Enkazdan kurtardı ama selde kaybetti… ‘Devlet büyükleri halimizi görsün’
Acil Tıp Derneği ve Türk Toraks Derneği aynı gün iki farklı açıklamayla 6 Şubat depremlerinin ardından devam eden sorunlara dikkat çekti. Temiz su sorunu, soba zehirlenmesi sorunlarına akrep ve yılan sokmaları eklendi. Astım ataklarında da toz kaynaklı yüzde 20 artış var.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yaklaşık 51 bin kişi hayatını kaybetmiş milyonlarca kişi ise evsiz kalmıştı. Göç edenlerin yanı sıra bölgede kalıp çadırlarda yaşayan depremzedelerin sorunlarına sürekli yenileri ekleniyor.
Sel suları, salgın hastalıklar, soba zehirlenmeleri, çadır yanmalarının yanı sıra depremzedeler bu kez de akrep ve yılan sokmalarıyla mağdur oldu.
Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) tarafından Antalya’da gerçekleştirilen ulusal kongrede, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından ilk saatlerden itibaren bölgeye koşan acil tıp uzmanları bir araya geldi. Etkinlikte konuşan Doç. Dr. Sarper Yılmaz, deprem bölgesinde ‘çevresel acil’ denen başvuruların arttığını ifade etti.
Buna örnek olarak yılan ve akrep sokması ile her zaman temiz suya ulaşılamaması nedeniyle yaşanan göz enfeksiyonlarını gösteren Yılmaz, “Çevresel acil dediğimiz o hasta profilimizde belirgin bir artış görüyoruz. Bu sürecin özellikle havaların ısınmasıyla beraber yaşam şartlarının zorlaşması nedeniyle, acillere de çok ciddi bir hasta başvurusu olarak yansıyabileceğini düşünüyoruz. Örneğin kışın karbonmonoksit zehirlenmesi çok yaşadık deprem sonrası süreçte. İnanılmaz derecede soba zehirlenmesi vakaları görüyorduk acillerde. Mevsim değiştikçe, hava koşulları değiştikçe, yılan, akrep sokmalarıyla karşılaşmaya başladık. O yüzden tüm bunlarla ilgili ne yapılabilir, nasıl önlemler alınması gerekli, çözümü ne olur, bunlara dair bir rapor hazırlayıp bakanlığa vereceğiz” dedi.
Yılmaz, hastane ve sağlık çalışanlarının sorunlarına dair “Bizlerin hala burada sağlık hizmetini eski kapasitesi ile verebilmemizin imkanı yok aslında. Oradaki sağlık çalışanlarının, özellikle bizim acil hekimlerimiz ve diğer branşlarımızın bir an önce en temel ihtiyaçlarının çözülebilmesi lazım. Sağlık çalışanlarının çoğu, şehir dışından gelip gidiyor. Ailelerini farklı bir şehirde bırakıyorlar güvenlik nedeniyle; kendileri o şehirde belli bir süre çalışıp sonra tekrar ailelerinin yanına geri gidiyorlar.
Örneğin bir acil tıp uzmanı arkadaşımız, ailesi Ordu’da yaşıyor. Kendine bir karavan almış, hastanenin bahçesinde karavanında kalarak nöbet tutuyor, sonra 2 haftada bir ailesini görmeye Ordu’ya geri dönüyor. Yeni atanan hekimlerden bir tanesi kendisi. Çok örnek var bu şekilde. 3 kişi, 5 kişi bir konteynerde yatıyor. Sabah nöbete gidiyor, akşam diğer ekip geliyor, aynı konteynerde kalıyor ve bu şekilde bir sirkülasyonla sistemi döndürmeye çalışıyorlar. Kendi çadırıyla giden, kalacak yer sorunu yaşayan, orada çalışan sağlık çalışanları ailelerinden uzaklar. Temel ihtiyaçlarını bile çözmekte zorlanıyorlar ama hala oradalar. Artık bizim kaldığımız yerlerin, barınma ve temel ihtiyaçlarımızın karşılanması gerekiyor ki orada hasta bakımı da kalıcı olarak yapılabilsin” şeklinde konuştu.
Öte yandan Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Başhekim Yardımcısı, Türk Toraks Derneği Çukurova Şube Başkanı Prof. Dr. Ezgi Özyılmaz, depremin ardından yıkım ve hafriyat kaynaklı oluşan yoğun toz nedeniyle, astımlı hastalarda görülen atakların yüzde 20 oranında arttığını söyledi.
Türk Toraks Derneği, Dünya Astım Günü dolayısıyla astım hastaları ile bir araya geldi. Renkli balonlar taşıyan katılımcılar ‘Toz yok sağlık var’, ‘Dumansız hava tozsuz hava’, ‘Sağlıklı yaşam dumansız hava’ yazılı pankartlar açtı.
Astım tüm dünyada 339 milyon kişiyi etkiliyor ve her yıl 400 binden fazla kişinin öşümüne neden oluyor.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli 11 ili etkileyen depremlerin pandeminin ardından astım hastaları açısından ikinci bir risk yarattığına dikkat çeken Prof. Dr. Özyılmaz, yıkım ve hafriyattan kaynaklanan yoğun tozun hastalığın ataklarını tetiklediğini söyledi. Prof. Dr. Eryılmaz, “Pandemi döneminde hastaların sağlık hizmetine ulaşması zorlaştı. Daha sonra depremde de, çok yoğun şekilde toza maruz kalma sonucu enfeksiyonlarda artış kaydedildi. Bu artış ise, astım ataklarını tetikledi. Polikliniklerimize gelen hastalarda gözlemlediğimiz kadarıyla astımlı hastalarda atak sıklığı arttı. Yılda ortalama 2 ila 4 arasında görülen ataklardaki sıklık, depremin ardından yüzde 20 oranında artış gösterdi” diye konuştu.
İlerleyen dönemde asbest kaynaklı akciğer kanseri vakalarında da artış beklendiğini kaydeden Özyılmaz şu uyarılarda bulundu:
“Bu hastalıkların artış nedeni deprem dolayısıyla yoğun toza maruz kalmaları ve enkaz kaldırma çalışmaları sırasında havaya saçılan asbest olacaktır. Bu nedenle ilerleyen dönemde akciğer kanserinin ve KOAH rahatsızlığının ciddi şekilde artacağını düşünüyoruz. Astım hastalarının, deprem bölgelerinde tozların yoğun olduğu yerde kalmaması gerekiyor. Eğer imkanlar el vermiyorsa maske kullanmaları faydalı olabilir. Onun dışında normal kilolarını korumaları, günde 30 dakika haftada 5 gün yürüyüş yaparlarsa sadece astım değil bütün nedenlere bağlı ölüm riskini çok ciddi şekilde azaltmış olurlar.”