Turist sayısı nisanda pandemi öncesi seviyeyi yakaladı
Trabzon'da Kuveytli bir turist lokantada çıkan arbedede yumruk yedi ve olaylar başladı: Kuveyt'in Ankara Büyükelçiliği Trabzon'a avukat gönderdi. Türkiye'nin Kuveyt'teki Büyükelçisi yumruk yiyen turisti telefonla arayıp özür diledi. Polis gidip Kuveytliye çiçek verdi. Yumruğu atan tutuklandı.
Aslında sıradan, her an her yerde olabilir türden bir tartışma. Trabzon’da önceki akşam 22.00 sularında bir lokantada Kuveytli turist ile o lokantada çalışan Suriyeliler, hesap sebebiyle tartışmaya başlıyor. Tartışma itişmeye dönüşüyor, sesler yükseliyor.
O sırada etrafta olan polisler gelip olayı yumuşatmaya çalışırken civardan bir Trabzonlu vatandaş, tartışmanın bir tarafı olan Kuveytli turistin polise direndiğini sanıyor, kendi kendine gelin güvey olup durduk yerde Kuveytliye yumruk atıyor veya bir başka iddiaya göre kafasına kaldırım parkesiyle vuruyor. Kuveytli yediği yumruğun veya kafasına gelen kaldırım taşının etkisiyle kanlar içinde yerde kalıyor.
Buraya kadar, ‘Keşke olmasaydı ama olmuş işte’ diyeceğiniz nahoş ama bir o kadar da sıradan sayılabilecek bir olay. Ne var ki, Kuveytli turistin hastaneye götürülmesinden itibaren işler değişmeye, olaylar sıradanın ötesine geçmeye başlıyor. Çünkü artık sosyal medya ve iletişim çağındayız.
Kuveytli turist Trabzon’da gördüğü muameleyi ve başına geleni hem sosyal medyada paylaşıyor hem de telefonla ülkesindeki yakınlarına söylüyor. Onlar olayı Kuveyt makamlarına bildiriyor. Kuveyt Dışişleri Bakanlığı neredeyse anında devreye girip Ankara’daki büyükelçiliğini görevlendiriyor. Büyükelçilik hemen bir avukat tutuyor, avukat polise gidiyor.
Bu arada Kuveyt Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Kuveyt’teki Büyükelçisini de arayıp bilgi istiyor. Böylece olay minik bir diplomatik krize doğru evrilmeye başlıyor. Kuveyt Dışişleri Bakanı Salim Abdullah el-Cabir es-Sabah, bizzat Trabzon’daki hastaneyi arayıp kendi vatandaşıyla ve doktorlarıyla konuşuyor. Türk Büyükelçi Tuba Nur Sönmez, ne yapıp edip Kuveytli turistin telefonunu buluyor, onu şahsen arayıp özür diliyor. Bu arada Trabzon Emniyetine ve Valiliğine Ankara’dan telefonlar geliyor.
Hemen yumruğu atan veya taşla vuran adam gözaltına alınıyor, jet hızıyla savcılığa sevk ediliyor. Savcılık da tutuklama isteğiyle mahkemeye gönderiyor ve adam hapse giriyor. Bu arada Kuveytli turistin tedavisi tamamlanıyor, o tam taburcu edilecekken Emniyet Müdürlüğü’nden omzunda çift yıldız taşıyan emniyet müdürü rütbeli bir polis yetkilisi elinde bir demek çiçekle adamı ziyaret ediyor, Türk polisi adına geçmiş olsun dileklerini iletiyor…
Rüya değil gerçek, olaylar Türkiye’de geçiyor, çiçeği getiren de Türk polisi.
Bakın, dün Trabzon Valiliği bu olayı nasıl anlattı:
“Saat 22.20 sıralarında iki turist arasındaki sözlü tartışmayı yatıştırmaya çalışan polislerin müdahalesini, ‘Turistlerin polise mukavemet ettiği’ şeklinde yorumlayan ve olaya karışıp Kuveyt vatandaşı bir turiste yumruk atarak yaralanmasına neden olan Türk vatandaşı polis tarafından anında yakalanarak gözaltına alınmış, savcı talimatıyla hakkında başlatılan adli soruşturma neticesinde bugün itibarıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştır. Olaydan etkilenen Kuveyt vatandaşı misafirimiz hastanedeki kısa süreli tedavisinin ardından sabah 03.00 sıralarında taburcu edilmiştir. Trabzonlu hemşerilerimizin hiç bir biçimde tasvip etmediği, Türk ve Trabzon misafirperverliğine yakışmayan bu üzücü münferit olay nedeniyle misafirimize geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.”
Ama dedik ya çağımız sosyal medya ve iletişim çağı diye, Trabzon’da yaşanan bu nahoş olay kısa sürede Arapça konuşan sosyal medyada yayıldı, sosyal medyada ardı ardına ‘Türkiye’ye gitmeyin’ çağrıları başladı. Türkiye’de nasıl Suriyeliler başta olmak üzere Araplara karşı bir ırkçılık varsa Arap aleminde de Türkiye’ye karşı bir nefret var. Hemen o nefret söylemleri sosyal medyada devreye girdi.
Nefret sadece Türkiye ve Türklerle de kalmadı. Türkiye ve Atatürk ile ilgili ‘nahoş’ kelimesiyle ifade edilemeyecek çirkinlikte sözler de söylendi. O sözlere Türkiye’den de sert tepkiler yağdı. Bu konuyla ilgili haberimizi aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz
Ama tabii burası Türkiye, nasıl kambersiz düğün olmazsa içine Ümit Özdağ’ın adının karışmadığı bir Suriyeli haberi de yapılamaz. Bu olayda ‘Suriyeli’ bir yan unsur aslında; çünkü yumruğu yiyen Kuveytli, atan ise Türk ama olsun, Ümit Özdağ her yerde Suriyeli görüyor.
Ümit Özdağ sosyal medya hesabından “Trabzon’da bir Kuveytli bir Suriyelinin lokantasında yemek yiyor. Hesap konusunda anlaşmazlık çıkıyor. Suriyeli polis çağırıyor. Kuveytli polise de direniyor. Bir Trabzonlu vatandaş polise mukavemet eden Kuveytliye yumruk atıyor. Eğer bu yumrukladığı kişi Türk olsa karakoldan serbest bırakılır. Polisler teşekkür ederler. Yumruk vuran Trabzonlu yumruk vurduğu Kuveytli olduğu için tutuklanıyor. Adam bıçaklayanlar ölüm tehlikesi yok diye serbest bırakılırken bu tutuklama haksızlık” dedi.
Trabzon’da bir Kuveytli bir Suriyelinin lokantasında yemek yiyor. Hesap konusunda anlaşmazlık çıkıyor. Suriyeli polis çağırıyor. Kuveytli polise de direniyor. Bir Trabzonlu vatandaş polise mukavemet eden Kuveytliye yumruk atıyor. Eğer bu yumrukladığı kişi Türk olsa karakoldan… https://t.co/tZh9kEF21Y
— Ümit Özdağ (@umitozdag) September 18, 2023
Konuyla ilgili 10Haber’e konuşan Zafer Partisi İl Başkanı Süleyman Temel Bakkaloğlu “Bana aktarılan tutuklanan kişi yumruk atmamış, parke taşı ile Kuveytli kişinin başına vurmuş” dedi.
Ümit Özdağ’ın “Suriyelilerin lokantasında” ifadesini sorduğumuz Süleyman Temel Bakkaloğlu, “Burada Suriyelilerin lokantası yok. Turizm şirketlerinin mevsimlik açtığı lokantalar var. Bu Suriyeliler de Arapça bildiklerinden burada sezonluk çalışıyorlar” diye yanıt verdi.
Olay elbette Türkiye sınırlarını aştı. İngilizce yayın yapan Şarku’l Avsat gazetesinin haberine göre hastaneden taburcu olan Muhammed er-Razık, Kuveyt merkezli ATV kanalına konuştu. Muhammed er-Razık Suriyeli kişi ile arasında geçen diyalogu şöyle anlattı:
“Ona hiçbir şey yemediğimizi, çay içmeyip tatlı yemediğimizi, bu yüzden para ödemeyeceğimi söyledim. Ayrıca ona, ‘Üslubunuz hoş değil. Siz Suriyelisiniz. Yani bizim gibi Arap ve Müslümansınız. Bunu bize neden yapıyorsunuz?’ dedim. Başka bir Suriyeli genç, ‘Siz her zaman kibirlisiniz ve şimdi hesabı ödeyeceksin’ dedi.”