İki ittifak arasındaki ‘terör’ savaşı kızışıyor
Birçoğunu işkenceyle olmak üzere 20 kişiyi öldürdüler, 'açık giyinen kadınlar'ın da aralarında olduğu 31 kişiyi satırla yaraladılar... HÜDA PAR’ın Meclis’e girmesinin yankıları sürerken bu korkunç suçları kabul eden 4 Hizbullah tetikçisinin daha serbest kaldığı öğrenildi.
Hizbullah’ın siyaseten görünen yüzü olarak bilinen HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılarak Meclis’e vekil sokması ve peşi sıra yaptıkları kadın hakları ve karma eğitim karşıtı açıklamalar tepki çekmeye devam ederken, Hizbullah tetikçilerinin bir bir serbest bırakıldığına dair haberler de sürüyor.
Sözcü’den Özgür Cebe’nin haberine göre; birbirinden korkunç suçlara imza atan Hizbullah tetikçisi Siraç Şanlı, Muhammet Ömer Faruk Aydın, Mehmet Emin Can ve Feysel Gürses tahliye edildi. Hizbullah Davası kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Emin Alpsoy’un cezası da, “kocama hali” nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kaldırılmıştı.
Habere göre; HÜDAPAR ile Ak Parti yakınlaşmasının 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra başlamasıyla tetikçilere de tahliye yolu açılınca, bu cinayetleri işleyen hükümlü Hizbullahçılar hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) normları, uzun tutukluluk süresi, işkence ve avukatsız yargılama gibi nedenlerle yargılamanın yenilenmesi kararı alındı. Bu kararla birlikte cinayetleri işleyen Siraç Şanlı, Muhammet Ömer Faruk Aydın, Mehmet Emin Can ve Feysel Gürses hakkında infaz durdurma kararı verilerek, tümü tahliye edildi.
Hizbullah terör örgütü adına iki kişinin öldürülmesi, iki kişinin de kaçırılması eylemlerine katıldığı gerekçesiyle hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava dosyası bulunan, terör örgütünün köylerde fahri imamlığını yapan Siraç Şanlı da 25 yıldan beri aranıyordu.
Şanlı, Hizbullah tetikçilerinin toplu tahliyelerini, yakalananların kısa süre sonra serbest bırakıldıklarını duyunca, kendi isteğiyle adliyeye gelerek teslim oldu. İfadesi alınan Şanlı, bir gün bile tutuklu kalmadan serbest bırakıldı. Şanlı’nın, 2’si Gaffar Okkan suikastının faili olan 3 kardeşi de terör örgütü Hizbullah’ın askeri kanat yapılanmasında yer alıyordu. Bunlardan Okkan suikastı zanlısı Necmettin Şanlı ile Kemalettin Şanlı halen aranırken, Veysi Şanlı ise suikast sonrası yakalanıp bir süre tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilmişti.
Hizbullah adına köylerde fahri imamlık yapan ve kendisine bağlı askeri kanat yapılanmasında yer alan tetikçilere eylem talimatları verdiği ileri sürülen Şanlı’nın 1991 yılından itibaren Güleçoba Köyü Hatuni mezrasında ders halkaları oluşturup, küçük çocuklara ders adı altında örgütsel propagandalar yaptığı, Diyarbakır’a bağlı Dökmetaş ve Cumhuriyet köylerinde de örgütsel faaliyetler yürüttüğü, fitre zekat topladığı, vermek istemeyenleri kaçırıp sorguladıktan sonra öldürdükleri bildirildi.
Hizbullah’ın köydeki faaliyetlerine karşı çıkan Güleçoba Köyü korucularının ölüm emrini, aynı zamanda Gaffar Okkan suikastından mahkum olan Bedran Salamboğa, Servet Yoldaş’a verdiği, bu üç tetikçinin Siraç Şanlı’nın talimatı üzerine Diyarbakır’a alışveriş için gelen korucular Adem ve Yılmaz Keser’i takip ederek Gazi Caddesi’ndeki Sipahi Pazarı’nda çapraz ateşe alarak öldürdükleri kaydedildi. Siraç Şanlı’nın verdiği bu infaz emrini yerine getiren üç tetikçinin olay yerinden kaçtıkları bildirildi. Şanlı’nın Davut ve Sedat Ekinci adlı kişilerin de kaçırılıp sorgulanarak öldürülmesi talimatını verdiği, bu talimat üzerine kendilerine polis süsü veren tetikçilerin iki kişiyi kaçırıp sığınağa zincirledikleri, bu kişilerin daha sonra kendi imkânlarıyla bağlı oldukları zinciri kırıp kaçtıkları için infaz edilmekten son anda kurtuldukları kaydedildi.
Toplu tahliye kararlarını duyunca 25 yıl sonra kendi isteğiyle Adliye’ye gelerek teslim olan Siraç Şanlı, kendisi aleyhine yüzlerce sayfalık ifade veren, korucuların öldürülmesi için talimat verdiği tetikçileri tanımadığını söyledi. Mahkeme, hakkında birleştirme kararı verilen üç ayrı dava dosyası bulunan, yakalanan tetikçilerin teşhis ve ifadelerinde aleyhine yüzlerce sayfalık ifade olan Siraç Şanlı hakkındaki yakalama kararını, 11 Şubat 2020 günü kaldırıp serbest bırakılmasına karar verdi.
Tek bir gün bile tutuklu kalmayan Şanlı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanıyor.
Batman’da da Mehmet Beşir Duygun, Hikmet Bal, Dündar Çelebioğlu, Teğmen Demir, Mehmet Can Seçkin, Çetin Gidici, Mehmet Raci Değirmenci, İsmet Demir, Metin Demir, Vasıf Çetin, Halit Arslangiray, Mehmet Şirin Karabay ve Mehmet Şerif Gök’ün öldürülmesi, Nazlıhan İnatçı adlı kadının açık ve dekolte giyindiği için satırla baş ve vücudundan yaralanması başta olmak üzere 28 kişinin de yaralanması eylemlerine katılan tetikçi Nurettin Irmak da ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Bu mahkûmiyet kararı da Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti.
Eski Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Sekreteri İbrahim Sarı, Diyarbakır’ın Mardinkapı Semtindeki Savaş Mahallesi Küçükkavas Sokaktaki 11 nolu iki katlı evde sorgulandıktan sonra domuz bağıyla boğularak öldürülmüştü. Yakalanan itirafçıların yer göstermesiyle mezar evin bahçesinde yapılan polis kazısında, Sarı ile birlikte 13 kişinin cesedi, üzerine beton dökülerek gömüldükleri yerden çıkarılmıştı. İbrahim Sarı’nın çürümüş cesedini ailesi kolundaki metal platinden teşhis etmişti. Sarı, Diyarbakır’da bir yerel televizyon kanalında dini programlar yapıyordu ve terör örgütü Hizbullah’ın fikirlerine karşı çıktığı için kaçırılarak öldürülmüştü.
Sarı’yı kaçıran tetikçilerden Muhammet Ömer Faruk Aydın ile birlikte yakalanan Mehmet Emin Can, Feysel Gürses, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Üç Hizbullahçı, İbrahim Sarı, Sadık Sezer, Muzaffer Altın, Mehmet Aktaş, Abdulselam Akgül, Burhanettin Arat’ın öldürülmesi, başı açık dolaştığı için Vasfiye Süren’in yüzüne kezzap atılarak yaralanması, İdris Ercan’ın yaralanmasına katıldıkları için ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Yargıtay, sanıkların suçlarını itiraf etmelerine, dosya içinde toplanan mevcut delil durumuna göre işlenen cinayetlerin sabit olduğunu belirterek “Anayasal düzeni bozmak, vahim nitelikli eylemlerde bulunmak” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını oy birliğiyle onamıştı.
Resmi Gazete’de 3 Mayıs tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla; Hizbullah Davası kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Emin Alpsoy’un cezası “kocama hali” nedeniyle kaldırılmıştı.
HÜDA PAR ‘kadın’a nasıl baktığını açıkladı
14 Mayıs seçimlerinde Meclis’e 4 vekil sokan HÜDA PAR, gelen tepkilerin ardından Hizbullah ile organik bir bağının olmadığını birkaç kez açıklasa da kadın haklarından eğitime kadar birçok alanda örgütün bakış açısıyla yakınlığını ortaya koyuyor.
Dün partisi adına açıklama yapan HÜDAPAR Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olduklarını söyledi ve kadına şiddet konusunda birçok erkeğin iftiraya maruz kaldığını ileri sürdü. “6284’ü savunanlar, yaşanan mağduriyetleri göremiyor” diyen Sülün, kadının yerinin “ev” olduğunu düşündüklerinin altını çizdi.
Söz konusu açıklamayla ilgili detaylı haberimizi bu linkten okuyabilirsiniz.