Krizde reklam yapan kazanır, tüketici sürekli gördüğü markaya yönelir
Türkiye’de aile şirketlerinin kurumsallaşma oranı yüzde 50. Kurumsallaşamayan şirketlerin küresel rekabette sınıfta kaldıkları belirtiliyor.
Dünya ekonomilerindeki belirsizliğin giderek zorlaşan rekabet ortamıyla daha da derinleştiği günümüzde şirketler ayakta kalmakta zorlanıyor. Kurumsallaşma sürecini tamamlayamayan aile şirketleri için durum, daha büyük krizleri beraberinde getirebiliyor. Ortak Akıl Danışmanlık’ın LogInSight iş birliğinde 200 aile şirketi arasında yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’de aile şirketlerinin kurumsallaşma oranı yüzde 50. Kurumsallaşamayan şirketlerin küresel rekabette sınıfta kaldıkları belirtiliyor.
Enerjiden işçiliğe önlenemez maliyet artışları ile siber ataklardan doğal afetlere, dijitalleşmeden yeşil mutabakata kadar çok sayıda faktörün yarattığı krizlerin şirketlerin geleceğini tehdit ettiğini ifade eden Ortak Akıl Danışmanlık Kurucusu Dr. Yılmaz Sönmez, “Ancak, bugünün farkı krizin sürekliliğinde yatıyor. Krizlerle yaşamaya alışıyor, hem bireyler hem de kurumlar olarak onlara adapte oluyoruz. Başarılı şirket olmak ve tüm krizlere dirençli yapılar inşa edebilmenin yolu kurumsallaşmaya aile anayasası ve stratejik vizyona yatırım yapmak ve kurucuların vizyonu ile profesyonellerin enerjisini harmanlayarak profesyonel danışmanları sisteme entegre etmekten gerekiyor” dedi.
Krizlere adapte olmanın “ölümsüz işletmeler” inşa edildiği anlamına gelmediğini kaydeden Dr. Yılmaz Sönmez, “Aksine, krizlere karşı geliştirdiğimiz manevralar, günübirlik çözümlere dayanıyor. Bu nedenle, kalıcı, sürdürülebilir ve geliştirilebilir yapılar inşa edilemiyor” diyerek şirketlerin doğru bir kıyaslama (benchmark) yöntemiyle bu zorlu süreci devasa cirosal büyümeyle kapatabileceğini vurguladı.
Şirketlerin krizlere karşı en keskin silahının kurumsallaşma olduğuna işaret eden Dr. Yılmaz Sönmez şöyle konuştu: “Aile şirketi olsalar da aile üyelerinin vizyonu ve stratejiyi belirleyen aktörler olarak konumlandığı, sistemin ve süreçlerin profesyonellerce icra edildiği, liyakatin esas alındığı ve ölçek ekonomisine geçişin sağlandığı bu yapılar tüm dış çevresel faktörlere meydan okuyor ve büyümeye devam ediyor. Kurumsallaşan şirketler; yetkin risk erken uyarı sistemleri kuruyor, nakit akışını ve bütçeyi iyi yönetiyor, nitelikli insan kaynağı için cazibe merkezi olmayı sürdürüyor, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme yatırımlarına ara vermeden devam ediyor. Bu şirketlerin arkasında güçlü bir iyi yönetişim geleneği yatıyor.”
Türkiye’de çok sayıda şirketin yapısal sorunlarla, zayıf finansman tablosuyla, yetenekleri kaptırma, dijital ve yeşil yatırımlarını tamamlayamama riskiyle boğuştuğunu belirten Dr. Yılmaz Sönmez, “Birçok şirketimizin aile anayasası, stratejik planı yok. Böylece temkinli bekleyiş sürüyor, yatırımlar erteleniyor, sürdürülebilir büyüme bir başka bahara kalıyor. Oysa şirketlerimiz büyük potansiyelleri ve üretim güçleriyle ‘orta zihniyet tuzağı’nı aşabilir” diye konuştu.