The Economist’ten yılın ‘o’ kapağı: 2024’te bizi neler bekliyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York'ta hem Türkiye'deki yatırım imkânlarını hem de ticari iş birliklerini ele aldıklarını belirterek Rusya'yla münasebeti olumlu ilerleteceklerini açıkladı. 'Trakya'nın doğal gazda bir hub olmasını önemsiyoruz' diyen Erdoğan, İsrail'le enerji iş birliği açıklaması yaptı.
İzmir'de düzenlenecek TeknoFest'e Elon Musk'ı davet ettiğini açıklayan Erdoğan, Musk'ın Türkiye'nin İHA ve SİHA'larını takip ettiğini ve başarılı bulduğunu söylediğini aktardı. Ayrıca Yunanistan'la ilişkilerde hedefin sıkıntılı havayı dağıtmak olduğunu belirtip Selanik Zirvesi'ni işaret etti.
Birleşmiş Milletler’in 78’inci Genel Kurulu için gittiği New York’ta yoğun bir görüşme trafiği gerçekleştiren ve bir dizi toplantı yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplantıların ardından gazetecilerle bir araya gelerek mülakat gerçekleştirdi.
Soruları yanıtlayan cumhurbaşkanı, Türkiye’nin iç meselelerinden, uluslararası ilişkilere kadar çok sayıda konuda kritik mesajlar verdi.
Görüşme trafiğini hatırlatan Erdoğan, listeyi duyurarak bu isimlerle görüşmesinin ana fikrini açıkladı: “Gürcistan Başbakanı Sayın Garibaşvili, SpaceX ve Tesla’nın kurucusu Elon Musk, Cezayir Cumhurbaşkanı Sayın Tebbun, NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg, Polonya Cumhurbaşkanı Sayın Duda, İtalya Başbakanı Sayın Meloni, İsrail Başbakanı Sayın Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Sayın Ramaphosa ve Malezya Başbakanı Sayın Enver İbrahim ile son derece verimli ve samimi görüşmelerimiz oldu. Bu görüşmelerde hem ülkemizdeki yatırım imkânlarını hem ticari iş birliklerini hem de gündemimizdeki diğer meseleleri ele aldık.”
Erdoğan ayrıca, Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşları ile de bir araya gelerek, İslam düşmanlığı ve antisemitizimle mücadelede atılabilecek ortak adımları değerlendirdiklerini söyledi.
New York’ta Times Meydanı’nda, Türkiye Yüzyılı vizyonu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’deki mesajlarını içeren reklamların yayınlanmasına dair soruyu Cumhurbaşkanı şöyle yanıtladı: “Keşke ben de görme imkânını yakalayabilseydim ama sizden bunu duymuş olmak beni ayrıca mutlu etti. İletişim Başkanlığımız 100’üncü yılımızı burada da tanıtmak için çalışmalar yaptı. Led ekranlarda Türkiye Yüzyılı temalı animasyonlar hazırladık. O meydana giden herkes Türkiye Yüzyılı ile ilgili bu ilanları gördü. New York sokaklarında da arkalarında elektronik panolar taşıyan kamyonlar var biliyorsunuz. Onlarda da 100’üncü yılımıza dair ilanlar yer aldı. Bu çalışmalar 100’üncü yıl gururumuzun dünyaya duyurulması için son derece önemli. Biz de onları görmek isterdik ancak Türkevi’nde yoğun görüşme trafiğimiz vardı. Buraya liderler birbiri ardınca geldi. ABD’de böylesi önemli bir konumda böyle bir Türkevi’ne sahip olmak da gurur verici.”
Görüştüğüm bütün liderler, ‘Bizim de böyle bir yerimiz olsa’ diyorlardı. Bu vesileyle merhum Süleyman Demirel’e de İhsan Sabri Çağlayangil’e de Allah’tan rahmet diliyorum. Çünkü onlar buranın ilk adımlarını attılar. Daha sonra biz de yan taraftaki yeri satın almak suretiyle ikisini birleştirdik ve burayı aldık. Burada Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da emeği oldu ve böylece 32-33 katlı bir Türkevi’ne sahip olduk. Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında, burada bu tür yerleri bulmak hele hele Amerika’da kolay değil. Ama Allah’a hamdolsun bize böyle bir yeri lütfetti. Eskiden gelirdik, Birleşmiş Milletlerde bir yer verirlerse verirler ve orada işte görüşmelerimizi odalarda vesaire yapmaya gayret ederdik. Ama şimdi artık evimizde, rahatlıkla bu görüşmeleri yapıyoruz. Mutluyuz, memnunuz ve gururluyuz. O meydandaki durumu da keşke görebilseydik.”
Azerbaycan’ın Karabağ’daki ayrılıkçı Ermeni güçlerine yönelik başlattığı anti-terör operasyonu için, bunun Ermenistan Devleti ve Nikol Paşinyan ile alakalı olmadığını söyleyen Erdoğan, şunları belirtti: “Bu bir yerde Karabağ’daki çapulcu Ermeni takımıyla alakalı bir konudur. Onların da malum kendilerine göre bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapma girişimi ciddi manada hem Paşinyan’ı hem de Azerbaycan’ı rahatsız etti. Çünkü Azerbaycan bu olaya ‘halen devam eden bir süreci bunlar ateşliyor’ diye baktı. Bu arada bir de tabii kardeşlerimizi bunların şehit etme girişimi, olayı çok daha farklı bir yere doğru taşıdı. Uyarılar yapıldı ama bütün bu uyarılara rağmen bunlar kendilerine çekidüzen vermediler. Tam aksine süreci devam ettirdiler. Devam ettirince Azerbaycan da adımını attı ve süreci fazla uzatmadan oradaki operasyonlarını tamamladılar. Operasyonu tamamladıktan sonra da yaklaşık 90 önemli noktayı vurduklarını bana söylediler ve 90 noktayı vurmaları zaten bunların işini bitirdi. Ve ‘bütün araç, gereç, mühimmat, şu, bu vesaire bunları vereceksiniz’ dediler ve onları vermeye başladıkları gibi bir diğer taraftan da çekilmeleri gerekli olan yerlerden de çekilme sözünü aldılar ve çekilmeye de başladılar.”
“Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler görüşmelerini yaptı ve ben de İlham gardaşımla görüşmelerimi yaptım. O da bu noktada hem Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmadan dolayı teşekkürlerini bana iletti hem de ‘Artık orada bir daha bunlar herhalde nefes alamazlar’ dedi. ‘İşi şu anda bitirdik. Bir sıkıntı yok’ dedi ve noktayı koyduk.”
New York’taki en dikkat çekici görüşmelerinden birinin Elon Musk’la olduğuna dair yoruma cevap veren Erdoğan şöyle konuştu: “Musk ile gerek Tesla’nın Türkiye’de yatırım yapması gerekse uzay çalışmalarında müşterek adım atma konularını görüştük. Arkadaşlarımızla bir çalışma inşallah yapacaklar. Ben kendisini İzmir TeknoFest’e davet ettim. İzmir TeknoFest’e de büyük ihtimalle gelecek. Yanında genel müdürü de vardı ona da talimatı verdi ve özellikle de Efes’e vurgu yaptı. ‘Ben İzmir’in methini duydum ve İzmir TeknoFest’e katılmaya çalışacağım’ dedi. Arkadaşlarımız da kendileriyle irtibat halinde olacaklar. İnşallah İzmir’e gelirse gençlerimizi çok çok cezbeden bir İzmir TeknoFest’i olur. Türkiye’nin İHA ve SİHA’larını takip ettiğini ve başarılı bulduğunu anlattı. Ülkemizin son yıllarda teknoloji alanında elde ettiği başarıların farkında ve bilincinde. Bu da yatırımlarını Türkiye’ye taşıması için itici güç olacaktır. Sadece Musk değil, bu konulardaki başarılarımızı artık bütün dünya takdir ediyor. Akıncımız, Kaanımız, Kızılelmamız, ATAK’tan Hürküş’a varıncaya kadar her adım çok yakından izleniyor ve ses getiriyor. Sadece savunma sanayi sektöründe olanlar değil, ülkelerin halklarına varıncaya kadar attığımız adımların ne kadar ilgiyle izlendiğini görmek bizi memnun ediyor. Azerbaycan’da gerçekleştirilen TeknoFest’te yerli ve milli teknolojilerimizin ne kadar bilindiğini ve milletimizi gururlandırdığına şahit olduk.”
“Ben kendisini İzmir TeknoFest’e davet ettim. İzmir TeknoFest’e de büyük ihtimalle gelecek. Yanında genel müdürü de vardı ona da talimatı verdi ve özellikle de Efes’e vurgu yaptı. ‘Ben İzmir’in methini duydum ve İzmir TeknoFest’e katılmaya çalışacağım’ dedi. Arkadaşlarımız da kendileriyle irtibat halinde olacaklar.
Elon Musk’a ziyaret sırasında hediye ettiği kitaplarla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı Erdoğan, “Biz kendisine dört kitap hediye ettik. O koltuğunun altına iki tanesini sıkıştırabilmiş. ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ ve ‘BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım’ kitaplarımız elinde. Biz o kitaplara yazdığımız her tespitin, her önerinin kıymetinin uluslararası toplum tarafından anlaşılacağından eminiz. Biz tüm önerilerimizde ve adımlarımızda samimiyiz çünkü.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler konuşmasının beğenildiğini aktararak, liderlerle yaptığı görüşmelerde “Yani değinmedik konu bırakmadın” yorumunu aldığını söyledi. Erdoğan, Malezya Başbakanı Enver İbrahim de “Cuma günü ben de bunun devamını yapacağım” dediğini belirtti.
“Gerek liderler gerekse başbakanların Putin’e karşı olumsuz tavırları var. Tabii biz aynı tavrı taşımıyoruz, yansıtmıyoruz. Bu tavırları doğru da bulmuyorum” diyen Erdoğan, “Çünkü Rusya sıradan bir ülke değil. Gerek yüz ölçümüyle olsun gerek dünyadaki konumuyla olsun Rusya’nın bir yeri var. Dolayısıyla da şu anda tahıl üretiminde Rusya hemen hemen dünyada sayılı ülkelerden bir tanesi. Şimdi böyle bir ülkeyi görmezden gelemezsin. Karadeniz Tahıl Girişimi sayesinde Ukrayna’dan 33 milyon ton tahıl sevkiyatı yapılabildi. Şimdi de 1 milyon ton rica minnet gönderecek. Biz diyoruz ki yakın markajda tutmak suretiyle bunu belki artırma imkanı da olabilir. O, ‘Katar’ı da buna dahil edelim, Katar’ı da dahil etmek suretiyle biz bu tahılı un haline dönüştürelim. Ama Avrupa’ya yok, ihtiyacı olan Afrika ülkelerine bilabedel gönderelim’ dedi. Şimdi biz de bu çalışma içindeyiz. Katar’la da bu konuyu konuşacağız ve bu adımı da bu şekilde atacağız” ifadesini kullandı.
Rusya’yla münasebeti olumlu bir şekilde götüreceklerini aktaran Erdoğan bunun sebebini şöyle anlattı: “Çünkü bizi çok çok ilgilendiren konu, Trakya’nın doğal gazda bir hub olmasını önemsiyoruz. Şu anda da doğal gaz itibarıyla neredeyse doğal gazımızın yarısını Rusya’dan temin ediyoruz. Yani artırmaksa biz artırabiliriz. Bize o imkânı verir. Avrupa doğal gazda ciddi bir sıkıntının içerisinde. Biz ise hamdolsun şu ana kadar sanayide vesaire doğal gazda bir sıkıntı yaşamadık. Şimdi kış mevsimi geliyor. Böyle bir sıkıntıyı yine yaşamayacağız inşallah.”
Ataşehir’de İstanbul Finans Merkezi’ndeki binalardan birini enerji piyasası merkezi yapmak istediklerini belirten Erdoğan, “Sadece doğal gazın koordine edildiği bir yer değil. Doğal gaz, elektrik enerjisi ve madenlerin sevkiyatının yapılacağı, yani adeta Londra piyasası, Hamburg piyasası herhangi bir üründe neyse Ataşehir’deki İstanbul Finans Merkezi’ni bu hale dönüştüreceğiz. Burası bizim için çok ciddi bir güç merkezi haline dönüşecek. Peki bu noktada tahıl koridorunun tekrar açılma ihtimali var mı? Ben umutluyum. Sayın Putin’le bunları görüşeceğiz, konuşacağız. Yani bunu peyderpey artırma yoluna gideceğimizi ümit ediyorum” dedi.
Erdoğan ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yla görüşmesinde, ertelenen Türkiye ziyaretini konuştuklarını, karşılıklı ziyaret konusunda teklif yaptığını belirtti ve enerji işbirliğinden bahsetti:
“Konuştuk, bir rahatsızlık sebebiyle o zaman gelemedi ama şimdi ben kendisine, ‘Siz bu ziyareti bir gerçekleştirin, ardından da ben ekibimle İsrail ziyaretini gerçekleştireyim’ dedim. Yani mutabık kaldık. İnşallah çok fazla gecikmeden bu adımı atacağız ve birinci derecede enerji konusu olmak üzere İsrail’le enerji sondaj çalışmasını başlatacağız. Sadece Türkiye’ye değil, Türkiye’den aynı zamanda Avrupa’ya da enerji nakil hatlarını işletmeye başlayacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin İsrail’le 9,5 milyar dolar toplam ticaret hacmi bulunduğunu, bu toplam ticaret hacmini de ilk etapta 9,5 milyar dolardan asgari 15 milyar dolara çıkarmak için mutabakata vardıklarını bildirdi. “Bu adımı da atacağız. Aynı zamanda uluslararası siyasette de beraber neler yapabiliriz bunları da görüşme, konuşma fırsatımız oldu” diyen Erdoğan, özellikle enerji işbirliklerinin Türkiye’yi çok daha farklı yerlere taşıyabileceğini kaydetti: “Kendileriyle bu konudaki potansiyelimizi konuştuk. İki ülke arasındaki farklı alanlardaki işbirliklerini artırmak için bu bakanlarımızın yer alacağı bir mekanizma kurulmasının faydasını anlattık. Enerji, turizm ve teknoloji gibi alanlarda yeni işbirlikleri tesis etmek için iki ülkenin birlikte çalışması mümkün.”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le görüşmeyi de anlatan Erdoğan, “Konuyla ilgili Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Yunanistan Dışişleri Bakanı ile karşılıklı görüşecekler. Aynı şekilde Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da çalışmalarını muhatabıyla yapacak. Hedefimiz Ege’deki sıkıntılı havayı dağıtmak ve Miçotakis’in de yaklaşımı o istikamette. Ama bizim için şu anda en önemli adım Allah nasip ederse Selanik’teki zirve olacak. Selanik zirvesi şu anda Türkiye-Yunanistan arasında önemli bir sıçrama olacak. Dışişleri Bakanlarımız ön hazırlıklarını yapacaklar ve Selanik’te de inşallah 7 Aralık’ta bu zirveyi yapacağız. Bu zirveyle beraber birçok şeyin de inşallah değiştiğini karşılıklı göreceğiz. Son dönemde her iki ülke de afetlerle sınandı. Bu olumsuz durumlar ülkelerimizi yardımlaşma noktasında birbirine yaklaştırdı. Son dönemde artan üst düzey temaslar da mevcut olumlu atmosferi destekledi. Önümüzdeki dönemde Selanik Zirvesi sonrasında da istişari temaslarımız umut ediyorum ki süreci daha da olumlu bir hale getirecektir. Türkiye ve Yunanistan olarak güven ortamına zarar verecek adımlardan ve söylemlerde uzak durmamız gerekiyor. Önümüzdeki sürecin selametle ilerlemesi bakımından bu alanda da birlikte adım atmalıyız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıması çağrısı yaptınız. Çağrınız yankı buldu, bundan sonraki süreçteki yol haritası ne olacak?” sorusuna karşılık, şunları söyledi: “Bizim Kıbrıs konusunda yaklaşımımız uzun zamandır ortada. Federasyon formüllerinin gerçekçi olmadığı ve işlemeyeceği artık net bir şekilde anlaşılmıştır. Bu gerçeği reddetmek Ada’da çözümsüzlüğü dayatmaktan başka bir şey değildir. Kıbrıs’ta iki devletli, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için gayret gösterdik. Muhataplarımızı da bunu sağlamaya davet ettik. Bir başka davetimizi de uluslararası topluma yaptık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak tanınması Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacak yegane adımdır, en etkili adımdır. Bunun dışındaki seçenekleri tanımıyoruz. Biz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını uluslararası hukukun bize tanıdığı garantörlük hakkı çerçevesinde sonuna kadar muhafaza etmekte kararlıyız. KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye sıfatıyla dahil olmasının araladığı kapının devamının gelmesini bekliyoruz. Ülkelerin birbiri ardınca KKTC’yi bağımsız devlet olarak tanıması Doğu Akdeniz’de barışa ve huzura hizmet eder. Bundan sonraki yol haritamız da KKTC’nin haklarının eksiksiz muhafazası ve uluslararası sisteme entegrasyonu yolunda atılacak etkin adımlardır.”
Türkiye’de Arap turistlerin hedef haline geldiğine yönelik olayların hatırlatıldığı soruyu yanıtlayan Erdoğan şöyle konuştu: “Bizim aynı duruma düşmemiz söz konusu olamaz. Benim ısrarla üzerinde durduğum konu turistlere karşı onların anlayacağı dili tabelalarda, levhalarda tabii ki bizim kullanmamız lazım. Hele hele turistik bölgelerde bu zaten olması gereken bir davranış biçimi. Biz ana muhalefetin gittiği yoldan gidemeyiz. Dünyanın mücadele ettiği büyük problemlerin arasında maalesef ırkçılık ve İslam düşmanlığı da var. Üzülerek görüyoruz ki kendini medeniyetin beşiği diye pazarlayan Avrupa ülkelerinde hızla yayılan ırkçılık virüsü küresel bir salgına dönüşmüş durumda. Bundan ülkemiz de etkilenmektedir. Ancak bu mayanın Türkiye’de tutmayacağını bilmeleri gerekir. Ne kadar düşmanlık tohumu ekerlerse eksinler, hangi fitneleri üretirlerse üretsinler Türk insanının yüce gönüllülüğünde kaybolup gideceklerdir. Türkiye bir hukuk devletidir ve misafirlerimize yönelik şiddet içeren alçakça saldırıların failleri gerekli cezaları hukuk önünde alacaklardır. Güvenlik güçlerimiz bu tip provokasyonlara karşı tedbirlidir ve her geçen gün tedbirlerini artırmaktadır. Marjinal grupların körüklediği münferit olaylar toplumun tümü tarafından gerçekleştiriliyor ve destekleniyor algısı oluşturulmaya çalışılıyor.”
“Bu toplumu tanıyan herkes bilir ki böylesi olaylar Türkiye’de taban bulamamıştır, bulamayacaktır. Provokatörlerin bilmeleri gerekir ki er ya da geç yaptıklarının hesabını vereceklerdir.”
Erdoğan, gazetecilerle konuşmasında iç meselelere dair de açıklamalar yaptı. Konu başlıkları ve açıklamalar şöyleydi:
“Şu anda dünyada aile kurumu büyük önem arz ediyor. Amerika aslında aile kurumu noktasında tartışmaların çok ciddi boyutlara ulaştığı bir ülke konumunda. Böyle bir yerde bizim aile mefhumunu dile getirmiş olmamız, kendinize bir çeki düzen verin… Beni en çok rahatsız eden konulardan bir tanesi herhalde sizin de dikkatinizi çekmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na girerken basamaklarda ve diğer bazı alanlarda LGBT renklerinin olduğunu görüyorsunuz. Burayla ne yapılmak istendiği önem arz ediyor. Şu anda liderlerden bir tanesi LGBT’ci bir diğer lider LGBT’ye karşı, böyle bir durum var. Ne yapılmak isteniyor? Ben şahsen Genel Sekreterle fırsat bulup bunu konuşmak isterdim. Şu anda dünyada ne kadar LGBT’ci var? Bu basamaklarda onların ne kadar hakkı varsa, LGBT’ye karşı olanların da bu denli var. Çünkü bu bir insani mesele ve buradan rahatsız olanların olduğunu da bilmek lazım.”
Şu anda liderlerden bir tanesi LGBT’ci bir diğer lider LGBT’ye karşı, böyle bir durum var. Ne yapılmak isteniyor? Ben şahsen Genel Sekreterle fırsat bulup bunu konuşmak isterdim. Şu anda dünyada ne kadar LGBT’ci var? Bu basamaklarda onların ne kadar hakkı varsa, LGBT’ye karşı olanların da bu denli var.
“Toplumları en güçlü kılan da çürüten de aile yapısıdır. Nasıl zincirin gücü, en zayıf halkası kadarsa toplumların gücü de aile yapısının sağlamlığıyla doğru orantılıdır. Son yıllarda birçok ülkede aile yapısına yönelik saldırıların temel gerekçesi de bu. İlgili toplumu çökertmek için sapkın akımlar eliyle aile yapısı zayıflatılmaya çalışılıyor. Ülkemizde bu sapkın akımların aile yapımızı, gençlerimizi hedef alan girişimlerine asla müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz. Bu konunun küresel boyutu da bulunmaktadır. Yaşadığımız çağda aile yapısını hedef alan karanlık yapıların küresel planlarının farkındayız. Onları bozmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ailelerimizi, gençlerimizi, çocuklarımızı tuzaklarına düşüremeyecekler. Eğitim, siber güvenlik, bağımlılıkla mücadele başta olmak üzere çok boyutlu tedbirler üzerinde çalışıyoruz. Bunun en etkin adımını Meclis açıldığında gündeme getirmeyi planladığımız anayasa değişikliğiyle atacağız. Aile kurumunu anayasal güvence altına almakta kararlıyız. Aileyi korumak, Türkiye’yi korumaktır, vatanı korumaktır. Bu sorunla ülkemizde en etkin biçimde mücadele edeceğiz. Ancak uluslararası zeminde bu mücadelede işbirliklerine hazırız. Sapkın akımlarla mücadele konusunda el ele verip toplumlarımızı zehirlemeye çalışan, aile yapısını temelden dinamitleyen, geleceğimizi karartmaya göz dikmiş odaklarla mücadele edecek gücümüz var.”
“Tepki Veren ülkeler var, maalesef sessiz kalan ülkeler var. Yani ‘dört dörtlük veriliyor’ diyemeyiz. Çünkü şu anda dünya nüfusuna baktığımız zaman yaklaşık 6,5-7 milyar gibi bir rakam söz konusu. Bizim 2-2,5 milyar şu anda bir Müslüman nüfusa baktığımız zaman İslam dünyası bir defa bu hassasiyeti göstermiyor. Aynı şey bakıyorsunuz, Hindistan’da aşırı akımlar bir şekilde gelişiyor. Şimdi bütün bunlar karşısında acaba İslam dünyasının duruşu ne? Bakışı ne? Gelelim kendi ülkemize. Kendi ülkemizde biz ne durumdayız? Onun için bizim bir defa kendimiz dik durmamız lazım ki bu dalga dalga yayılsın ve ona göre de Müslümanların duruşu çok daha farklı hale gelsin. Bu ziyaretimizde muhataplarımıza ifade özgürlüğü kılıfıyla kutsallara saldırının önünü açmanın tehlikesinden bahsettik. Bunun bir ifade özgürlüğü değil, nefret söylemini körükleyerek, toplumsal ve küresel barışı tehdit eden eylemler olduğunu anlattık. Asıl acı olan İslam dünyasından bu alçaklığa karşı beklediğimiz düzeyde tepkinin gelmemesidir. Bizler Türkiye olarak bu saldırılara gerekli olan en güçlü tepkiyi vermeye devam edeceğiz. Sadece İslam dünyası değil, uluslararası toplumun tamamından kutsallara karşı yapılan saldırılara ortak ses yükselmek durumundadır. Bu olmadığı müddetçe başka inançların kutsalları da saldırıya açık hale gelir. Biz bugün yükselttiğimiz itirazımızı başka inançlara yönelik saldırılarda da aynen tekrarlarız.”
“Biz, mülakatları görevin gerektirdiği zorunluluklar dışında kaldırmayı vadettik. Görevin gerektirdiği hallerde ise hakkaniyetle hareket edilmesi temel yaklaşımımızdır. Mülakatlar çok sınırlı ve çok özel meslek gruplarında gerekli olabilir. Elbette mülakat komisyonlarının objektif kriterlerle oluşturulması konusu da çok mühim bir konu. Konuyu ilgili bakanlarımızla yakın görüşüyor, çalışıyoruz. Ben seçim vaatlerim içinde böyle bir söz verdiysem, bunu Milli Eğitim bakanımla, İçişleri Bakanımla görüşmek suretiyle, yeni bir yol haritasıyla ilerletiriz.”
“Beni bu çekişmeye veya bu çatışmaya katmayın. Ben kendi işime bakıyorum. Onlar da kendi aralarında kendi işlerine baksınlar. Çünkü ben o mu kazanır bu mu kazanır o işlerle uğraşmam.”
“Cumhur İttifakı’nın bu noktada bir sıkıntısı yok. Şu anda 81 vilayette başta İstanbul, Ankara olmak üzere bunu Devlet Bey’le oturacağız, konuşacağız. Nerede kimi gösteririz, istişarelerimizi yapıp ona göre büyük şehirler olsun diğerleri olsun buralardan isimleri inşallah hayırlısıyla belirleyeceğiz. Şu anda hemen 1 ay içerisinde bunlar belirlenir diye bir şey yok. Fakat biz buralardaki büyük şehirlerde kimler koç başı olabilir? Bu vilayetlerin dışında diğer illerde kimler olabilir? Bunları tespit edip garantiye gidecek şekilde bu illerde dayanışma halinde kavga, gürültü olmadan adaylarımızı beraber belirleyeceğiz.”