Bundan 25 yıl önce Hürriyet Pazar 75 gence Cumhuriyetin 100. yılında kendilerini ve ülkeyi nerede gördüklerini sordu. Yanıtları şimdi okumak daha da çarpıcı.
Hürriyet Pazar’ın 26 Ekim 1998 tarihli nüshasında iki gazete sayfasına basılmış bir anket var; 75 gençle yapılan üç soruluk bir anket. Bana çok tanıdık; Hürriyet Pazar’da çalıştığım dönemde Cumhuriyetin 75. yıl dönümünde içinde benim de olduğum bir ekip hazırlamıştı haberi.
Yaşları 16 ile 25 arasında değişen 75 gence üç soruyu sormuştuk:
Aralarında öğrenci, işçi, sabıkalı, mahkum, sporcu, işsiz olan 75 genç, Cumhuriyetin 100. yılına seslenmişti ve işte tam o gün geldi.
İki koca gazete sayfasına yayılmış anketi görünce, önemli mesajların iletildiği bir mektubu açacak gibi heyecanlandım.
İlk sırada 18 yaşındaki futbolcu Emre Belözoğlu var. “Cumhuriyet halkın yöneticilerini kendi seçtiği yönetim şekildir” diyor ilk soruyu yanıtlarken: “Bu yüzden bana Atatürk’e teşekkür etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.” Belözoğlu 100. yılda yani tam da bugün kendini Galatasaray’ın teknik direktörü olarak görmek istediğini söylemiş. (Burası bir paranteze muhtaç. Belözoğlu yıllarca Galatasaray’da oynadıktan sonra Fenerbahçe’ye geçti ve çocukluğunda Fenerli olduğunu söyledi. Şimdiyse Ankaragücü’nün teknik direktörü. Hayallerini gerçekleştirmiş diyebiliriz).
Seçtiğim birkaç örnek daha…
* Mehmet Alp (19) öğrenci: 1. Hiçbir şey 2. Her şey berbat olacak. İş güç sahibi olacağım. Öyle umuyorum. 3. Sakıp Sabancı
* Murat Y. (16) Çocuk mahkemesinde davası sürüyor: 1. Cumhuriyet bir yönetim biçimidir. Dinle devlet işlerinin birbirinden ayrılarak insanların yönetildiği bir yönetim biçimi. 2. 25 yıl sonra kendi işimi yapmak istiyorum. 3. Güneydoğuda savaşan askerler, erler.
* Neyran Savaşman (22) öğrenci: 1. Aklıma karışıklıktan doğan garip bir düzen geliyor. İşlevini yerine getirmeyen birçok kurum o kurumların başına oturmuş ama yerini dolduramayan birçok insan… Bunlar sanki birbirini ayakta tutuyor. 2. Türkiye’nin altyapı sorunları hala kendini hissettiriyor olacak. Umarım bu kadar yoğun olmaz. 3. Atatürk dışında zorlanyorum. Dürüstlüğüyle politikada sırıtan Erdal İnönü.
* Başak Arslan (23) CHP Beşiktaş Gençlik Kolu Başkanı: 1. Cumhuriyet ancak tam demokrasi ile bir anlam ifade eder. 2. İşkencenin olmadığı, insanların gözaltında kaybedilmediği, kardeş kanının akmadığı, sosyal demokratların iktidara geldiği bir Türkiye hayal ediyorum. 3. Atatürk’ün devrim arkadaşları çok önemlidir, saymakla bitmez.
* Adil Avcı (23) bar işletmecisi: 1. Bir milletin kurtuluşunu. 2. Bu yönetim şekliyle pek bir şey değişmez. teknoloji ilerler ama siyaset aynı kalır. Ben yurtdışında olacağım. Başka ülke vatandaşı bile olabilirim. 3. Sevdiğimden değil ama Adnan Menderes. O dönemde önemli değişiklikler oldu.
* Ayhan Çam (22) işsiz: 1. Hiçbir şey. 2. Ölmüş olacağım. Cumhuriyet devam eder. 100. yıl geyiği yapılırken türban eylemleri olur. 3. Televoleye göre Hülya Avşar ve kızı.
* Örgüt Çaylı (22) öğrenci: 1. Hiçbir şey ifade etmiyor. Başta bir çağdaşlaşma çabası var ama bu çaba olarak kalmış. Sonra da çağdaşlaşma bir kalıba dönüşmüş. Oysa çağdaşlaşma özgürleşmedir. Bugün Cumhuriyet denince baskı ve insan hakları ihlalleri geliyor aklıma. 2. 25 yıl sonra Türkiye’de yaşayabiliyor olmayı ümit ediyorum. Yaşanmayacak hale gelebilir! 100. yılda iç barışın bir tarafın sindirilmesi yoluyla değil gerçek anlamda sağlanmasını isterim. 3. İlk anda aklıma gelmiyor. Mehmet Ali Aybar diyebilirim. Onun döneminde ilk kez sosyalistler meclise girdiler.
* Vedat Akbaba (18) boyacı: 1. Bağımsızlık. İnsanların kendi kendini yönetmesi. 2. Gelecek pek parlak değil. Ben inşallah çoluk çocuğa karışıp daha iyi koşullarda yaşıyor olurum. 3. Turgut Özal. Çok iyi şeyler yaptı.
* Yeşim Vodina (19) öğrenci: 1. Özgürlük, barış. Bir toprak bütünlüğüne sahip insanların kendi kuralları çerçevesinde yaşaması. 2. Bir işim olacak, çoluk çocuğa karışmış olacağım. Ülkenin durumu pek parlak olmayacak. Gençlere güvenim yok, fazla taklitçiler.
* Gülçin Yeşil (22) öğrenci: Demokrasi, ,insanların özgür bir hayat sürmesi, seçebilmesi. Ama Türkiye olunca seçememesi diyebilirim. 2. Değişen çok şey olmayacak. Yine kararsız olacak insanlar. Çünkü bizler iyi eğitim almıyoruz. İşimle ilgili çok iyi bir konumda olacağım. 3. Atatürk dışında kimse.
Cumhuriyetin Atatürk dışında en önemli kişisi kim sorusunda da hemen hepsi zorlanmış. İsmet İnönü, Erdal İnönü, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Sakıp Sabancı, Nazım Hikmet, Uğur Mumcu zikredilen isimlerden bazıları. Birisi de “Annem” demiş, ne tatlı…
Zaman kapsülünden çıkan bu cevaplar tam zamanında düştü önüme. Bu gençler şimdi neredeler, ne yapıyorlar, o gün söylediklerini bugünden bakınca nasıl değerlendiriyorlar?
Bugün 40-50 yaşlarında olan gençlerin yanıtlarına değişik açılardan bakmak mümkün.
Gençler o zaman da karamsar ama daha umutluymuş. Bugün liseyi bitiren ülkeden gitmek istiyor o zaman bunu dile getiren sadece birkaç kişi olmuş.
Çoğu daha demokratik ve özgür bir ülkede yaşama arzusunu belirtmiş ama kimse adaletten bahsetmemiş. Belli ki toplumun ve gençlerin adalet duyguları henüz bugünkü kadar zedelenmemiş.
Çok ilginç; Cumhuriyet benim için bir şey ifade etmiyor diyen (hepsini buraya alamadım) bir sürü genç var. Cumhuriyetin anlamından bahseden de yine soyut kavramlar kullanmış. Bugün varlığı da yokluğu da çok daha somut hissediliyor Cumhuriyetin.
En çarpıcısı da gençlerin cevaplarının “Ah o eski güzel günler” söylemini bir kere daha boşa düşürmesi. O zaman da mutsuzluk, huzursuz eden bir belirsizlik, gelecek kaygısı varmış. Ama bilişsel bir önyargıyla geçmişteki olayları gerçekte olduklarından daha olumlu hatırlıyoruz; bu konuda yapılmış çok sayıda bilimsel araştırma var. Geçmişe bakarken pembe gözlükler takıyoruz. Geçmişi güzel hatırlamanın kimseye zararı yok ama ister ülke için, ister kendi hayatımız için ne yapacaksak yine gelecekte yapacağız.
Cumhuriyetin 100. yılı kutlu olsun!