Ev kadını bir annenin azmi: 3’üncü üniversitesine oğluyla gidecek
Dünyayı değiştirecek liderlerin özellikleri listemizi büyütelim, yayalım ve insanları bu konuda düşünmeye sevk edelim, iyi yapanları alkışlayalım, ilham alalım.
Bireyler ve sivil toplumun gücü her zaman önemli. Ama asıl güç kamu ve özel sektörde. Hem kaynak olarak hem etki olarak, büyük değişimler istiyorsak harekete geçireceğimiz yerler belli. Zaten bugün geldiğimiz durumun sorumluları da aslında onlar. Sadece büyüme odaklı ve kısa dönemli sonuç almaya yönelik, sonu düşünülmemiş ya da sonuçları önemsenmemiş kararlar.
Özel sektörün, kurumların ve liderlerin gücünü biliyoruz. Kurumlarda en önemli karar verici ise yönetim kurulu ve tepe yönetim, çoğu zaman da lider. İş’te dönüşüm zamanı geldi ve geçiyor ve bize gerçekten dönüşümü başlatacak ve yayacak yeni liderler lazım. İşlerimizi, yapımızı tekrar başa dönüp tasarlamamız gerekiyor. Oyunu baştan kurmamız gerekiyor. Güçlü ve cesur liderlere şirketlerde en çok ihtiyaç duyulan dönemdeyiz. İyi lider profilinin yeniden tanımlanması gerekiyor. Dünyayı değiştirecek liderleri bulup çıkarmamız ve desteklememiz gerekiyor.
Değişim için, şirketi veya kurumu harekete geçirecek o kişiye ihtiyacımız var. Dünyada çok hızlı yaşanan gelişmeleri, harekete geçmezsek başımıza gelenleri, çalışanların ve tüm paydaşların gerçek beklentilerini anlamasını sağlamamız lazım.
Lider istemezse ve fayda görmezse kurumda büyük bir değişim olmaz. Herkesin odağı ve başarı kriteri bellidir; kar, hacim, pazar payı. Dördüncü bazen insan ile ilgili olur, o da genelde listede olsun diye eklenir.
Bunlar artık hepimiz biliyoruz ki günü kurtarmak için konan hedefler; krizi atlatalım bakalım, dolar baskı altında bir rahatlasın öyle girelim, onun için kar kaybedemeyiz seneye bakarız gibi cümleleri yıllardır duyuyoruz ve en azından benim iş hayatında olduğum otuz sene hep öyleydi, hiç değişmedi ve kafalar değişmezse değişmeyecek.
Büyük değişimler ve büyük hareketler şirketlerde tepe yönetiminin harekete geçmesine bağlı. Herkes hiçbir şey yokmuş gibi köşesine çekilip günü kurtarmaya çalışırsa ve kötü işleri örnek alırsa işler kötüye gider ve orası çalışmaktan keyif almaktan bir yer olmaktan uzaklaşır. Daha da önemlisi çalışılacak şirket ve yaşanacak dünya bulmakta zorluk çekeceğiz.
Çalışanlar amaç ve denge arayışında, bunları görmezden gelip ‘mutlu çalışma alanı’ gibi sertifikalar aldığımızda durumu çözmüyoruz. Parayla alınan bu sertifikaları aldığımızda bizim çalışanlarımız zaten çok mutlu anlamına da gelmeyecek. Şirket girişine asılacak ve sosyal medyada repost edilecek bir uygulama diyelim, biz de aldık demek için. Ama asıl çalışanların şirketten, liderlerinden, insan kaynaklarından beklediği bu sertifika mı?
Sadece tepe yönetime ve bir kişiye düşen bir sorumluluk değil kesinlikle, ama o bir kişiyi oyuna almak ve eyleme geçirmek önemli. Aslında her konuyu takip eden ve tepe yönetime yön vermesi gereken çalışanlar ve liderler olmalı her organizasyonda. Ama yine de yetmez.
Odaklandığımız ve değişmemiz gereken konular neler ise o konuda neler yapıldığını, bu konularda çalışan STK ve girişimleri iyi tanıyıp yakın çalışmakta fayda var. Onlardan öğreneceklerimizi ne yönetim kurulu üyelerimizden, ne de bağlı bulunduğumuz derneklerden ve yakın çevremizdeki lider ve arkadaşlardan öğrenemeyiz.
Liderler çoğu zaman değişimi başlatmak ve en kötü ayak uydurmak isterler, ama alttan ve üstten gelen ayak diremeleri ve baskılar, harekete geçmeyi yavaşlatır hatta durdurulabilir.
İş ilanlarında şöyle bir ilan görseniz ne dersiniz? Dikkatinizi çekerdi değil mi? Hatta o şirkette siz de çalışmak isteyebilirdiniz.
Sadece şirketimizi değil sektörü de dönüştürmesini istediğimiz genel müdür adayında aradığımız özellikler;
– Şirketimizin amaçları odağında olan sürdürülebilirlik konusunda aradığımız genel müdür adayının, bu konuda etkili bir sivil toplum kuruluşunda en az iki yıl gönüllülük yapması- sivil toplum yönetiminde görev alması daha büyük artı olacaktır.
-Farklı yaşlar ve kuşaklar arasında iletişim becerisinin kuvvetli olması, farklılıkları ve kapsayıcılığı kucaklaması,
– Girişim dünyasına ve gençlere yakın olması, yılda en az dört kez farklı üniversitelerde öğrenci buluşmaları yapması, sadece konuşmaya gidip konuşma bittikten sonra dönmemesi gençlerle kalıp onları dinlemesi ve sorularını cevaplaması,
– Haftada en az bir kez bireysel ve şirket amacını anlattığı LinkedIn postlarını (kendi) hazırlayarak çıkması ve gelen yorumları ve soruları cevaplaması(LinkedIn’de bağlantı isteğine ve yoruma kapalı adaylar başvuruda bulunamazlar),
– Dünyanın ve yaşadığımız ülkenin gerçek sorunlarını anlayıp şirket hedeflerine bu hedefleri koyması, şirket çalışanlarını bu konuda harekete geçirmek için eğitimler ve çalışmalar organize etmesi,
– Okuduğu ve mezun olduğu okul veya bölüm ne olursa olsun, sürdürülebilirlik konularında ders alması veya sertifika sahibi olması
– Meraklı ve merakını kaybetmemiş yönetici adayları
– İşe yaramayan ve çalışanı mutlu etmeyen sertifikalar yerine tüm çalışanların katılacağı şirket içi çevre ve ekoloji konusunda sertifika programları düzenlemek
– Gençlerden oluşan bir genç yönetim kurulu kurmak ve ayda bir, amaç, strateji ve iletişim konularında fikirlerini almak
-Farklı disiplin ve yaratıcı endüstrilerden insanlar tanımak ve onlarla iş konularında fikir üretmek, sadece iş dernek ve oluşumları değil farklı alanlarda kişiler ve toplulukların parçası olmak ve işe yansıtmak
-Dünyanın konuştuğu ve hepimizin bilmesi, takip etmesi gerekli konuları uzmanlarından dinlemeli, çalışanları bu konuda yetiştirmeli, bu konuda liderlik hatta şirket dışında da sözcülük yapmalı
– Çalışanlarına, çevresine ilham vermeli,
– İş ve yaşam dengesini kurmuş olmalı.
Bir toplantıda karşılaştığım bir yönetici artık uçakla seyahat etmediğini söyledi. Önce uçak ve yükseklik korkusu var diye düşündüm, sonra gezegeni daha fazla kirletmemek için son on yıldır uçağa binmediğini söyleyince başka soru sormadım. Yine başka bir seyahatimde şehirdeki en büyük değişimin şehrin içinden geçen nehirdeki balık cinslerindeki artış olduğunu anlattılar. Ya da iyi örnek olarak temiz enerjiyle çalışan fabrikaları ile övündüler. Moda, sanat ve iş dünyasında son yıllarda o kadar çok başarıları varken.
Yıllardır kendimizi “IQ’mu EQ’mu” ya da girdiğimiz değerlendirmelerde hangi liderlik tipine girdiğimizi anlamaya ve değişmeye çalışarak geçirdik. Aradığımız şey aslında uzakta değil, içimizdeki seste. Yapmamız gerekenleri evdeki çocuklarımız bile her gün bize söylüyor. Bir üniversiteye ya da bir konferansa katıldığımızda sunuşumuzu bitirip koşarak başka bir toplantıya gitmeyip, gençlerle sohbete, çaya kalırsak neye odaklanmamız gerektiğini, onların beklentilerini çok net duyabiliyoruz.
Yukarıdaki yapanları hatta daha iyisini yapanlar varsa kutluyorum. Eklemek istediğiniz ekler ve daha iyi özellikler varsa da yazıp yollamanızı bekliyorum. Dünyayı değiştirecek liderlerin özellikleri listemizi büyütelim, yayalım ve insanları bu konuda düşünmeye sevk edelim, iyi yapanları alkışlayalım, ilham alalım.
2 Aralık 2024 - Ankara, bu sefer bana çok iyi geldin!
25 Kasım 2024 - Biz sizin için düşündük, itiraz kabul etmiyoruz!
21 Kasım 2024 - Risk al, duvara tosla ve Deli Dumrul ol
18 Kasım 2024 - Sana mı kaldı? Üstüne vazife olmayan işlere girme
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.