Hürriyet gazetesinde buradaki gibi Dadaist ,absürt mizah yazıları yazdığım yıllarda Cem Yılmaz ile bir defasında Türkbükü’nde karşılaşmıştık. Ben zaten onun mizahına bayılırım. O da o gün nedense benim mizah yazılarıma onay veriyormuşçasına davranmıştı. Centilmenlik mi yaptı acaba diye yılardır düşünürüm ama gerçeği öğrenmek hiç istemem çünkü yazılara ondan onay almak önemliydi benim için onayın nedeni ne olursa olsun.
Erşan Kuneri’yi sevebilen bu ülkedeki tek insan olmayı bile göze alarak film hakkında onu ‘Monty Python’s Flying Circus’a benzettiğim bir yazı bile yazdım, isteyen dijital alemde bunu bulabilir. Erşan Kuneri’ den sonra bile Cem Yılmaz’ı sevmeyi sürdürme riskini göze alabilmem yıllardır sürmekte olan bir hayranın bağlılığını göstermelidir size.
Onunla Türkbükü’nde sohbet etmemiz bana sanki dünmüş gibi yakın geliyordu ama geçenlerde yaptığı bir sosyal medya paylaşımından sonra ‘Cem Yılmaz bile galiba orta yaş krizine girmiş’ diye elimde olmadan düşününce ve onun 50 yaşında, hatta emekli bile olduğunu hatırlayınca kendime geldim. Sonra onunla konuşmamızın üstünden 31 yıl geçmiş olduğunu hesapladım.bir penis yazarı olarak bu 31 rakamını espri olsun diye uydurduğumu filan sanabilirsiniz. Türkbükü’nde 1992 yılında karşılaşmıştık şimdi bildiğim kadarıyla 2023’teyiz. çıkarmayı isterseniz siz de yapın da sağlamayı netleştirelim.
bu yazıya Cem Yılmaz kızmayacak ama buraya kadar olan bölümü bile Ertuğrul Özkök’ü sinirden çıldırtabilir.
Çünkü ona göre kendisi şu anda orta yaşın içinde. Bu hesaplamayı da galiba Osman Müftüoğlu ona öğretmiş. bu ikisine göre çağımızda yeni orta yaş 70 ile 90 arasında oluyor. yaşlanma 90’ından sonra başladığına göre hiç biriniz umutlanmayın bu ülkenin Ertuğrul Özkök’ten doğal seleksiyon yoluyla kurtulabilmesi diye bir şey yok. Onun niyeti orta yaşını 90’larına kadar doya doya yaşadıktan sonra bir de hayli uzun yaşlılık dönemi geçirmek. bu hesaba göre Ertuğrul Özkök, Cem Yılmaz’ın bugün olduğu 50 yaşındayken sivilceleri yeni suratını basmaya başlamış ergenlik yaşına yeni gimiş olması da gerekiyor.
Cem Yılmaz’ın neden orta yaş krizi germekte olduğunu düşündüğüme gelirsek. Çünkü mizahçı aklına sahip olan ve son derece de zeki olduğunu bildiğim Cem Yılmaz aşağıdaki şu cümlelerin yazılı olduğu bir fotoğrafı üstelik altına ’ne kadar da doğru’ notunu da yazarak paylaştı.:
“Unutamıyorum, sürekli aklımdasın. Tam unuttum diyorum, tam bitti artık diyorum. Çıkıyorsun karşıma yine… Niye yapıyorsun bunu, seviyor musun canımı yakmayı? Dayanamıyorum artık gel ya da git’
bence korkunç kötü bir arabesk filmde şans eseri rol almış bi eblehin bir aşamada nedense inisiyatif alıp senaryo dışına çıkarak duygularını kağıda dökmeye başladığı andaki kadar orijinal olabilen bu satırlar Cem Yılmaz’a katiyen uymuyor ve de yakışmıyordu.
Bu nedenle iki olasılıktan biri olmalıydı. Ya Cem yılmaz benim tahmin ettiğim gibi korkunç ağır bir orta yaş krizi içindeydi ya da benim tanıdığımda oldukça yüksek olan zekası radikal gerileme yaşıyor olmalıydı.
Aslında daha önce üst üste Defne samyeli ve Serenay Sarıkaya ile aşk yaşayabilmiş olduğunu hatırlayanlar ikinci olasılığın daha ihtimal dahilinde olduğunu söylemeye kalkışabilirler.
Ama ben bunu söyleyemeyeceğim çünkü hiç bir ilişkiye dışardan bakarak gerçekten nasıl olduğunu anlamak mümkün değildir. bu yüzden şununla çıktı, bununla birlikte diyerek hiç bir adamın zeka seviyesi hakkında ben laf etmem. Zaten benim için tüm erkekler kendi başlarına bile geri zekalıdır bir de seks sözü konusu olduğunda zeka düzeyleri hemen zemine çakılabilir..
Bence magazin yazarları zamanımızın birer James Joyce’ıdırlar.
Nasıl ki James Joyce bilinç akışının, iç seslerinin Dublin şehrinin 24 saatini yazarken nerdeyse orijinal yeni bir dil oluşturmuşsa magazin yazarları da daima böyle yapıyorlar.
örneğin Cem Yılmaz’ın yukarda aktardığım mesajını tam metin yazan magazin yazarı sonra şöyle devam edebilmiş:
‘Ünlü komedyenin paylaşımında eski sevgililerinden birine gönderme yaptığı ileri sürüldü. Yılmaz ise yorumlara sessiz kaldı.’
Nasıl? James Joyce böyle bir cümleyi düşünebilir miydi sizce.
Cem Yılmaz’ın mesajını okuyan dünyada hiç bir insan hangi felsefe ekolünden olursa olsun ‘ünlü komedyenin eski sevgililerinden biine gönderme yaptığı ileri sürüldü’ diyemezdi.
İleri sürüldü lafına ne gerek var ki ya kime gönderme yapacaktı ki başka, yani bu lafların mahallesindeki bakkal Ahmet’e yapılan bir gönderme olması ihtimali var mı?
magazin yazarı yazısını ‘Yılmaz ise yorumlara sessiz kaldı’ diyerek bitirmiş.
Bence Cem yılmaz bu cümleleri gerçekten yazdı ise ya matemdedir ya da intiharın daha iyi bir opsiyon olup olmadığını kendi içinde tartışıyordur. dolasıyla adamın ‘yorumlara ne diyorsunuz’ şeklindeki anlamsız bir soruya ‘sessiz kalmaktan’ başka çaresi gerçekten olamazdı.
şu ihtimal de var.Arabesk bir ruhsal bunalım geçirmekte olan bir kişinin elinden çıkmış gibi gözüken o mesajı sonunda gerçekten Cem Yılmaz’ın yazdığı ortaya çıkarsa bence tek rasyonel açıklama o cümlelerin aslında orijinal olarak Ersan Kuneri filminin senaryosu içinde yer aldığı ve birileri tarafından bir şekilde basına sızdırıldığı olabilir.
yazımı bitirirken eğer Cem denildiği gibi iki kadın arasında karar veremediği için çağrı yaptığı kadının adını veremiyorsa ona yardımcı olmaya karar verdim.
Yılmaz mesajında ‘seviyor musun canımı yakmayı’ diye de somuş.
Söz konusu olan kadınlar arasında erkeğin canını yakmayı seven varsa Cem kardeşime tavsiye hemen hiç düşümeden onu seçmesidir. Bu daha heyecanlı bir seks yaşamına açılan kapı da olabilir. hatta istenirse kadının erkeğin canını daha da yaratıcı yakmasına neden olabilecek bazı teknikler bile önerebilirim.