Dizicinin Rehberi – Kızıl Goncalar: Tarikattaki çocuk gelin!
Mert Alaş'ın İstanbul sosyetesi için verdiği partiye Kızıl Goncalar oyuncusu Mert Yazıcıoğlu özel olarak çağrıldı, çünkü İstanbul'un zenginleri onun canlandırdığı karaktere bayılıyordu. Hayali karakterlere duyulan aşkın bilimsel bir adı var:Fiktofili
Dünyaca ünlü moda fotoğrafçısı Mert Alaş’ın hafta başında İstanbul’da verdiği partinin detayları Müge Dağıstanlı’nın yazısından okudum.
Müge ‘Mert Alaş ve arkadaşları partiye illa ki, ‘Kızıl Goncalar’da oynayan Mert Yazıcıoğlu’nun katılmasını istemiş. Hatta oyuncunun set saati bile buna göre ayarlanmış. Davetliler Mert’e öyle ilgi göstermiş ki oyuncu bir ara neye uğradığını şaşırmış’ diyor. Müge’nin eline sağlık ama bir konuda itirazım var. O partiye katılan Mert Yazıcıoğlu değil Cüneyd Efendi’ydi.
Kimdir Cüneyd Efendi? Yetiştiği tarikatın kurallarına sıkı sıkıya bağlı olsa da modern dünyaya ve bilimsel düşünceye ilgi duyan, bütün korkularına rağmen doğrunun peşinde cesaretle giden, kırılgan ama maneviyatı kuvvetli, vicdanlı, gizemli, kara mizah ustası, hükmetmeyen bir aşık…
Zekasını doktor Levent’le yaptığı felsefe sohbetlerinde, şefkatini Zeynep’li sahnelerde sergiliyor. Bunlar boşuna Youtube videosu olmuyor, çok izleniyor. Ya Zeynep’e okuduğu Hayyam şiiri:
Yeryüzünü gül bahçesine çevirmekten / Daha güzeldir bir insanı sevindirmen / Bin kulu azat edenden daha büyüktür / Bir hür insanı iyilikle kul edebilen
Ya herkesin diline dolanan “Her ne ki fazlaysa noksandır” tiradı…
Cüneyd Efendi kadın erkek genç yaşlı herkesi kendine aşık etti. İçimizdeki fiktofili uyandırdı. Fiktofili (Fictophilia) kurgusal bir karaktere duyulan aşka deniyor. Fiktoseksüel, fiktoromans gibi terimler de kullanılıyor. Her dört insandan biri hayatının bir evresinde kurgusal bir karaktere aşık oluyor.
Kurgusal bir karaktere aşık olmak resmen bir ruh sağlığı bozukluğu olarak tanınmış değil ama yaşayanı utandıran bir durum. Bu yüzden fiktofiller genellikle çevrimiçi forumlarda toplanıp konuşuyor.
2021’de yapılan bir araştırma online ortamda bir araya gelen 71 gruptaki yazışmaların analizden çıkmış.
Fiktofiller aşık oldukları kişinin gerçekte var olmadığını biliyorlar ama hisleri gerçek. Fiktofil paradoksu denen bu durum kişide içsel bir karmaşa yaratıyor. Birçok fiktofil toplum tarafından tuhaf karşılandığı için kendi gerçeğini yakınlarıyla paylaşmıyor, online gruplara katılıyor.
Peki aşık oluyorlar da ne yapıyorlar derseniz… Araştırmaya göre genellikle kurgusal karakterlerle ilgili hayal kurma, onun romanını öyküsünü yazma, çizim yapma, ilgili ürünleri satın alma gibi hayranlara özgü etkinlikleri içeriyor. Bazı fiktofiller aseksüel oluyor, gerçek insanlara değil kurgusal karakterlere karşı romantik veya cinsel çekim hissediyor.
Kurgusal karakterler genellikle idealize edilmiş özellikler ve davranışlar sergiliyor, dolayısıyla gerçek insanlardan daha çekici oluyor. Bu da onları fiktofiller için çekici hale getiriyor.
Cüneyd Efendi’nin nesi bize çekici geldi? Merakı, cesareti, kırılganlığı, kuvvetli maneviyatı, ilkeli ve vicdanlı oluşu, mizaha akan zekası, şefkat ve fedakarlıkla harmanlanmış aşkı… Hepsi iç dünyaya, maneviyata dair, hepsi anlam arayışımızın uzantısı.
Bu arada Edmond Rostand’ın yarattığı Cyrano de Bergerac karakterine bir selam vermek şart oldu. Cyrano, Roxane’a olan aşkını perde arkasından Christian’a sufle vererek ilan etmişti. Teşbihte hata olmayacaksa birikimi ve zeki kalemiyle Cüneyd Efendi’ye sufle veren de Kızıl Goncalar’ın senaristi Necati Şahin’den başkası değil.
8 Aralık 2024 - 2024 onun yılı oldu: İlkay Nişancı’dan iki film birden
1 Aralık 2024 - Gri boşanma: Bu ikinci bahardır ey ömrüm, neşe ve huzur içinde geç
18 Kasım 2024 - Muazzez İlmiye Çığ’dan dört hayat dersi
7 Kasım 2024 - Brandweek’te ilk gün: Ekrem İmamoğlu çerçeveyi çizdi, Daron Acemoğlu içini doldurdu