Bunu tespit etmemiş olanlara söylüyorum; kadının gizemi üzerine ilk yazım ‘Kadınlar Tavlayı Neden Yavaş Oynar’dı. yazıyı baştan sona okuyup da bunun aslında tavla üzerine bir yazı olduğunu düşünebilen çoktan kaybedilmiş vakalar dışındakiler asıl meselemi çoktan anlamış olmalı.
peki bunu anladık da bugünkü neden son yazı diyenler olursa da, çünkü bu yazıda neredeyse tüm tarih boyunca çözümlenememiş bir konu olan kadının gizeminin ne olduğu sorusuna net ve nihai cevabı veriyorum da ondan son derim size.
tavla yazımın çıktığı gece eski bir yarışma programı olan Ben Bilmem Eşim Bilir’in bir tekrarına takıldım.
size bir şey söyleyeyim mi kadının gizemi konusunda öyle derin felsefi tartışmalara, derin düşüncelere filan hiç gerek yok. evli çiftlerin gerçek sorunlarının ne olduğunun ve birbirlerine gerçekte nasıl davrandıklarının ortaya çıktığı bu programlardan sadece birkaçını seyrederseniz aradığınız, aramadığınız ve hatta katiyen öğrenmek istemeyeceğimiz cevapları bulabilirsiniz kadınlar hakkında,
o gece takıldığım programı ben biraz geç açmışım. çünkü daha önce halk tv’de sadece 10 dakika dayanabildiğim CHP’nin olmayan geleceği hakkında bir yeni tartışmadan sonra gelmiştim bu programa.
Açtığımda bir kadın yarışmacı ekranda neredeyse nefes almayı bile arada unutarak konuşuyordu. bu tür kadınlar vardır. bunlardan biri de benim yıllar önce Washington’da kız arkadaşımdı. kadın bazen öyle heyecanla ve uzun konuşurdu ki durup dururken bayılıverirdi. bu ilk olduğunda ya hiç ayılmazsa bunu nasıl açıklarım diye korkmuştum. polise açıklama yapmak kolaydı ama bir süre sonra Türkiye’den beklediğim asıl sevgilime durumu açıklayabilmek oldukça zor olacaktı. ama korkmaya gerek kalmadı, kadın birden ayıldı ve arada hiçbir vukuat olmamış gibi kaldığı yerden hiç aksatmadan konuşmaya devam etti.
ekrandaki kadın da nefes almadan konuşmaktan her an bayılacak gibiydi.
Duyduklarım o güne kadar Washington’daki kadının anlattıklarından sonra hayatımda duyduğum en saçma cümlelerdi. Kadın kendi dediklerini daha sonra duyabilse eminim ki o bile acaba ben neden bu kadar saçma konuşmuşum ki diye sorardı .
Benim yakaladığım bölümde kadın şuna benzer şeyler anlatıyordu. Onu dinlemekten dolayı programın sunucusu İlker Ayrık gibi ben de geçici inme geçirmiş olmalıyım ki programı kayıt etmeyi düşünemedim. dediklerinden aklımda kalanı aktarayım sizlere.
kadın Türkiye’nin bir yerinde geçmesi gereken bir motosiklet yolculuğunu anlatıyordu. ilk önce motosikleti kullanan daha sonra eşi olacak adamın kıyafetini çorap rengine kadar detaylı anlatarak başladı, sonra da orada kendi giydiği kıyafeti, terzinin de adı ve açık adresini vererek tanımladı. bundan sonra sıra etrafta gördükleri manzaraya geldi. kaç tane ağaç, bunların ne tür ağaçlar olduğunu, yolda kaç manda gördüklerini ve galiba bizzat saymış olmalı ki kaç adet çimenin olduğunu da anlattı. daha sonra motosiklet bir market önünde durduğunda ilerde eşi olacak ve o anda arkadaki camlı bölümde suratında donmuş bir bakışla onu dinleyen kocasının orada bulunan üç kıza nasıl baktığını kızların kıyafetleriyle birlikte anlattı. önünde durulan marketteki malları fiyatları ve karşılaştırmalı kalite eğerlendirmeleriyle anlatmaya başlamadan önce daha sonra eşi olacak adamla yaptığı ve tamamen alakasız bir konudaki konuşmayı da aynen aktardı.
Bu arada programın sunucusu İlker Ayrık fena halde bunalmış ve belki de intihar etmek üzereydi. kadını belki susturur diye ‘Ben sorumun ne olduğunu unuttum’ dedi.
ama kadın katiyen insafa gelmeden inanılmaz ayrıntılı ve tamamen gereksiz detaylarla süslediği hikayesini acımasızca sürdürdü.
tam bu noktada bir mucize oldu ve sunucu İlker Ayrık içine düşmüş olduğu komadan aniden çıktı. başta sormuş olduğu soruyu aniden hatırlayıp bu sefer bağırarak tekrar sordu ’ne zaman aşık olmuştunuz?’ diye.
evet soru bu kadar basitti.
ve kadın bu basit soruya bile yukarda vermiş olduğum ve buna benzeyen binlerce detayla dolu bir hikaye anlatarak cevap vermeye girişmişti. eğer bu hikayede giriş-gelişme ve sonuç bölümleri varsa kadın henüz girişin de girişindeydi anladığım kadarıyla.
işte bence kadınların gizemi bu detaya konsantrasyonlarında ve detaylara mutlak hakim olmalarında gizliydi. eğer bir evli çiftte adam bir sürpriz yaparak hayatın gerçek anlamını keşfetse bile kadın onu hayatın öyle detayları içinde boğar ki adam sonunda bulmuş olduğu hayatın anlamını bile tamamen unutur ve kadının gizemine teslim olur.
bir adama eşine ne aman aşık olmuştun diye sorsanız, aşkını Eyfel kulesinden paraşütle atlarken bile deklare etmiş olsa, vallahi hatırlamıyorum diyecektir.
veya bir başkası denizin altına kadınla birlikte 20 bin metreye daldıklarında bile aşığım sana dese, o da bunu hatırlamayacaktır.
kadınlar ise bunları hatırlayacağı gibi, atlamak için biri Eyfel kulesinin son katına çıkarken neler olduğunu, kimlerle karşılaştığını, onlarla ne sohbet ettiğini, diğeri de 20 bin metreye inerken görülen canlıların, bitkilerin tarifleriyle birlikte o günü anlatacaktır.
kadınların biz erkeklerin tamamen atladığımız detaylara hakimiyeti onlara bütün gizemlerini verir bence ve bu yüzden biz onların sürekli kontrolü altında olmak durumunda kalacağız.