Araştırmacı mizah yazarınız son haftalarını devlet hastanelerinden bir rapor almaya çalışarak geçirmiş, ayağı topallıyor diye kendisine geri zekalı muamelesi yapılmasından şikayetçi.
Yıllar önce geçirdim bir hastalık nedeniyle sol ayağımda yanlış basma sorunu var. başlarda bu hafif seyrediyordu. ama yaşlandıkça kaslardaki zayıflama nedeniyle olsa gerek sorun daha da arttı.
Anlayacağınız topallayarak yürüyorum.
yani zaten efsanevi düzeyde olan fiziksel güzelliğime yeni bir destekleyici unsur daha katılmış durumda.
sevgili eşim Rana’nın ısrarı sonucunda bir süredir devlet hastanelerinde bir rapor almak için sürünüyorum. uzun beklemelerin olduğu sıralar ve o kuyruklarda saatler sonra size sıra geldiğinde işimi aslında orada yapamayacağımı öğrenmek gibi rutin gelişmeleri mesele yapmıyordum.
ancak hastane ortamındaki otorite figürlerinin bana davranışlarından insanımızın ayağı topallayan bir insanın aynı zamanda geri zekalı da olması gerektiğini düşünmekte olduklarını anladım.
bu otorite figürleri sadece doktorlar değildi bunlara hastanede çalışan hademeler de dahildi
Bu belki benim sadece topal olmamdan değil aynı zamanda şaşı da olmamdan kaynaklanıyor olabilirdi tabii.
bu böyle mi diye kimseye soramadım çünkü hemen herkes benim en basit şeyleri bile anlamayacak kadar aptal ve ayrıca bağırarak yönlendirilmem gerektiğini düşünüyor gibiydi.
türkçe bilmeyen turistlere eğer türkçe olan o cümleyi bağırarak söylerseniz sizi birden anlamaya başlayacakları gibi bir inanış da vardır toplumda.
topal olduğum için beni otomatikman geri zekalı sayan insanlarda benim basit cümleleri bile, örneğin ‘şuraya otur’u bile anlamam için mutlaka bana bağırılması gerektiğini düşünüyor gibiydiler.
kendimin onların düşündüğü gibi olmadığını artık o ortamdaki toplum tarafından damgalandığım için benim anlatmamın imkanı maalesef kalmamıştı. Ama bu insanlara vücudunda sakatlık olan her insanın aynı zamanda zekasında da sakatlık olmayacağını anlatmamın bir yolu mutlaka olmalı diye düşünürken aklıma bir fikir geldi.
Benim üstün zekalı olarak gördüğüm Oray Egin veya Ertuğrul Özkök’ün önce bir ayaklarını kırıp onları bu ortama sürsem mi acaba diye bile düşündüm. Çünkü hastanedeki insanlar sakat bir insanın aynı zamana üstün zekalı da olabileceğini görürlerse bu önyargılarından çabuk kurtulurlar diye düşünüyordum.
Ama ortada bir sorun vardı. bu ikisi ayaklarının kırılmasını kabul etseler bile sıradan insanların çok sayıda olduğu bir yere hayatta girmezlerdi. Ve bir devlet hastanesinin içi her hangi bir saatte görebileceğiniz en sade, en sıradan insanlarla dolu oluyordu
şöyle anlatayım meseleyi; Oray bir süre önce İtalya’da bir adaya tatile gitmişti. Ortama sadece bir gün dayanabildi çünkü ona göre adada orta sınıflardan insanlar vardı ve kendisinin artık orta sınıflara dayanması mümkün değildi.
Ertuğrul Özkök ise bir defasında halkı yakından tanmaya gidiyorum demiş ve özel uçakla istanbul üzerinde uçarken aşağıdaki nsanların nasıl yaşadığına dürbünle bakmıştı. halkla kaynaşmaktan anladığı buydu.
Şimdi size soruyorum. bu durumda olan iki insanın ayaklarının kırılmasını kabul etseler bile bir devlet hastanesinin kapısından içeri adım atmaları mümkün mü?
topal bir insanın aynı zamanda üstün zekalı olabileceğini onları kullanarak ispatlamamın imkanı olmadığına göre yapılacak tek iş kalmıştı.
benim bir zeka testine girecek sonuçlarını onlarla paylaşmam lazımdı.
ama buna da ben cesaret edemedim.
çünkü eşimin dediğine göre eğer bir zeka testine girersem sonucunda zeka düzeyimin gerçekten halkın düşündüğü düzeyde ve hatta daha aşağısı olması ihtimali büyükmüş.
ben de bu riski alamadım ve ayağım topal oluğundan aynı zamanda zekamın da sakat olması gerektiği önyargısıyla yaşamımı geri kalan kısa bölümünü sürdürme kararı aldım.
23 Aralık 2024 - Yanı başımızdaki tehlikenin bilemiyorum farkında mıyız?
22 Aralık 2024 - Düşünmeyi besleyen tartışma… Yeniden
21 Aralık 2024 - Yılbaşı yaklaşırken
20 Aralık 2024 - Sokak sanatının büyük sanatçısı
19 Aralık 2024 - Serdaramus’un 2025 yılı için 10 Beyaz Türk kehaneti