Oldukça uzun süren bir öğrenme ve sonra da öğrendiklerimi anlamlı biçimde yazıya dökme mücadelemden sonra KÜTÜPHANEMDEKİ İSYAN (SANATTA YAPI BOZUMUNUN PEŞİNDE) başlıklı çalışmamı yayınevine sonunda gönderebildim.
şimdi ise oldukça zor başka bir sürecin içindeyim. bilgili kültürlü editörlerle cebelleşiyorum. bundan sağ salim çıkarsam en geç mayıs ayı içinde kitabı okuma keyfinize sunabileceğimi sanıyorum.
Geleneksel olarak sanata ayırdığım bu pazar gününde 2 nisan 1917’de New York şehrinde yaşanan ve bence sanatın gelişim çizgisini değiştiren bir olayı anlatmak istiyorum. bu alıntıyla yayına hazırlanmakta olan kitabımın üslubu hakkında da fikir vereceğimi sanıyorum:
2 Nisan 1917 pazartesi günü New York’ta iyi giyinmiş üç delikanlı yürüyerek şehir merkezine inmek için 33 West 67. Sokak adresindeki dubleks apartman dairesinden çıktı. Aralarında Fransız olanı iki yanındaki Amerikan arkadaşıyla yol boyunca devamlı sohbet de ediyordu. Central Park sollarında kalmıştı ve güneye, şimdi Time Warner binasının bulunduğu Columbus Circle’a doğru yürüyorlardı.
Fransız’a göre parktaki ağaçların manzarasının yükselmeye başlayan binalara dönüşmesi dünyanın mucizelerinden biriydi ve ona çok heyecan veriyordu. Sohbet sürerken Fransız düşünceliydi, arada bir durup sanki kafasındaki bir şeyi bulabilmek için mağazaların vitrinlerini inceliyordu.
Fransızın yanındaki iki Amerikalıdan biri sanat simsarı Walter Aranberg, diğeri sanatçı Joseph Stella’ydı. Fransız’ın ne almak için vitrinlere baktığını bilmiyorlardı.
Üçü Columbus Circle’dan sonra biraz sola sapıp 7. Bulvardan 5. Bulvara geçtiler.
118 Fifth Avenue adresinde J. L. Mott Iron Works adlı bir sıhhi tesisat dükkanı vardı.
Adı Marcel Duchamp olan Fransız dükkana girdi ve aradığını bulmak için dolaşırken dükkanın içinde kıs kıs güldüğü görülüyordu.
Sonunda aradığını bulmuş olmalıydı ki satıcı çocuğu yanına çağırdı ve beyaz porselen bir pisuarı işaret edip onu satın almak istediğini söyledi.
Üçü dışarıya çıktı, iki Amerikalı taksi bulmaya giderken Duchamp elinde yeni satın aldığı pisuarla onları bekliyordu.
Fransız sanatçı stüdyosuna varınca ağır porselen pisuarı sırt üstü yatırdı ve çevirdi. Böylece ters yüz edilmiş gibi gözüktü pisuar. Nesneyi satın aldığı dükkanın ismiyle oynayarak ürettiği R. Mutt takma ismini yazdıktan sonra pisuarı siyah kalemle imzaladı ve altına da 1917 tarihini attı. Pisuarına çeşme ismini taktı.
Duchamp’ın düşüncesine göre satın aldığı bir hazır nesne bu eylem sonucunda artık bir sanat eserine dönüşmüştü. Hazır bir nesneyi hiçbir estetik kritere bakmadan almış ve onu işlevsel alanından kurtarmıştı.
Sanatı bu şekilde yapma biçimine hazır-nesne (ready made) adını vermişti.
Marcel bu ‘eseriyle’ o güne kadar Amerika’da açılmış en büyük modern sanat sergisi olacak liberal eğilimli 1917 bağımsızlar sergisine katılmak amacındaydı, üstelik bu serginin de yöneticilerinden biriydi.
Tabii ki o günlerde sanat dünyası buna henüz hazır değildi. Duchamp’ın eseri sergilenmedi, skandal çıkmasın diye sergi alanının arkasındaki bir odada ziyaretçilerden gizlendi.
İkinci Dünya savaşının hemen sonunda dünyanın sanat başkenti olma unvanını Paris’in elinden almış olan New York’ta sanatı yönlendirenlerin bu gizleme çabası nafileydi. Duchamp’ın düşüncesi sanat dünyasına girmişti bir defa. Bu düşünce bir daha sanat dünyasından çıkamadı ve denebilir ki bu 1960’larda ortaya çıktığını söyleyebileceğimiz post modern (çağdaş) sanatın da bir başlatıcı fikri oldu.
Bu nedenle Duchamp yaptığı basit gözükse de sadece fikri nedeniyle gerçek bir avangard’dır.
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?
22 Aralık 2024 - Düşünmeyi besleyen tartışma… Yeniden
21 Aralık 2024 - Yılbaşı yaklaşırken
20 Aralık 2024 - Sokak sanatının büyük sanatçısı
19 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 yılı için 10 Beyaz Türk kehaneti