Kurguladıkları teori, açıklama ve söylemlerin dışına çıkan farklı yaklaşımları düşünce rahatlığı bozulmasın diye duymak istemeyenler bunları otomatikman ‘komplo teorisi’ olarak nitelendiriyor. Bu düşünce tembellerinin durgun beyinleri bazen insanın içine cidden fenalık bastırıyor.
Trump’ın seçildiği öğrenildiğinden bu yana komplo teorisyeni olmak benim de sıkça karşı karşıya kaldığım bir suçlama olmaya başladı.
oysa, tekrar olacak, ama benim düşüncem özetle şu: Trump’ın yeni dönemde neler yapacağı ancak onun ilk döneminde yaptıklarını ve yapmaya girişip de yarıda kalanları anlamaktan geçer. ben ilk döneminde Washington’da onu izlemekle görevli bir gazeteci olarak Trump’ın ne düşündüğünü ve nelere girişeceğini en iyi bilen insanlardan biri olmalıyım. dolayısıyla anlattığım her konuda olan biteni söyleneni yazarken hep tarih veriyorum ve üstelik gelişmelerin içinde kimlerin olduğunu adlarını ve konumlarını vererek anlatıyorum.
anlayacağınız şuna çalışılmıştı, şu da yarım kalmıştı ve bunlar da olacak derken katiyen kendi teorilerimi öne sürmüyorum. hepsi belgeli ve Trump ve çevresinin daha önce düşünüp açıkladıklarına dayanıyor. Yani ortada bir komplo teorisi varsa o benim değil abd başkanı Donald Trump’ındır.
daha önce sınırımızda bir kürt devleti için Amerikan devletinin elinde bir harita var dedim ve bunu nerede ne zaman gördüğümü ve gördüğüm yerde kimlerin olduğunu tek tek anlattım, ama yine de komplo teorisi dediler.
Sonra bu kürt devleti için Trump ile Putin anlaştı dedim ve bu anlaşmanın perde arkasındaki gelişmenin Washington’da hangi tarihte ve nasıl olduğunu yine yer ve gün vererek saat saat anlattım, ama yine de komplo teorisi diye konuşanlar oldu.
Trump’ı destekleyen neo-con evanjelist koalisyonu bölgemizde büyük savaş çıkaracak dedim ve bunu da nerede kim demiş bunları vermeye özel önem vererek ortaya koydum, buna da komplo teorisi dediler.
En son olarak 2 Aralık tarihinde HTŞ’nin bir israil-amerika planının parçası olabileceğini yazdım. buna komplo teorisi diyenlerin sayısı özellikle çok, çünkü bu görmeyi ve olmasını istedikleri gelişmelere, görmeyi istedikleri dünyaya tamamen ters bir düşünce.
Ama onlar beğenmiyor, keşke olmasaydı diyor diye gerçekleri görmekten vazgeçemeyiz değil mi? Bakın ilk önce o bahsettiğim yazıda ben neler yazmışım onu bir hatırlatayım ve sonra da bu konuda İsrail’de neler konuşuluyor ona da bir bakalım:
‘HTŞ gibi ideolojisi olan bir grubun böyle bir amacı olamayacağı düşünülebilir ama yeni döneminde Trump’ın neler yapabileceği anlamamızın onun ancak ilk dönemini iyi bilmekle mümkün olabileceğini düşündüğümden HTŞ konusunda ilk başkanlık döneminde Washington’da neler yaşanmış olduğu üzerine notlarıma tekrardan baktım.
ilk dönemde Trump Türkiye’yi çok iyi tanıyan büyükelçi James Jeffrey’i Suriye özel temsilcisi olarak atamıştı. Bu görevi nedeniyle bölgemize çok sık gelen biri Jeffrey. bölgemizde HTŞ de dahil tüm gruplar ile temasa geçmiş ve sonrasında HTŞ ile ilgili çok çarpıcı ve bugünleri açıklayabilecek bir açıklamada bulunmuştu.
bunu çok iyi hatırlıyorum, çünkü Washington’da bir aracı sayesinde James Jeffrey’den konuşmak için randevu almış ama ne yazık ki o görüşmeye soğuk algınlığım nedeniyle gidememiştim.
Trump’ın suriye özel temsilcisi o günlerde HTŞ’nin Amerika’nın suriye stratejisinin gerçekleştirilmesinde özel önemi yeri olabileceğini söylemişti.
James Jeffrey 2021 yılının mart ayı içinde PBS televizyonunun haber yayınında İdlib’de var olan seçenekler arasında HTŞ’nin en az kötü olan seçenek olabileceğini açıkladı. Şu anda HTŞ’nin lideri konumumda olan El Kaide kökenli Ebu Muhammed El Culani o günlerde artık terörist sayılmamalarına ve gerekirse ABD ile çalışabileceğine Trump’ı ikna etmek için uğraşıyordu.’
yakın geçmişte bunlar yaşandı ve hepsi kayda geçti. şimdi sizlerin duygu dünyanıza uymuyor diye bunları görmezden mi gelmemiz lazım yani?
bu arada Israil’de şunlar da oldu.
İsrail yönetimi ile Hizbullah’ın Lübnan’da vardıkları ateşkes anlaşmasının ertesi günü Suriye’de Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçıların yeni saldırılar başlatması gelişmelerdeki İsrail rolünü tartışmaya açtı. İsrail basınındaki bazı yorumlarda HTŞ’nin “İsrail’in düşmanı olmadığı” vurgusu dikkat çekerken Times of Israel’e konuşan bir yorumcu da “Suriye muhalefeti ve İsraillilerin ortak bir düşmanı var. Bırakın kirli işleri sahada onlar yapsın” dedi.
Times of Israel gazetesinin “Suriye’de rejimi vuran isyancılar kim ve İsrail için bir risk oluşturuyorlar mı’ başlıklı makalesinde konu ele alındı. Makalede HTŞ’nin yöneteceği Suriye’nin Afganistan’daki “Taliban benzeri” bir yönetim olacağına dikkat çekildi. Ancak HTŞ’nin lideri Colani’nin “Cihatçıları her mezhepten sivillere merhamet ve şefkat göstermeye çağırdığı” ifade edilerek grubun “İsrail’e karşı da uzlaşmacı bir tavır takındığı görülüyor” yorumu yapıldı.
“Bazıları devam eden saldırıyı Yahudi devletinin Hizbullah’ı ve Suriye’de kalan güçlerini daha da zayıflatması için olumlu bir gelişme olarak görüyor” denen yazıda “Lübnan İç Savaşı sırasında Lübnanlı eski bir istihbarat subayı ve şu anda ABD’de yaşayan eski CIA danışmanı Nagi Najjar, The Times of Israel’e yaptığı açıklamada Suriyeli isyancıların er ya da geç Şii terör örgütüyle (Hizbullah kastediliyor) Suriye topraklarında karşı karşıya gelebileceğini ve hatta Lübnan içinde de saldırabileceğini söyledi. Najjar “Suriyeli silahlı muhalifler İran’ın Suriye’deki terör eksenini parçalayabilir ve gerekirse Hizbullah’ı çökertmek için çoğalan bir güç olarak Lübnan’a girebilirler’ iddiasında bulundu” dendi.
Najjar gazeteye “Suriye muhalefeti ve İsraillilerin ortak bir düşmanı var” diye ekledi; “Bırakın kirli işleri sahada onlar yapsın.”
İsrail kamu yayıncısı KAN’a konuşan Orta Doğu ilişkileri uzmanı, aynı zamanda eski bir İsrail Askeri istihbarat subayı olan Mordechai Kedar ise teröristlerin “İsrail’i sorun değil çözüm olarak gördüğünü” vurguladı. Grupların “İsrail’den talep ettiği teçhizatın ayrıntılı listesini Tel Aviv’deki yetkililere ilettim” de dedi. “Suriyeli muhalif grupların liderleriyle sürekli temas halinde olduğunu” söyleyen uzman edindiği izlenimin İsrail’i düşman olarak görmedikleri yönünde olduğunu da belirtti.
önce benim yazımı tekrar okuyun, sonra üstüne de İsrail’de bu konuşulanları ekleyin bakalım ne sonuca vuracaksınız?
Bu bir testtir, size uymayan açıklamaları komplo teorisi diye damgalama hastalığından nihayet kurtulup kurtulamayacağınızı bu testin sonucu belirleyecek.