Komik bir hayvandır zebra. Pijama giymiş bir at veya eşek gibi. Çok fazla doğa belgeseli izlemediğimden olacak, neden öyle göründükleri hakkında bir fikrim yoktu. İnsanın fikri nerede bulacağı belli olmuyor. Ben de zebraların tuhaf çizgilerinin anlamını iş dünyası hakkında bir makaleden öğrendim.
Big Think’te, Jonny Thomson imzasıyla yayınlanan makale, start-up kültüründeki bir değişimi zebralar üzerinden anlatıyordu. Bilindiği üzere 1 milyar dolar üzeri değerlemeye ulaşan şirketlere literatürde unicorn (tek boynuzlu at) deniyor. İşte Thomson da yıkım ve kâr odaklı baskın unicorn modelinin aksine, iş dünyasında günümüzde zebra etkisinin yükseldiği, unicornlara karşı daha küçük şirketlerin işbirliği yoluyla mevzi kazandığı tespitini yapıyor.
Zebranın bu konuyla ne ilgisi var diye soracak olursanız, işte o ilgi de zebraların tek başına bakıldığında pek anlam verilemeyen çizgilerinden geliyor. Zebralar, sürü halinde hareket ettikleri için hep birlikte koştuklarında o çizgiler, kendilerine saldıran ve kendilerinden kat kat güçlü aslan, kaplan gibi hayvanlarda bir optik yanılsama, bir şaşırtma etkisi yaratabiliyor. Bu da kimi saldırılardan kurtulmalarını sağlıyor.
İşte sözünü ettiğim makale, iş dünyasından örneklerle şirketler arası işbirliklerinin yarattığı bu zebra etkisini konu alıyor. 1980’li yıllarda Japonya’nın yarı iletken üretiminde liderliği almasına karşı, ABD’li üreticilerin işbirliği yaparak liderliği geri alması buna bir örnek.
Bu etki üzerine okuma yapınca, benim aklıma iş dünyası değil, Türkiye’de 2019 yerel seçimleri geldi. Daha önce alınamaz denilen İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerin ve daha pek çok büyükşehirin muhalefetin eline geçmesinde de bu ‘zebra etkisi’nden söz edebiliriz.
Muhalefet bileşenlerinin, aralarında anlaşarak kimi illerde birbirlerine karşı aday çıkarmaması sonucunda, iki büyükşehirde 25 yıllık dönem sona ermişti. Ne var ki, bu işbirliğinin sonuç vermesinin ardından başlayan ‘Altılı Masa Süreci’ ve 2023 genel seçimindeki yenilgi zebra etkisini unutturdu.
Bu yenilgi sonrası baskın anlatı, ittifakların işe yaramadığı ve yaramayacağı şeklinde değişti. Oysa dört yıl öncesinde aynı ittifak muhalefetin zaferiyle sonuçlanmıştı. Dahası, son genel seçimin sonuçlarına şehirler bazında tek tek bakıldığında, kazanılan yerlerde yine muhalefet bloğu öndeydi.
Diğer yandan İşbirliğinin genel seçimi kazandırmaya yetmediği açık. Belki aday yanlıştı, belki matematik zaten böyleydi yoruma açık. Siyasette iki kere ikinin dört etmediği de sıklıkla söylenir zaten.
Bugün yerel seçime yaklaşık 1,5 ay kala, bu işbirliğinden eser yok.
Güçlü iktidar bloğu ittifakı korurken, muhalefet bloğu yani zebralar ayrı hareket etmeye karar verdi.
Artık işbirliğinden gelen güç değil, her şehirde bir baskın unicorn çıkarma zorunluluğu var.
Çıkar mı çıkmaz mı bekleyip göreceğiz. Çıkarsa bunun bir mucize olacağını ve bunun da partilerden ziyade adaylardan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Zebraların neden çizgili evrimleştiklerine ilişkin hipotezlerden biri, yukarıdaki vahşi hayvanları şaşırtma ve böylece türün devamlılığını sağlamak ise bir diğeri de birbirlerini tanıma yani sosyallik olarak görülüyor. Çünkü her ne kadar bize tüm zebraların çizgileri tamamen aynıymış gibi gelse de aslında tıpkı insanların parmak izleri gibi zebraların desenleri de farklı.
İnsanların parmak izinden farklı olarak, aynı desene sahip olma ihtimalleri de var ama bu son derece düşük. Bu farklılıklarına rağmen işbirliği yaparak küçük zaiyatlarla hayatta kalmanın yolunu bulabilmişler.
Türkiye’de özellikle sosyal medyada billurlaşan muhalefet bloğunun yanılgılarından biri de bu. Hep birlikte muhalefet edebilmek için her konuda sonuna kadar aynı fikirde olmak gerektiği düşünülüyor. Bu yüzden ittifaklar, iktidara gelmenin bir yolu olarak değil de ideallerinden ödün vermenin bir biçim olarak görülüp yıpranıyor.
Oysa Türkiye’yi 22 yıldır yöneten iktidar da başlangıçta aslında merkez sağın ve İslamcı kesimin farklı bileşenlerinin aynı parti içinde bir araya gelmiş ittifakıydı. Öyle ki bugün muhalefet bloğunun bir parçası olarak ittifaktan ayrılanlardan İyi Parti lideri Meral Akşener de Ak Parti kurucuları arasındaydı.
Yerel seçimler nihayetinde bir ülkeyi değil, bir kenti yönetecek ehil bir kişi üzerinde uzlaşma işi.
Öyle ya çok önceden yerel seçimler ‘kentin çöpünü toplayacak asfaltını dökecek kişiyi seçiyoruz’ diye küçümsenirdi bile.
Her seçim bölgesinde farklı başkan adayı çıkarıldığı için ittifak yolu her şartta daha açıktı. Bunun yerine, sıfır toplamlı oyuna geri dönüldü.
Oysa tüm muhalefet bileşenlerinin birlikte kazanacağı bir oyun inşa edilebilirdi. Bu da iyi bir pazarlık işiydi. 2019 da bu yapılabilmişti de.
Onun yerine Türkiye’de muhalefet bu seçime, rüştünü ispat etmek için paramparça bir görüntüyle giriyor.
Öyle ki, seçim arefesinde kongre yapıldığı için ana muhalefet partisi CHP’nin içinde bile parçalı bir görüntü var. Seçime neredeyse 1,5 ay kalmasına rağmen, adayı açıklanmayan yerlerin olması da bunun bir ispatı.
Bu kadar kısa sürede, üstelik muhalefet bloğu paramparça olmuşken adaylar nasıl sahaya inecek, nasıl kampanya yapacak, nasıl etki yaratacak bilinmez.
1 Nisan 2024 sabahı, “Hatırla biz o güzel savanamızda, özgürce koşan zebralardık” diyen bir muhalefet mi olacak, yoksa yeni unicornların doğuşuna şahit mi olacağız?
Bana sorarsanız ‘zebra etkisi’ni arayacağız ama neyse ki siyaset bilimci değil iletişimci bir yazarım. O belki bir umut payı olarak görülebilir.
20 Kasım 2024 - Sanki başka bir çağdan gelen umut reçetesi: Federer’in Nadal’a veda mektubu
13 Kasım 2024 - Biraz da “Gayrisafi Milli Mutluluk”tan söz etsek mi?
10 Kasım 2024 - Hani Kamala Harris etkileşim şampiyonuydu, ne oldu bizim Vahşi 25’liklere?
6 Kasım 2024 - Muhalif siyasetçiler Jose Mourinho’nun maç çıkışı açıklamalarından ne öğrenebilir?