Yumruk atan üniversitelinin babası: ‘Ne kahramanlık, ne düşmanlık’
"Her yer bombalanacaksa Gazze'deki Filistinliler nereye gidecek?" Ümraniye kadar bir alan kaplayan Gazze'deki herkesin aklındaki en kritik soru bu. Hastaneler sonuna kadar dolu, ekmek bitti bitecek, çünkü un yok, fırınlar kapanıyor... İşte Filistin'de yaşanan insani krizin boyutu.
7 Ekim Cumartesi gününden beri yaşanan ve İsrail ve Hamas arasındaki savaş olarak dillendirilen çatışmaların en büyük kaybedenleri siviller olmaya devam ediyor. Gazze’de şu ana kadar 2 bin 329 sivil hayatını kaybetti, 9 bin 42 kişiyse yaralandı. İsrail de 1,300’den fazla kayıp verdi. Dahası Gazze’deki 2.3 milyon insan elektriksiz, gıdasız ve susuz bir halde. Ümraniye kadar bir alandan oluşan bölgeden kaçacakları bir yer yok, çünkü bölgeden kaçış kapısı Refah sınırı Mısır tarafından beton duvarlarla örülü.
Yaşanan insani krizi Gazzeli 21 yaşındaki Muhammed Eleva anlatsın önce. Eleva, İsrail’in Hamas’a yönelik ‘intikamı’nın parçası olduğunu iddia ettiği bombardımanlar ve Filistin’e ait ambulansların sürekli çalan sirenleri sebebiyle geçen haftadan beri neredeyse hiç uyuyamamış.
İsrail ordusu Gazze’nin kuzeyindeki bir milyonu aşkın insanın 24 saat içinde tahliye edilmesini istemişti, ancak bu kadar kısıtlı bir süre içinde hastanedeki binlerce yaralıyı güneye taşımak imkansız ve Dünya Sağlık Örgütü’nün de (WHO) belirttiği üzere bu karar pek çok sivil için ‘ölüm fermanı’ anlamına geliyor.
WHO yöneticisi Tedros Adhanom Ghebreyesus Gazze’nin kuzeyindeki durumu şöyle özetliyor: “Sağlık hizmetlerini hedef alan saldırılar daha fazla ölüme ve yaralanmalara neden oluyor. İsrail’in hastanelere verdiği tahliye emrinin uygulanması neredeyse imkansız. Sağlık çalışanları hastalarının yanında kalmaya devam ediyor. Bütün hastaneler yatak kapasitesini artırmalarına rağmen mağdur durumda, çünkü artırılan kapasite de çoktan doldu. Dolayısıyla yaralıların taşınabileceği başka yer yok. Bir diğer husus da hastaların çoğunun durumu stabil değil. Onları başka bir yere taşımak istesek ve başka hastanelerde yer olsa bile (ki bu doğru değil) taşınamayacak kadar ağır durumda oldukları için ölecekler.”
Gazze’deki en büyük hastane olan Şifa Hastanesi’nde koşullar çok vahim. Filistinli doktorlar hastanenin dolup taşması sebebiyle bulaşıcı hastalık riskinin arttığı uyarısında bulunuyor. Cerrah Hasan Ebu Sita “Hastaneye akın eden binlerce, hatta on binlerce insan var. Yerde, koridorlarda, hasta yataklarının arasında uyuyorlar. İnsanlar dehşete düşmüş halde. Buranın en güvenli yer olduğunu düşünüyorlar. Çevredeki her şey de bunu kanıtlıyor zaten” diyor.
Aslında hastaneler de ambulanslar da güvenli değil. Gazzeli yetkililer İsrail’in ambulansları hedef almaya başladığını söylüyor. Öyle ki insanlar yakınlarının cesedini kendi arabalarıyla taşımaya başlamış.
Ayrıca kuzeyden çıkıp güneye geçebilseler başka bir sorun daha ortaya çıkıyor. El Cezire’ye konuşan Eleva “Gidecek güvenli yer yok. Nereye gitmeliyim” diye soruyor nitekim. Gazzeli Ahmed el Sadi Birleşmiş Milletler’e ait okullara sığınanlardan. Ancak El Sadi o okullara da saldırı düzenlendiğini söylüyor, “Bazıları öldürüldü. Eğer okullar da güvenli değilse nereye gideceğiz? Gazzeliler güvenliği nerede arayacak” diye soruyor.
Şifa’daki sağlık görevlileri artık çok kritik ameliyatlar dışında ameliyat yapamıyor. Çünkü hem malzeme, hem de personel tükendi. Personel tükendi derken bitap düşmeyi kast etmiyoruz. Bölgedeki doktorların anlattığına göre birçok sağlık personelinin ya kendisi ya ailesi öldürüldü ya da ailelerini güvenli bir yere götürmeye çalışıyorlar.
Bölgenin dış dünyaya tamamen kapatılması sebebiyle Gazze’de elektrik ve su yanında yiyecek sorunu da yaşanıyor. Fırınlar tek tek kepenk indirirken hâlâ çalışmaya devam edenlerin önünde uzun kuyruklar oluyor.
Han Yunus’ta yaşayan İvad Ebu Mutlak “Ailem için ekmek almayı bekliyorum. Kuyruğun bu kadar uzun olmasına her seferinde şaşırıyorum. Dört farklı fırına gittim, hepsinin önünde kuyruk vardı. Bu durumda ne yapacağımı bilmiyorum. Sıra bana gelene kadar oturup beklemek zorundayım” dedi.
Aynı bölgenin başka bir sakini olan Eşref Fehmi Ebu Hamad da durumun vahim olduğunu, “Gördüğünüz gibi insanlar bekliyor ama ne un ne su ne de yağ var. Bir poşet ekmek için bir iki saat bekliyoruz. Fırınlarda artık un kalmamış. Yarın ekmek bulup bulamayacağımızı bilmiyoruz” sözleriyle anlatıyor.
Ekmek yine bir şekilde bulunsa da nakit para bulmak giderek çok zorlaşıyor, çünkü bankalar büyük zarar görmüş durumda. İngiltere merkezli yardım kuruluşu Filistinliler için Tıbbi Yardım’ın Gazze’deki program sorumlusu Mahmud Şalabi “Para çekmek için ATM’ye gittim ama banka bombalandığı için tahrip olmuş. Çalışan tek ATM yaşadığım yerden çok uzakta olan Rimal’in ortasında” diye anlatıyor.
İsrail Enerji Bakanı İsrael Katz bu arada Gazze’nin güneyindeki bazı bölgelere yeniden su vermeye başlama kararı alındığını duyurdu. Kararın alınmasında ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile görüşmesinin etkili olduğu belirtildi. Katz’a göre su kaynaklarının yenilenmesi kararı İsrail’in politikasıyla uyumluymuş”
Pek çok Filistinli için şu an yaşadıkları durum, 1948’de yeni yeni oluşturulan İsrail ordusunun 500’den fazla Filistin köy ve kasabasını yerle bir ettiği acıyı anımsatıyor. O zaman da binlerce kişi öldürülmüş, 750 binden fazla Filistinli yerinden edilmişti. O dönem yaşananları Filistinliler felaket anlamına gelen Nakba diye anıyor.
Nakba’dan hasar almadan çıkan yoktu. 1948’de yerinden edilenler hiçbir zaman topraklarına dönmeyi başaramadı. O dönem topraklarından ayrılmak zorunda bırakılanlar şu anda bölgede yaşanan insani krizi o günlerin tekrarı olarak görüyor.
Öte yandan evini terk edenler olsa bile birçoğu bunu reddediyor, İsrail’in saldırılarına karşı silahlı direnişe verilen halk desteğinde de, en azından El Cezire muhabirlerine göre, değişim görünmüyor. Cuma günü Gazze’nin farklı bölgelerinde sokakları dolduran kalabalık sloganlar atarak evlerini terk etmeyeceklerini vurguladı nitekim.
Güneye doğru İsrail’in güvenli olduğunu iddia ettiği yolu kullananlar ise başka bir krizle karşılaştı. Zira güvenli olduğu belirtilen yolda ilerleyen sivil konvoyuna gerçekleştirilen hava saldırısında 70 kişi hayatını kaybetti. Gazze sakinlerinden Kerem Ebu Kuta “Madem bizi her yerde bombalayacaklar o zaman neden gidelim? Evimizde kalıyoruz, evimizde ölmek istiyoruz” diyerek isyan etti.
Başka bir Gazze sakini ise hissettiği adaletsizlik duygusunu şu sözlerle anlatıyor: “Bizi su, gıda ve elektrikten mahrum bıraktılar, şimdi de evlerimizi terk etmeye zorluyorlar. Bunu neden yapıyorlar? Sırf Gazze’de yaşayan Filistinliler olduğumuz için mi? Bu ikinci Nakba. Ancak işgalciler topraklarımızda kök salmaya devam edeceğimizi ve özgürlük, barış ve güvenlik gibi adil haklarımız için direneceğimizi anlamalı.”
Son olarak Gazze’de İsrail’in hava saldırıları öncesi durumla sonraki durumun uydu görüntülerine göz atalım. Fark çok çarpıcı: