Minik kurtçuklar önce evlerini sonra vücutlarını istila etti
Sağlık kontrollerine ne zaman başlamanız gerektiği konusunda kafanız karışıksa hazırladığımız rehber size yol gösterecek. İşte, 20’ler, 30'lar, 40’lar, 50’ler ve sonrasında ihmal etmemeniz gerekenler tetkikler.
Şeker, tansiyon, kalp hastalığı, kanser… Pek çok hastalık yıllarca hiç belirti vermeden sessizce ilerleyip organlara hasar vermeye başladığında kendini belli ediyor. Oysa birkaç basit tetkikle bu hastalıkların çoğunu erken aşamada tespit etmek, ortadan kaldırmak, en azından kontrol altında tutmak mümkün. Uzmanlara göre kendimizi iyi hissetsek bile gelecekte karşılaşacağımız olası sağlık sorunlardan korunmak için belli aralıklarla doktor kontrolünden geçmemiz ve bazı testleri yaptırmamızda yarar var. Her 10 yaş aldığımızda sağlık sorunlarında artış yaşandığını söyleyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serdar Kızılkaya, yaş gruplarına göre yaptırmamız gereken kontrolleri anlattı.
Kimin hangi sağlık kontrolünü yaptıracağını nasıl belirliyorsunuz?
Bütün dünyanın kullandığı kılavuzlar çerçevesinde her 10 yaş alımında karşılaşılabileceğimiz sağlık sorunları hakkında bir fikrimiz var. Kişinin aileden getirdiği genetik özellikleri, yaşam stili, kötü alışkanlıkları ve kullandığı ilaçlar ile de birtakım risklerinin arttığını biliyoruz. Bunları göz önünde bulundurup bir tetkik şablonunu ortaya çıkarıyoruz. Aslında belli yaş gruplarında genel kontrollerimiz yüzde 90-95 oranda aynı. Geri kalan yüzde 10-15’lik grupta bazı farklılıklar oluyor. Örneğin mamografi incelemesi normalde kadınlarda 40 yaşta başlıyor. Fakat ailede meme kanseri varsa kontroller daha erken yaşlara çekiliyor. Yine mesela normalde kolonoskopi 50 yaşında mutlaka yapılmalı, hiçbir şikayet olmasa da… Fakat bazı durumlarda kolonoskopik incelemeyi 25 yaşında bile tavsiye edebiliyoruz. Ya da diyelim ki anne ya da babanızda kolon kanseri öyküsü var, o zaman kılavuz bize diyor ki “Ailede kolon kanseri çıkan yaştan 10 yıl önce kontrollere başlayın.” Yani babanız 55 yaşında kolon kanseri tanısı aldıysa tanı yaşından 10 yıl geriye gidiyoruz ve size “Kolonoskopik incelemenizi 45 yaşında mutlaka yaptırın” diyoruz.
Kontroller konusunda Türkiye’de Amerika mı yoksa Avrupa sağlık kılavuzları mı daha çok kullanılıyor?
Türk tıbbı, ekol olarak Amerikan tıbbını takip ediyor. İşin doğrusu artık Avrupa ve Amerika ekollerinde pek farklılık kalmadı. Eskiden mamografi incelemesini Amerika 50 yaş üzerinde öneriyordu, yakın geçmişte Amerikalılar da bu tetkiki 40 yaşa çekti, dolayısıyla hemen hemen her konuda bir konsensüs var.
Kontrollere gelirsek… Hangi yaşta hangi kontrolleri yaptırmalıyız?
Kontrolleri 18-40 yaş, 40-50 yaş, 50 yaş ve sonrası diye gruplandırabiliriz. Önce 18-40 yaş aralığını anlatayım. Bu dönemde mutlaka biyokimya testlerine (kan ve idrar tahlili) bakmak istiyoruz. Kan tahlilleri içinde kan sayımı, böbrek, karaciğer ve tiroid fonksiyonları mutlaka bulunmalı. Diyelim ki bu tahlilleri yaptırdınız ve herhangi bir sorun çıkmadı, o zaman bir sonraki kontrole kadar 2-3 sene bekleyebilirsiniz. Fakat tahlillerde sorun varsa ya da bir hastalık geçirdiyseniz kontrol aralıkları sıklaşır. Örneğin demir eksikliği anemisi ya da vitamin eksiklikleri tespit edildiyse tedavi verip 6 ay sonra durumunuzu bir daha görmek isteriz.
Spor yapıyorsanız mutlaka kalbinizin performansına baktırın
18-40 yaş aralığındaysanız ve spor yapıyorsanız kalp damarlarınızda ya da kalp ritminizde bir problem olup olmadığını tespit etmek için hastane ortamında kalp performansınızı görmek istiyoruz. Bunun için de mutlaka efor testi, gerekirse ekokardiyografi (kalbin ultrasonla incelenmesi) gerekiyor. Eğer doğumsal bir ritim problemi ya da kalp kası hastalığınız varsa tenis ya da futbol gibi yoğun efor gerektiren sporlar sırasında ölümcül kalp sorunlarıyla karşılaşabilirsiniz. Burada bir parantez daha açmak istiyorum. “Akut romatizmal ateş” ülkemizde yavaş yavaş azalmakla birlikte hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu hastalığın sebebi, ailelerin “beta” diye bildiği, bizim “beta hemolitik streptokok” olarak adlandırdığımız bir boğaz enfeksiyonu. Genellikle 5-15 yaş arasında ortaya çıkıyor, damlacık yoluyla bulaşıyor, çocuk bu mikrobu ya kreşte ya da okulda kapıyor. Antibiyotiklerle tedavi edilmediğinde de kalpte kapak problemlerine, böbrekte akut glomerülonefrit (böbrek iltihabı) dediğimiz tabloya yol açıyor. Böbrekle ilgili durum gürültülüdür, hemen anlarız ama kalpte durumu anlamak güçtür. Kalp kontrolleri bu açıdan da önemli, akut romatizmal ateşe bağlı gizli kalmış bir kalp hasarını tespit etmeyi sağlar.
En az 1 defa batın ultrasonu
18-40 yaş aralığında hiç yapılmadıysa 1 kez batın ultrasonu öneriyoruz. Kişiye herhangi bir X ışını (radyasyon) vermediği için ultrasonu çekinmeden yapabiliyoruz. Batın ultrasonu sayesinde doğumsal bir böbrek ya da karaciğer probleminin olup olmadığını saptayabiliyoruz. Diyelim ki batın ultrasonu yaptırdınız ve her şey yolunda, bu durumda her yıl ultrason yaptırmanız gerekmiyor.
18-40 yaş aralığında önerdiğimiz bir başka kontrol diş sağlığına yönelik. Türkiye’de maalesef ağız ve diş bakımı çok ihmal ediliyor. Diş ve diş eti problemleri sadece ağız sağlığı için değil tüm vücut için önemli. Hem çürükleri erken saptamak, dişi kurtarmak hem de diş ve diş eti problemlerinin vücuda verebileceği zararları ortadan kaldırmak için yıllık diş kontrolleri ihmal edilmemeli.
18-40 yaş grubunda Hepatit B aşısının yapılıp yapılmadığı da çok önemli. Hepatit B aşısı 1997 yılında rutin aşılama programına alındı. Dolayısıyla bu tarihten önce doğanların Hepatit B aşısı mutlaka tamamlanmalı. Hepatit B cinsel ilişki ya da kan yolu ile geçen bir virüs, siroz, karaciğer kanseri gibi ciddi sorunlara neden oluyor. Önlem için Hepatit B tahlili yaptırılmalı, ardından 3 doz aşı yapılmalı. Aşı, Hepatit B virüsüne karşı ömür boyu bağışıklık sağlar.
18-20 yaş arasında ihmal edilmemesi gereken bir başka konu jinekolojik kontroller. Kadınlar her yıl mutlaka smear testi ve doktorun belirlediği aralıklarla meme ultrasonunu yaptırmalı.
Bu arada 18-40 yaş arasında sigara kullanımı, fizik muayenede bulgu ve ailede akciğer kanseri hikayesi yoksa akciğer grafisine gerek duymuyoruz.
Peki, 40-50 yaş arasında yapılması gereken kontroller neler?
Sağlık konusunda 40 yaş önemli dönüm noktalarından biri çünkü pek çok hastalık artışa geçiyor. 40 yaş sonrasında yine kan analizleri, vitamin değerleri, karaciğer, böbrek ve tiroid fonksiyonlarına bakılmalı. Batın ultrasonu 40 yaş sonrasında her yıl yapılmalı.
Tiroid ultrasonu hiçbir şikayet olmasa bile 2 senede bir tekrarlanmalı çünkü 40’lı yaşlardan sonra özellikle kadınlarda tiroid hastalıkları artışa geçiyor.
Kadınlar 40’ndan sonra her yıl meme muayenesi, mamografi ve meme ultrasonunu yaptırmalı. Ben hep hastalarıma şu örneği veriyorum, “7 kişilik bir kadın arkadaş grubunuz var, bu 7 kişiden biri meme kanseri olacak. O nedenle meme kontrollerini atlamayın.” Meme kanseri erken yakalanırsa memenin küçük bir bölümü alınarak konu kapatılabiliyor. Diğer türlü hastaları daha zor tedaviler bekliyor.
Erkeklerde de meme kanserine rastlanıyor. 40 yaş sonrası erkeklere de meme kontrolü öneriyor musunuz?
Bu konu önemli çünkü erkeklerde meme kanseri daha saldırgan seyrediyor, tedavisi de daha güç… Erkeklerde meme kanseri sıklığı, kadınlar kadar yüksek değil, görülme oranı binde birlerde. Yine de erkeklere yıllık check up’ta meme muayenesi öneriyorum. Bazı erkeklerde, özellikle de kilolu kişilerde jinekomasti (meme büyümesi) gelişebiliyor. Bu gruba, hele hele ailesinde meme kanseri varsa meme ultrasonu önerilmeli. Biz mesela bu tetkik sayesinde birkaç erkek vakada meme kanseri yakaladık.
40-50 yaş arasında önerdiğiniz başka kontroller var mı?
Dışkıda gizli kan testini çok önemsiyoruz çünkü kolon kanseri hakkında bize bilgi verebiliyor. Bu yaşlarda kolonoskopi rutin taramalar arasında yer almıyor. Fakat hastanın bağırsak alışkanlığında ishal ya da kabızlık gibi değişimler varsa ve bu durumu açıklayacak enfeksiyon gibi bir sebep bulamadıysak kolonoskopik inceleme istiyoruz.
40-50 yaş arasında sigara içip içmemesinden bağımsız herkese akciğer grafisi öneriyoruz.
Bu yaş aralığında çevrenizde pek kalp damar hastalığı olan kadın arkadaşınıza rastlamazsınız ama erkekler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Bu nedenle erkekleri 40-50 yaş arasında kalp yönünden yakın takibe almak istiyoruz. Kilo, sigara, kötü beslenme, aile öyküsü gibi risk faktörlerini değerlendirdikten sonra erkeklere efor testi, gerekirse eko önerebiliyoruz. Sonuçlarda bir ipucu yakalarsak CT koroner anjiyo da tavsiye edebiliyoruz. Bu işlemde koldan ilaç verilerek bilgisayar yardımıyla kalp damarları görüntüleniyor. Fakat bir gerekçemiz yoksa sırf içimizi rahatlatmak için CT koroner anjiyodan uzak durmalıyız çünkü bu tetkik kontrast madde ve X ışını gerektiriyor. Gereksiz yere kontrast madde almak böbrek sağlığınızı riske atabilir, X ışını da kanser riskinde artışla ilişkili.
40-50 yaş arasında başvurduğumuz bir başka tetkik karotis dopler yani şah damarının ultrasonla incelenmesi… Eğer yüksek kolesterol, tansiyon, fazla kilo, sigara gibi risk faktörleriniz varsa karotis dopler ile boyundan geçen ana damarda bir darlık, tıkanma olup olmadığını tespit edebiliyoruz. Bu sayede hiç X ışını kullanmadan vücut damar yapısı ve sağlığıyla ilgili de fikir sahibi olabiliyoruz.
50 yaş ve sonrasına gelirsek… Bu dönemde hangi kontroller şart?
50 yaş kalp damar sağlığı için kritik bir dönemeç. Kadınlar artık menopoza girdiği için onların da kalp hastalığı riski erkekler kadar artıyor. Her iki cinsiyet için de kan şekeri, kolesterol, tansiyon seviyeleri, fizik muayene bulguları göz önünde bulundurulup kalp damar riski hesaplanıyor. Ona göre bir kalp kontrolü planı yapılıyor.
Bu yaş grubunda artık kolonoskopi rutin taramalardan biri. Diyelim ki dışkıda gizli kan aradık ve bir problem bulamadık, hasta, “Bağırsak alışkanlıklarımda hiçbir problem yok, bağırsaklarım saat gibi çalışıyor, her sabah tuvalete düzenli çıkıyorum” dedi. Kişiye “Size yine de kolonoskopi yapacağız çünkü 50 yaşına geldiniz, bu tetkik için başka hiçbir gerekçimiz yok” diye karşılık veriyoruz. Kolonoskopiyle beraber endoskopiyi yani midenin içini görmeye yarayan incelemeyi de istiyoruz.
Kolonoskopi ya da endoskopide sorun çıkmazsa bir sonraki kontrol ne zaman?
5 yıl sonra… Yine bir şey çıkmazsa 5 yıl daha bekleyip bir daha yaptırmalıyız. Yani 50 yaşından sonra her 5 yılda bir kolonoskopi ve endoskopi istiyoruz.
50 yaş ve sonrasında başka rutin tarama var mı?
Batın ultrasonu, tiroid kontrolü hem erkek hem de kadında her sene tekrarlanmalı.
Bu arada erkekler bu yaşlarda prostat gerçeği ile yüzleşiyor. Prostatın iyi huylu büyümesi ve prostat kanseri riski arttığı için 50 yaş sonrasında her erkek yılda bir kez ürolog kontrolünden geçerek prostat muayenesi ve PSA testi yaptırmalı. Eğer ailede prostat kanseri öyküsü varsa kontroller 40 yaşında başlamalı.
Kadınlar her yıl jinekolojik kontrolden geçerek smear testi yaptırmalı, yıllık meme kontrollerini ihmal etmemeli.
50 yaş sonrası kadınlarda menopoza bağlı olarak kemik erimesi riskinde artış oluyor. Bunun için mutlaka bir kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalı. Menopoz döneminde hem kemik ve kalp damar sağlığını korumak hem de ruh halini iyileştirmek için uygun kişilere hormon replasman tedavisi önerilebiliyor. Hormonlar tablet, patch ya da jel formunda veriliyor.
Erkeklerde 50 yaşından sonra testosteron hormonu düşüşe geçtiği için onlarda da ostoepoeni (kemik yoğunluğunun azalması), osteoporoz (kemik erimesi), sarkopeni (kas kütlesinde azalma) sorunu baş gösteriyor. Dikkat ederseniz 50’sinden sonra erkeklerin bacak ve kolları incelir, gövdesi genişler. Bu sorunlara karşı hormon değil, egzersiz miktarının artırılmasını öneriyoruz. Ama nadiren hormon tedavisine de başvurulabiliyor.
50 yaşından sonra akciğer tomografisi gerekli mi?
Rutin akciğer grafisi çoğu zaman yeterli ama kişi yoğun sigara içiciyse düşük dozlu akciğer tomografisi istenebiliyor. Düşük dozlu demek, cihazın daha az X ışını yayması anlamına geliyor. Yeni nesil tomografi cihazlarının hemen hepsinde bu düğme var.
Cilt kanserine karşı yapılması gereken rutin bir kontrol var mı?
Yaş aralığına göre zorunlu bir takip yok. Ama eğer açık tenliyseniz, uzun yıllar güneş altında çalışmanızı gerektiren bir işiniz varsa, ciddi güneş yanıkları ve ailede cilt kanseri hikayesine sahipseniz vücudunuzdaki benleri takibe almanızda, bir değişim olduğunda da dermatoloğa gitmenizde yarar var. Bazı kişilerin vücudunda çok fazla ben olabiliyor, o kadar ki hekimin bunları gözüyle takip şansı kalmıyor. Bu durumda hekim dermatoskopi cihazı dediğimiz bir nevi mikroskopla bütün vücudu tarayıp benleri hafızasına kaydediyor. Bu cihazlarda bulunan özel bir yazılım benlerin rengini, boyutunu analiz ederek risk analizi yapıyor. Yazılım bazı benlere dikkat çekerse gerekirse onlara biyopsi yapılıyor.
Diyelim ki yaş gruplarına göre söz ettiğiniz kontroller yapıldı. Hangi belirtilerin varlığında bir sonraki kontrolü beklemeden doktora başvurulmalı?
Daha önce kendinizde fark etmediğiniz bir belirti aniden ortaya çıktıysa beklemeyin ve doktora gidin. Örneğin bağırsak alışkanlıklarınızda değişim varsa… Ya da anlamsız kilo değişiklikleriniz olduysa… Şişkinlikten yakınıyorsanız… 5 yaşından beri ara ara şişkinliğiniz oluyorsa sorun yok ama son zamanlarda dikkat çekici bir şişkinlik gözlemliyorsanız bunun altından bir hastalık çıkabilir. Önerim, eskiden yokken birdenbire ortaya çıkan bir belirtiyi ciddiye almanız. Bazen sizin için önemsiz bir belirti bizim için önemli olabiliyor, gerçi tam tersi de mümkün ama her koşulda doktorunuzla konuşmanızda yarar var.