Akbelen katliamı için Murat Karahan’a çağrı: ‘Limak’a arya değil bize ağıt söyle’
Akbelen Ormanı’nın kesilmesine karşı başlatılan direnişle beraber Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’nin bölgede yarattığı tahribat tekrar gündem oldu. Santralin 40 yılda bölgede 10’dan fazla köyü yok ettiği söyleniyor. Yok olan köylerden biri de Hüsamlar Köyü’ydü. Fakat üç aile, oradan ‘gidemedi’
Milas’tan Gökova kıyısındaki Ören’e doğrun yoldayız. 30 kilometre olan yolda ilk 10-15 kilometre doğayla iç içe, keyifli bir şekilde geçiyor. Fakat o yeşili bir anda, maden sahasındaki hafriyatların döküldüğü devasa alan bölüyor. Hafriyatın beyaz rengi, gözleri kamaştıracak düzeyde. Termik santrali işleten şirket ise yol kenarını yeşil tabelalarla örtmüş durumda…
Hüsamlar Köyü de bu maden sahalarından birinin tam ortasında kaldı. 40 yılda yok olan 10’dan fazla köye rağmen Hüsamlar Köyü, enteresan bir şekilde varlığını sürdürüyor.
Milas-Ören yolunun 15’nci kilometresinde, ‘Maden sahası girilmez’ yazan tabelasından girip, kömür taşıyan kamyonları takip ettiğimizde, otların arasında kaybolan Hüsamlar Köyü tabelasını fark ediyoruz.
Yola savrulan kömürler ve simsiyah olmuş yollarda, süratle giden kamyonların kaldırdığı tozların eşliğinde yürürken, daha önce yemyeşil orman olan alanların nasıl yok olduğuna görülüyor.
Kömür döküp ve yükleme sahalarının kenarından ayrılan patikayla Hüsamlar Köyü’ne giriyoruz. Köyün girişinde, “Bu alan Yeniköy-Kemerköy Termik Santrali’ne aittir” tabelası bulunuyor.
Patikanın devamında, karşımıza köyün iki sakini çıkıyor. Dereden akan suyu düzeltmeye gittiklerini söyleyen köylüler, yakınlarının termik santralde çalıştığını belirterek isimlerinin gizli tutulmasını istiyorlar.
2008’de kamulaştırılan Hüsamlar Köyü sakinleri de İkizköy sakinleri gibi karara karşı çıkmışlar. Fakat kimse ‘yanlarında’ olmamış, sesleri duyulmamış.
O tarihte 90 nüfusu olan köyde şu an sadece üç hanede 9 kişi yaşıyor.
Köylü kadınlar, elektrik ve sularının olmadığını söylerken maden sahasının her tarafı sarmış olduğundan şikayetçi.
Köyün içinde ilerlerken, sağ tarafımızda maden sahası nedeniyle oluşan devasa çukuru görebiliyoruz.
Köylüler, maden sahasında artık işlem yapılmadığını anlatıyor fakat herhangi bir şekilde ağaç dikimi yapıldığını söylemek zor.
Köylüler, kendi imkanlarıyla yaşamaya çalışıyorlar. Ailelerin çocukları için servis köye geliyor ama bakkal, hastane gibi kamu kurumlarına ulaşmak oldukça zor. Aracınız yoksa en az 30-40 dakika yürüyüp, dolmuşa binmeniz gerekiyor.
'Kömür madeninin yarattığı yalnızlık'…
Yarın 10Haber'deHazar Dost'un ( @hazardost ) haberi
— 10Haber (@10HaberNet) July 31, 2023
Köydeki erkeklerin bir kısmı ise santralde çalışıyor. Onlardan biri olan Aytekin Bey ile telefonda konuşuyoruz. Onun ilk sorusu, “Yeniköy bizden destek mi istiyor?” oluyor. Bu sorunun cevabını bilmediğimizi söylediğimiz zaman ise “Biz de köyümüzü vermek istemedik, mücadele ettik ama kimse sesimizi duymadı, yanımızda olmadı” diyor.
Şimdi termik santralde çalışıp, iki çocuğunu okutabildiğini söyleyen Aytekin Bey, köyleri için yapacak bir şey kalmadığını belirtiyor.
Köyden çıkarken yeniden köylü kadınlarla karşılaşıyoruz. Su yoluna girmek için yoğun çalıların olduğu alana girmeleri gerektiği için halledemediklerini söylüyorlar. Su ihtiyaçlarını bir süre daha tankerden idare edeceklerini anlatıyorlar.
Terk edilen evlerin yıkılması, köyde ıssız bir hava oluşturuyor. Özellikle yıllardır yabancı birinin gelmediği köyde ilk görüldüğümüz anlarda köylülerin tedirgin olduğunu hissedebiliyoruz.
Köyün eski sakinleri ise bayramlarda mezarlığı ziyaret etmek için köye geliyorlar. Köylü kadınlara göre gidenlerin çoğu köyde yaşamaya devam edenlerin en iyisini yaptığını düşünüyorlar.
Devasa çukurun eşliğinde patikadan maden sahasından yürüyüp, ana yola çıkarak Hüsamlar’dan uzaklaşıyoruz. Bir yanımızda yemyeşil ormanın bir yanımızda simsiyah kömürün eşliğinde aracımıza biniyoruz.