LGS maratonu sona erdi: Sorular nasıldı, hangi dersler belirleyici olur?
Girişmek kararının en zor kısmı en başındaki dönem. Kararı almadan hemen önce ve aldıktan sonraki sancılı dönemler. Kendine sorduğun ve sana sorulan soruların yüzde ellisinden fazlasını cevap veremediğin bir süreç yaşıyorsun.
Yeni işler, yeni fikirler aklımızda uçuşuyor olsa da ilk adımı atmak, fikirlerimizi çalışmak ve kendimiz için bir iş planı hazırlamak o kadar zor mu?
Her bilgiye, kaynağa ve konunun uzmanına ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir dönemde kendimizi ve birbirimizi dizginlemenin nedenleri ne?
Girişme kararını vermek hayatta aldığım en zor kararlardan biri oldu. Kendimden biliyorum, en az beş yıl düşünüp taşınıp ve danışıp hazır olup olmadığımı anlamaya çalıştım. Yepyeni bir dünyaya ve bir dünya belirsizliğin içine girmeye hazır mıydım? Etrafımda bu yollara çıkan çok arkadaşım yoktu. Az sayıda olana da zaman ayırıp, bu kararı nasıl aldığını veya bu yolculukta yaşadığı zorlukları çok da sormamıştım.
Girişmek kararının en zor kısmı ise en başındaki dönem. Kararı almadan hemen önce ve aldıktan sonraki sancılı dönemler. Kendine sorduğun ve sana sorulan soruların yüzde ellisinden fazlasını cevap veremediğin bir süreç yaşıyorsun. Oysa ki bildiğin işte, uzmanı olduğun alanda cevaplayamadığın soru oranı yüzde beşi geçmez. Çok büyük belirsizlik ve stres. Burada en kritik konu ne istemediğine karar vermek. Bu durum yolu ve akışı netleştirip hızlandırıyor.
Birlikte çalıştığımız veya dışardan iş arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde sohbetler yüzeysel kalır. İşler nasıl gidiyor? sorusuna günde on kere maruz kalırken ve o günün gündemine göre hatta çoğu zaman ‘bu sene çok zor olacak, benim işler çok yoğun (ben olmazsam batar)’ gibi klasik cevaplarımızı verirken genelde birbirimize şu soruları sormaya korkarız. Yapmak istediğin iş bu mu? Kafamda çok iyi bir iş fikri var, sana gelsem beraber yapar mıyız? Yaptığın işten mutlu musun? Hem sorması hem de cevaplaması çok zor sorular. Cevaplaması olduğu kadar sorması da zor sorular? Ya arkadaşın dönüp, aynı soruyu sana sorarsa? Her gün işten şikayet ediyorsun da bu konuda ne adımlar atıyorsun?
Hayatımızı yöneten ve zorlaştıran çok sayıda dış faktöre maruz kalıyoruz, yeni yollara sapmak aklımızdan geçmiyor. Geçse de kafamızdan onu hemen kovuyoruz. Aklımızdan geçenlerin özeti ise genelde şunlar oluyor. Çocukların okul masraflarını nasıl öderiz? Şirket arabası, şirketin ödediği sağlık sigortası, maaşlar, yıl sonu primleri, yurt dışı imkanları, toplantılar, gezilerimizi bırakıp değişikliğe ne gerek var, diyebiliyoruz.
Daha kolay ve denenmiş yollar ve metotlar varken yoldan çıkarak yeni yollar denemek çok zor geliyor. Üstelik keyfimiz ve rahatımız iyi olmamasına rağmen. Sonuna kadar, bitene kadar beklemek daha konforlu geliyor. Her gün acı çekerek, sevmediğimiz işlere gidip istemediğimiz insanlarla faydasız işler üreterek zamanımızı ve aklımızı para karşılığı satıyor olmamız bize yetebiliyor.
Yeni yollar, yeni işler veya yeni ülkelere doğru yeni kararlar alırken nasıl bir süreçten geçiyoruz, duygularımız her gün farklı şeyler mi söylüyor? Bir gün, harika çok doğru hemen girişmeliyim derken, ertesi gün kesinlikle bu işe girişme, maaşını almaya devam et, kimse seni zorlamıyor, derdin ne? gibi düşünceler mesela. Yeni işlere girişirken bu duygu ve düşünceler korkutmasın, işin olmazsa olması bu.
Hatta bu düşünceler giriştikten sonra da devam ediyor, hemen gitmiyor. Bu fikirleri kafamızdan uzaklaştırmak ve doğru kararları vermek için nelere ihtiyaç var, nasıl bu sorulardan ve düşüncelerden uzaklaşabiliriz?
Öncelikle birlikte çalışmanın motivasyonu arttırdığını görüyoruz. Birlikte düşündüğümüzde ve ortaya çıkan sorunları beraber konuşarak çözümler bulduğumuzda kafamız netleşiyor. Kafamızda belirsizlikler olduğu zaman panik yapıyoruz. Fikirler uçuşuyor, gelgitler yaşıyoruz.
Birlikte iş fikirlerimizi tartışmaya açtığımızda kendi iş fikrimize çok iyi katkılar alırken, başka arkadaşların fikirlerine katkı bulunma hissiyatı da çok iyi geliyor hepimize. Sadece kendi işimizi geliştirmekle kalmıyoruz, başkaları için de fikirler buluyoruz yeni işler yaratıyoruz.
İşte yukarıda bahsettiğim her gün farklı düşüncelere kapılma hissi yok olmasa da etrafımızda bizimle düşünen ve işimiz işin katkı sağlamaya hazır insanların olması, bize doğru yolda olduğumuzu gösteriyor.
Üstelik düşündüğüm fikri işe çevirmeden önce başkalarına anlatmak, işi çerçevelemek ve fikri büyütmek önemli.
İşi satmak için önce kime giderim? Kimden destek istemeliyim? Kime ortaklık teklif edebilirim? Hepsini kurgulamaya ve sorgulamaya başlamak gerekiyor. İşte burada o güne kadar kurduğunuz ilişkilerin gücü ve rolü ortaya çıkıyor. Ağlarınız için harcadığınız emek tam da burada faydasını gösteriyor. Aklına güvendiğiniz insanların kapısını çalıp kendi başınıza çok zor cevap vereceğiniz soruların cevaplarını kısa sürede alıp listenize tık atmaya başlıyorsunuz.
Hepimizin aklında her gün onlarca fikir dönüyor, hatta bir çoğunu aylar sonra yapılmış bir şekilde gördüğümüzde ‘bu benim aklıma gelmişti, yapmışlar bak’ ifadesini çok kullanmışızdır. Fikirler var ve üstelik bedava, her yerde bulunuyor, ama hangi fikri eyleme geçireceğimizi bulmak çok önemli. Çünkü asıl fark yaratan, eyleme geçmek.
Beni harekete geçmekten alıkoyan engeller ne? Bu soruyu cevapladığınızda hareket başlıyor. Birlikteliğin ve ortak karar almanın gücüne inanın. Tek başınıza yürümeyin, önce ‘kendinizle ilgili ne değiştirmek istiyorsunuz’ sorusuna net ve samimi cevabınızı verin. Sonra yol açık.
Bazen aşık olduğumuz fikri yolda değiştirmek de gerekebilir. Israr etmemek bazen iyidir, iş fikrinizle ilgili ‘kimin için ve ne için’ sorularının cevaplarının net olması lazım. İş fikrini ‘ben çok sevdim ya da benim işimi kesin çözecek’ diye başlatamayız.
Kimin derdini çözüyor, alıcısı var mı? çözmek istediğimiz soruna para ödeyecek var mı? İşte bu soruların cevapları netleşmeli. O yüzden de potansiyel alıcılara fikrimi anlatmalı, görüş almalı ve değişiklik gerekiyorsa o adımları da en başta atmalıyım. Fikrimiz yolda ilk halinden başka formlara girebilir ve sonunda yepyeni bir fikre bile dönüşebilir.
İşte burada kimlere sorup fikirlerini alacağım, bu soruları soracağım arkadaşlarım var mı? ‘Yıllarca networking yapacağımıza sadece working yapmışız’ dedi bir arkadaşım. Ne kadar haklı, yıllar süren kurumsal hayatımda çok da üstünde düşünmediğim bir konuydu.
Girişmek söz konusu olduğunda daha da önemli oluyor. Tüm tanıdık, eş dost listelerini gözden geçir, listeler oluştur. İş fikrinizle ilgili olan kişileri bulup onları bir kahveye davet edin. Fikirlerinizi açıkça konuşun, görüşlerini alın. Yavaş yavaş fikrinizi netleştirin.
Süreç ve metot kritik, olmayınca başlamak çok zor oluyor. Elbette ne hissettiğimiz ve iç sesimizi dinlememiz önemli, ama daha önce yaşanmışlık ve deneyimler varsa kullanmak iyidir, bedava danışmanlık almak gibi düşünün. Eğer iş fikrimizi oluştururken cevaplamamız gereken soruları cevaplayıp takip edilmesi gereken yolları izlersek, girişmeye ve fikrimizi hayata geçirmeye çok daha güvenli başlıyoruz.
İş hayatında yaptığımız farklı işlerde ve projelerde benzer süreçler yaşamadık mı? Her verdiğimiz kampanya ya da yeni ürün kararında, depo yeri seçiminde veya finansal konularda hep ortak akla ve metotlara güvendik. Birlikte çözüm aradık, deneyimleri araştırdık. Her ürünü kim için ve ne için çıkardığımızı araştırmalarla destekledik, diğer ülkelerdeki uygulamalara gidip baktık. Kendi işimiz içinde süreç böyle ilerliyor, eksik olan araştırma bütçeleri ve takımdaki insan ve deneyim miktarı. Bu iki konuyu çevrende bulunan konunun uzmanı arkadaşlarınla çözdüğün zaman hareket başlıyor.
Öncelikle bir şeyde, bir konuda iyiysen, yani bizim tanımımızla deneyimin varsa girişmek için hazırsın demektir. İkinci olarak iyi olduğun işi veya konuyu bir de seviyorsan ikinci adımı da geçtin.
Son olarak iyi olduğun ve sevdiğin bu konu işe dönüştüğünde başkalarının derdine ilaç olacaksa ve onlarda bu ürüne para ödemeye hazırsa ve sürekliliği de varsa o işi ve fikri somutlaştırmaya başlayabilirsin.
Başlamadan bir de işin sonunu gözünde canlandırmaya çalış. Üç-beş yıl sonrasını düşün, işinin ‘başarılı’ olması senin için ne demek, o gördüğünü tarif etsen neye benzetirsin? İster soyut, ister somut olarak ne görüyorsun? Ne kadar ciro mesela çok iyi geliyor, ya da kaç kişilik bir yapı, hangi ülkelerde operasyon başlamış? ‘Şu ödülleri almak bana başarılı olduk anlamına gelirdi’ gibi tüm tanımlarını yaz.
Arkasından üç-beş yıl sonra işine yine ‘Mükemmel ‘ diyeceğin resmi gözünde bir tanımla. Son olarak da yine aynı dönem sonrası için ‘Yeterince iyi/idare eder’ dediğin halini bir canlandır, hatta yaz önüne koy.
İşte bu tanımları yazıp baktıktan sonra hala bu iş seni heyecanlandırmaya devam ediyorsa başlamak için güzel bir gün olabilir.
26 Aralık 2024 - 2024 yılı Z Raporumu açıklıyorum
23 Aralık 2024 - Bir adım önden ve arkana bakmadan yürü
19 Aralık 2024 - Başla-ma-mak için ne çok sebebimiz var?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.