Savaşın Türkiye’ye ödettiği bir bedel daha: Emniyet captagondaki artışı Suriye’ye bağladı
“Ailelerin çocuklarının madde kullandığını fark etmesi ortalama iki yıl sürüyor” diyen Prof. Dr. Cüneyt Evren: “En sık yapılan hata ‘Benim çocuğum asla uyuşturucu kullanmaz’ demek. Herkes bağımlı olabilir. Aşırı korumacı olmadan çocuğunuzla yakından ilgilenin, bazı işaretleri göz ardı etmeyin.”
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin geçen hafta yayınladığı rapor, metamfetamin kullanımı konusunda Türkiye’nin iki büyük kentindeki tehlikeye işaret ediyordu. Rapora göre Avrupa’daki 160 şehir arasında en sık metamfetamin kullanan 10’uncu şehir İstanbul, 16’ncı şehir ise Adana’ydı. Bu vesileyle Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Kültegin Ögel’e metamfetamin konusunda sorular yöneltmiş ve dün yayınlamıştık. Bugün aynı konuyu bu kez farklı yönleriyle Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Prof. Dr. Cüneyt Evren ile konuşuyoruz. Dr. Cüneyt Evren’in aileler için önemli uyarıları var.
Metamfetamin ne zaman keşfedildi?
Tarihsel gelişimine baktığımızda 1893’te Japonya’da sentezlendiği bilgisi karşımıza çıkıyor. İlk yaygın kullanımı İkinci Dünya Savaşı’na rastlıyor, uzun süre uyanık kalmaları için askerlere veriliyor. Daha sonra çeşitli tıbbi sorunların tedavisinde kendine yer buluyor. Örneğin uyanık tutma özelliği ile narkolepsi (aşırı uyku atakları yapan bir uyku hastalığı) tedavisinde, iştahı azalttığı için obezitede kilo verme amaçlı kullanılıyor. Alkol bağımlılığı, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun tedavisinde de metamfetamin bir zamanlar tedavi seçeneklerinden biri oluyor. Amerika ve Japonya’da 1945-1955 yılları arasında bir uyuşturucu-uyarıcı madde olarak adeta salgın gibi yayılıyor ve nihayetinde yasaklanıyor. İlginç olan, Çek Cumhuriyeti’nin tarih boyunca metamfetaminin en yoğun kullanıldığı ülkelerden biri olması. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin geçen hafta yayınladığı rapora göre de en fazla metamfetamin kullanan ilk üç şehir orada. Rapora baktığımızda Türkiye’den İstanbul ve Adana’da metamfetamin kullanımında ne yazık ki son yıllarda giderek artan bir grafik var. Özellikle son iki yılda bu artış çok belirgin. Oran verecek olursak, İstanbul için atık sularda saptanan seviye 2020 yılında 30 birimken, 2022 yılında 90’a çıkmış durumda.
Metamfetamin nedeniyle size başvurularda artış var mı?
AMATEM’den ayrılalı bir buçuk sene oldu, kliniğimde hastaları takip ediyorum, burada bile inanılmaz sayıda başvuru var. Kullandığı maddelerden biri metamfetamin olan kişi sayısı giderek artıyor.
Başvurularda bağımlılara dair ortak özellikler gözlemliyor musunuz?
Bütün bağımlılıklar için geçerli bilgi şu: Her kesimde gözlenebilir. Metamfetamin özelinde baktığımızda kullanıcıların genç yaşta, eğitim seviyelerinin daha düşük ve bazen başka uyarıcı maddeleri de denemiş olduğunu görüyoruz. Metamfetamin gibi uyarıcı maddeler cinsel yaşamda performans artırıcı olarak kullanılabiliyor. Dolayısıyla cinsel olarak aşırı aktif kişilerin riskli gruplar içinde olduğunu söyleyebiliriz.
Başka bir madde deneyip metamfetamine geçenlerin sayısı mı yoksa doğrudan bu maddeye başlayanların sayısı mı daha yüksek?
Ne yazık ki bu konuda elimizde net veriler yok. Çünkü ülkemizde uyuşturucu kullanımı ile ilgili araştırma yapılamıyor. Bu nedenle yalnızca klinik gözlemlerimizi aktarabilirim. Direkt metamfetamine başlayanlar olduğu gibi çeşitli maddeler kullanıp “Bir de bunu deneyeyim” diyenler de var. Ama bazı hastalarımız “Asla met kullanmam” diye net bir görüş de bildiriyor. Bunda muhtemelen o maddeyi kullanmış birinin yaşadığı zararlara şahit olmaları etkili.
Hangi özellikleri metamfetamini hızla bağımlılık yapan bir madde haline getiriyor?
Metamfetamin, kokain ya da amfetamin gibi uyarıcı bir madde. Uyarıcı etkinliği ile haz, keyif veriyor. Aşırı enerjik hissettiriyor, uyku ve yemek ihtiyacını azaltıyor. Kullanılmadığında ise bu belirtilerin tam tersi bir tablo görülüyor. Depresif hissetme, keyifsizlik, yorgunluk, iştah artışı, uykuya eğilim ortaya çıkıyor. Metamfetamin yoksunluğu, tıbbi aciliyet gerektiren bir durum değil ama çok rahatsız edici. Kullanmak için karşı konulamaz bir istek yaratıyor. Maddeye ulaşamadığında depresif belirtiler daha da kötüleşiyor, kişi kendine zarar verme isteği yaşayabiliyor yani intihar riski çok yüksek… Keza “metamfetamin psikozu” dediğimiz psikiyatrik belirtiler ortaya çıkabiliyor. Kişi kötülük görme sanrıları, işitsel, görsel halüsinasyonlar yaşayabiliyor. Bütün bunlar tek doz kullanımda bile ortaya çıkabiliyor. Eğer kullanım devam ederse psikotik bozukluk kalıcı hale geliyor. Yine aşırı zayıflama, dişlerde ve diş etinde çürümeler, ciltte yaralar çok belirgin oluyor. Kişi gerçekten görüntü olarak kısa sürede tanınmaz hale gelebiliyor.
Ölüme yol açma riski yüksek mi?
Metamfetamin kullanımı zehirlenme ve ölüm ile sonuçlanabilir. Böbrek yetmezliği, felç ve kalp krizine neden olabilir. Beyinde kalıcı değişiklikler yaptığı için hafızayla ilgili sorunlara yol açabilir. Metamfetamin gerçekten çok etkili bir madde, inanılmaz hızda bağımlılık geliştiriyor. O kadar yoğun isteğe neden oluyor ki kişi isteğe boyun eğmek zorunda kalıyor ve kullanmaya devam ediyor. Tablo giderek kötüleşiyor, sonuçta sağlık problemlerinin görülmesi kaçınılmaz oluyor.
Maddeyi kullanmadığında kriz gibi bir tablo mu ortaya çıkıyor?
Krizden ziyade tam bir “düşme”, depresyon, halsizlik hali oluyor. Örneğin eroin kullananlarda maddeye erişemeyince yoğun grip belirtileri yaşanıyor. Metamfetaminde bu yok ama aşırı derecede o madde arzulanıyor. Bu da kişiyi tekrar tekrar madde kullanmaya sürüklüyor.
Maddenin miktarı giderek artıyor mu peki?
Bağımlılık geliştiren tüm maddelerde olduğu gibi metamfetaminde de bir süre sonra tolerans gelişiyor, bu nedenle aynı etkiyi sağlamak adına kişi dozu ve kullanım sıklığını artırıyor. Bir yerden sonra artık kişi kendini normal hissedebilmek için kullanmaya devam etmek zorunda kalıyor.
Tedavi için mutlaka yatış gerekir mi?
Tüm bağımlılıklarda olduğu gibi metamfetamin bağımlılığının da tedavisi mümkün. Tedaviyi genel olarak bir arındırma yani yoksunluk döneminin tedavisi ve rehabilitasyon olmak üzere iki bölüme ayırabiliriz. Yoksunluk dönemi belirtileri haftalarca yaşanabilir. Dolayısıyla özellikle ilk haftalarda yoksunluğun tedavisi ve beraberinde bilgilendirme söz konusu. Bunlar ayaktan yapılabilir ama kişi bunu yapacak motivasyona sahip değilse, kendini kontrol edemeyecek durumdaysa, karşı koyamıyorsa yatarak tedavi düşünülebilir. Yoksunluk tedavisinin ardından kişinin uzun süre rehabilitasyon programına girmesi uygun olur. Rehabilitasyon, terapi, beraberinde gerekirse ilaç tedavisi başlanabilir.
Sizce uyuşturucuyla mücadele konusunda atılması gereken en önemli adımlar neler?
Ben hekim olarak biraz kendi tarafımdan bakacağım. Tedavi ve rehabilitasyon imkanlarının artırılması önemli. Toplumda farkındalık için bilinçlendirmeye yönelik daha fazla çaba gösterilmeli. Bunun dışında ülkemizde uyuşturucu-uyarıcı maddelerin kullanımının yaygınlığını anlayabilmek için epidemiyolojik çalışmaların yapılması lazım. Araştırmalar yapılsın ki hem yaygınlığı hem de risk gruplarını sağlıklı bir şekilde öğrenebilelim ve önlem alabilelim.
Alüminyum folyo, plastik yanmış kaşıklar, top haline getirilmiş pamuklar… Bazı kaynaklarda bunların aileler için “met” kullanımını ele everen ipuçları olabileceği söyleniyor…
Saydıklarınız daha çok damar yolundan eroin kullanımı için geçerli. Ama metamfetamin farklı yöntemlerle kullanılabiliyor, dolayısıyla evet bazen bu tür nesneler ipucu olabilir.
Ailelerin uyuşturucu kullanımı konusunda dikkate alması gereken başka ipuçları da var mı?
En temel şey şu: Uyuşturucu-uyarıcı madde konusunda dikkatli olun. Ne yazık ki ebeveynlerin çocuğunun madde kullandığını fark etmesi ortalama iki yıl sürüyor. Nasıl madde kullananlarda “Ben sorun yaşamıyorum, bağımlı olmam” gibi bir savunma varsa anne-babalarda da “Benim çocuğum yapmaz” gibi bir düşünce olabiliyor. Öğrendikleri zaman da bazen durumu inkâr edebiliyor ya da “Ben problem yaşamıyorum” diyen çocuğuna inanabiliyorlar. Bu tarz yaklaşımlar, yapılabilecek en büyük hatalar çünkü yardım almayı geciktiriyor, işin daha da tehlikeli hale gelmesine neden oluyor.
Çocuğunuzu iyi gözlemleyin, ondaki hem fiziksel belirtileri hem de para harcama, içine kapanma, okuldan kaçma gibi riskli davranışları dikkate alın. Aşırı koruyucu tutum sergilemeden arkadaş çevresini, kimlerle görüştüğünü, nerelere gittiğini öğrenin. Çocuğunuzla yakın olun, yaşadığı sorunlardan haberdar olun, kullanımla ilgili şüphe olduğunda öfke ile tepki vermeyin, anlamaya ve yardımcı olmaya yönelik davranın.