Çizgi içi bir Galatasaray – Fenerbahçe derbisi!
İçe dönük bir çocuğun ergenlik süreciyle birlikte yaşadığı duygusal karmaşanın ve rotasını aramasının öyküsünü sunan, Craig Thompson’ın yazıp çizdiği, 581 sayfalık ‘Örtüler', doğrusunu söylemek gerekirse bir solukta okunuyor. Gönül rahatlığıyla tavsiye ederim...
Amerikan taşrasında Hıristiyan öğretilerini ön planda tutan bir ailenin çocuğu: Craig. Küçük erkek kardeşi Phil’le birlikte büyüme sancıları çekerlerken kendilerine sürekli bir meşguliyet bulurlar. Bir yandan babanın dozajı düşük olsa da baskıcı yapısı, öte yandan hayatlarına eğlence olarak kattıkları küçük oyunlar… Birlikte uyurlar, kavga ettiklerinde ise Phil’in payına yüklükte yatmak düşer. Craig bütün bu durumda ‘ağabeylik’ vasıflarını, daha büyük olmanın ona yüklediği sorumluluğu ve olgunluğu tartar ve çoğu kez bu sınavlardan geçemediğini düşünür…
Büyür, yaş alır… 16’sındayken yine dini bir örgütlenmenin parçası olan kampta yaşıtı bir kızla tanışır. Raina son derece samimi, araya hiçbir duvar koymadan kendisini ifade eden, içi dışı bir kişiliğin dışavurumudur. Ailesinden yana dertlidir, anne ve babası ayrılmak üzeredir. Craig’le bütün sorunlarını paylaşır, karşılıklı güvene dayalı bir arkadaşlığın temeli çok çabuk atılır. Sonrasında ailesinden izin alır ve Raina’nın Michigan’daki evine giderek bir süre onlarda kalır. Bu süreçte ona sıkı bir dostluğun ötesinde ilgi duyduğunu anlar; âşık olmuştur…
1975-Michigan doğumlu Craig Thompson’ın yazıp çizdiği ‘Örtüler / Blankets’ özetle böyle bir konuya sahip. Lakin bu denli kısa bir tanıtımın sınırlarının çok dışına taşan, geniş bir zaman ve düşünce dünyasında gezinen bir grafik roman karşımızdaki. Öyle ki ‘Yüklük’, ‘Kazan Kaynıyor’, ‘Boş Sayfa’, ‘Statik’, ‘Büyümek İstemiyorum’, ‘Gençlik Ruhu’, ‘Cennetten Bir Parça’, ‘Kaybolan Mağara’ ve ‘Dipnotlar’ başlıklı dokuz bölümden oluşan bu çalışma zaten 582 sayfalık hacmiyle de ne kadar geniş sularda dolaştığını somut bir şekilde de gösteriyor. Kitabın ismi elbette bir metaforun yansıması gibi duruyor. Craig’in kardeşi Phil’le üzerlerini örtükleri örtü (yorgan ya da battaniye de denebilir), sonrasında Raina’nın ona diktiği ve üzerinde “Hepsi sana beni çağrıştırsın” dediği desenlerle kaplı ‘Kırkyama’ (‘Patcwork’), bu ismin öyküdeki izdüşümleri olarak ele alınabilir. Öte yandan Craig hayatını yönlendiren, sürekli hesaplaştığı, ailesinin ona dayattığı dinsel öğreti olarak Hıristiyanlık da ruhunu her daim saran, başlarda ısıtan ama zamanla sıkan, boğan bir örtüdür…
Yazar-çizer Thompson bu biyografik öğelere göz kırpan grafik romanında kahramanın çocukluğundan başlayıp ergenliğine taşıdıktan sonra geri dönüşlere başvuruyor ve özellikle Phil’le yaşanan günler üzerinden Craig’in şimdiki zamanıyla geçmişi arasında kıyaslamalara gidiyor. ‘Örtüler’in derdi tasası belki başlarda büyümenin sancıları gibi durabilir. Ama sonrasında, özellikle de Raina’nın devreye girdiği bölümlerde dinsel baskıya doğası gereği karşı çıkan ve nefsinin arzularına göre hareket edip etmek arasındaki o ince çizgide bocalayan gencecik bir insanın ruhen yaşadığı kafa karışıklığının izlerini sürüyoruz.
Arka plana hâkim olan kış ve yansıması olarak kar görüntüleri (ki bu da doğanın ‘örtüsü’) Thompson’ın güçlü desenleriyle kitaptaki yerini alırken öykü boyunca inanca karşı verilen mücadele, iyilik adına sahaya sürülen ve insan doğasına aykırı öğretilerin yarattığı karmaşa ve çelişkilerin içinde gelgitler yaşayan bir portreye ulaşıyoruz. Öte yanda ‘Örtüler’ henüz hayat basamaklarının başındaki Craig’in, kutsal kitabın kendisine çizilen sınırların içinde dolaşmanın mükâfatı olarak sunulan ya da tasvir edilen ‘Cennet’e, mesela Raina’nın yanında olmanın verdiği huzur, neşe, yaşam sevinci ve mutlulukla ulaşabildiğini de gösteriyor. Bu aşamada zaten ortada sadece duygusallık yok, tensel bir eşik ve de cinsellik de karşısına çıkıyor Craig’in. Bu da bir anlamda söz konusu mükâfatın sorgulanabilir bir olgu olduğunu hatırlatıyor; bence kitabın uğradığı kayda değer düşünsel limanlardan biri de buydu…
Bu arada ‘Örtüler’ hakkında okuduğum yabancı bir metinde Raina’nın ana karakterin ergenliğinde, melek imgeleminin bir yansıması olarak kendi zihninde yarattığı kurgusal bir portre olabileceğine dair bir vurgu vardı. Sonradan düşündüm de bir yanıyla mantıklı geldi. Ama ister hayali ister gerçek olsun, Raina, Craig’i büyüten, kendi iç dünyasıyla ve ona dayatılan dinsel öğretiyle hesaplaşmasına sağlayan önemli bir figür ve eğer üzerine düşen bir görevi varsa, bunun üstesinden fazlasıyla geliyor.
Türkçeye Doğan Şima’nın çevirisiyle kazandırılan ve farklı soluktaki çizgi (grafik) romanları basan Baobab Yayınları tarafından çıkarılan ‘Örtüler’, içe dönük bir çocuğun ergenlik süreciyle birlikte yaşadığı duygusal karmaşanın ve rotasını aramasının öyküsünü sunuyor. 581 sayfalık bir hacme sahip kitap doğrusunu söylemek gerekirse bir solukta okunuyor. Gönül rahatlığıyla tavsiye ederim…