olimpiyatın kurallarını okurken bir maddede Kama Sutra tekniklerinin kulanılmasının o oyuncuya ekstra puan getireceğini öğrendim.
ben, seksin ne olduğunu hatırladığım yıllarda Washington’da Hürriyet temsilciliği yaparken sadece görev aşkım nedeniyle bu Kama Sutra’nın ne olduğu hakkında araştırmacı gazetecilik yapmaya girişmiştim.
Pozisyonları tek başıma ayna karşısında denemeye başladım.
Daha ilk pozisyonun başlarındayken vücudum sanki bir daha hiç çözülemeyecekmiş gibi kilitlenmişti. sonra kız arkadaşım eve yöneticiyle gelip beni zor kullanarak çözdüler. yönetici de kadındı ve iki kadının beni çözmek için dahi olsa zor kullanmaları beni tahrik etmişti. bir erkeğin bütün vücut uzuvları birbirine geçmiş ve kilitlenmiş halde iken bile tahrik olabilmesi bana erkek beyninin ne kadar da tehlikeli bir şey olduğunu göstermişti. Ve emin olun ben o günden sonra hastalığı hayli ilerledikten sonra bile seks yaptığı söylenen Stephen Hawking’i çok iyi anlamaya başlamıştım.
diyeceğim o ki benim kurulmasını önerdiğim takımda yer alan oyuncuların hemen hepsi ya benim yaşımda ya da benden daha fazla yaşa sahipler ve olimpiyatta Kama Sutra’yı uygulamaya çalıştıklarında pozisyon almak isterken bir daha katiyen açılmamak üzere kendi içlerinde kasılıp kilitleneceklerine de eminim, yani arzu edilen medya temizliği böylece sağlanacak.
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?
22 Aralık 2024 - Düşünmeyi besleyen tartışma… Yeniden
21 Aralık 2024 - Yılbaşı yaklaşırken
20 Aralık 2024 - Sokak sanatının büyük sanatçısı
19 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 yılı için 10 Beyaz Türk kehaneti