Şimşek: Merkez Bankası’nın kura müdahale ettiği iddiası doğru değil
Mehmet Şimşek’in gelişini piyasalar olumlu karşılasa da ortada birkaç önemli soru ve onların cevabına bağlı birkaç senaryo var. Piyasalarda tartışılan en kritik sorulardan biri Cumhurbaşkanı’nın Şimşek’e faizler konusunda bir limit koyup koymadığı.
Mehmet Şimşek’in gelişi piyasalar tarafından olumlu karşılandı. Buna karşılık Şimşek’le birlikte kurlardaki baskının hafiflediği, bu nedenle TL’nin değer kaybının artmaya başladığını gördük. Şimdi piyasalarda tartışılan soru; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizler konusunda Şimşek’e bir limit koyup koymadığı…
Şimşek’in gelişi ile birlikte rasyonel politikalara dönüş umudu doğarken özellikle uluslararası piyasada Şimşek’in gelişi CDS priminin düşüşüyle kutlandı. Yaklaşık iki hafta önce 700 baz puanın üzerine çıkan Türkiye’nin uluslararası kredi riskini gösteren CDS oranı 500 baz puanın altına indi. Bunun Şimşek’e verilen önemli bir prim olduğu ortada. İç piyasalarda ise Şimşek’in gelmesine en olumlu tepki veren piyasa, hisse senedi piyasasıydı. İMKB endeksinde yüzde 5’lik artış olurken, tahvil faizleri yükselmeye başladı. Dolar kurundaki günlük artış ise yüzde 1.5’i aştı, dolar kuru 21.25 TL seviyesine ulaştı. Buradaki en önemli gelişmelerden biri de bankalar ile Tahtakale kurları arasındaki farkın kapanmasıydı.
Piyasaların yeni tartışma konuları ise kurların hangi aşamaya kadar yükseleceği, bu arada faizlerin ne zaman, hangi seviyeye ulaşacağının planlandığı oluyor. Merkez Bankası Başkanlığı’na yeni atama henüz gerçekleşmese de, özellikle faizler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bakan Mehmet Şimşek arasında önemli müzakereler yapıldığı, detay rakamlar için anlaşmalar yapıldığı görüşü hâkim.
Ankara’daki iktisat çevrelerinde politika faizinin hangi orana kadar yükselebileceği, bu arada önden yüklemeli mi yoksa aşamalı faiz artışı mı yapılacağı önemli tartışmalara neden oluyor. Yabancı banka raporlarında bu konudaki tahminler belirtilmeye başladı. Bir yabancı büyük banka bu ay 650 baz puanlık faiz artırımı ardından Temmuz ve Ağustos’ta da 500’er baz puanlık artırımlar yapılıp, şu anda yüzde 8.5 olan politika faiz oranının yüzde 25’e çıkarılacağı konusundaki tahminleri yayımladı.
Önümüzdeki günlerde yabancı banka ağırlıklı olmak üzere, kurlar ve faiz oranları konusunda çok daha fazla tahminlerin kamuoyuna yansıdığını göreceğiz. Kimisi belki yüzde 25’i yeterli bulmayacak, daha yüksek oranlara çıkmak gerektiğini söyleyecek ama şimdilik bu oran kabul görmüş gibi.
Örneğin kurlarda dolar kurunun kısa sürede 24-25TL’lere çıkması gerektiği konusunda, eskiden beri, yabancı banka görüşleri yayımlandığını biliyoruz. Dün kurlardaki artışın hızlanması ile birlikte bu rakamlar telaffuz edilmeye başladı. Kimi iktisatçılar TL’nin bu kadar değersizleştirilmesine gerek olmadığını, bunun yaratacağı enflasyonun ve KKM maliyetinin çok büyük yük anlamına geleceğini söylüyorlar. Ancak yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmek için kurların en az bu seviyeye çıkması gerektiğini söylediği, bu talepleri Bakan Mehmet Şimşek’in yakından bildiği konuşuluyor.
Bu arada ihracatçıların da kurların bu seviyelere kadar çıkmasını istediklerini, ihracatın yeniden artması için rekabet gücünün tekrar yükseltilmesi gerektiğini açıkça söylüyorlar. Bu nedenle dolar kurunun 24-25 TL’lere kısa bir süre içerisinde çıkılması piyasalar için sürpriz olmayacak.
Kuru da etkileyecek en önemli araç ise politika faizi olacak. Para politikalarında normalleşmenin faiz artışıyla başlayacağı konusunda herkes hemfikir. Ancak faizlere Cumhurbaşkanı tarafından bir limit konulup konulmadığı konusu merak konusu oluyor. Eğer böyle bir limit için Mehmet Şimşek bir söz verdiyse bu uygulanacak yeni politikaların gücünü azaltabilir. Enflasyonun yeterince düşmemesi, enflasyonla ilgili beklentilerin planlandığı kadar gerilememesi faiz oranlarında yüzde 25’in de üzerine çıkılmasını gerektirebilir. O zaman ekonomi yönetiminde oluşacak rahatsızlık piyasaların bozulmasına da neden olabilir.
Bu arada faizler konusunda önden yüklemeli bir artış yapılması da tartışılanlar arasında. O zaman kurların yüksek, faizlerin tepe seviyesinin çabuk oluşacağı, yabancı portföy girişlerinin da daha erken başlayacağı söyleniyor. Bir ara formül olarak da ilk aşamada politika faizinin 15 yerine 20’ye çıkarılıp, “daha sonra gerekirse artırırız” denilerek aşama aşama yüzde 25 faize çıkmanın daha doğru yol olacağını belirtenler var. Bu arada gelen Merkez Bankası Başkanı’nın olağanüstü Para Politikası Kurul toplantısı yapıp faizleri hemen artırabileceği, ya da ayın son haftasındaki toplantıyı bekleyebileceği belirtiliyor.
Merkez Bankası Başkanı ve diğer önemli ekonomi bürokratlarında yapılacak atamaların ardından hemen para politikalarında normalleşme sürecinin başlaması bekleniyor. Piyasalarda 2024 Mart seçimleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın enflasyonla mücadelede daha yumuşak bir yol talep etmiş olabileceği, bu takdirde enflasyonda dolayısıyla içtalepte fazla frene basılmadan, büyümeden fazla fedakarlık etmeden yol alınabileceği konuşuluyor.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memur, işçi ve emeklilere seçim öncesi verdiği yüksek zam sözünü yerine getirip getirmeyeceği önemli bir karar olacak. Şimşek’in enflasyonla mücadele ve cari açığın azaltılması için frene basılması, bu kapsamda çalışan ve emekli maaşlarına fazla zam yapılmaması görüşünü savunması bekleniyor. Bu kararın da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mehmet Şimşek arasında müzakere edilip edilmediği bilinmiyor.
Özet olarak Şimşek’in bakanlığı piyasalarda memnuniyetle karşılandı, nihayet rasyonel politikalara dönüş için umut olarak ortaya çıktı. Turizm dövizi gelirlerinin etkisiyle fazla sorun olmadan, bir miktar yabancı sermaye ile yaz aylarının atlatılması büyük ihtimal. Ancak seçim yaklaştıkça Erdoğan ile Şimşek arasındaki tartışmaların başlaması da beklenenler arasında. Yerli yabancı tüm piyasa aktörlerinin ve iş dünyasının kafasında “Naci Ağbal- Lütfü Elvan” dönemi örneği yer etmiş durumda.