Pasifik’te Pyongyang fırtınası: Kuzey Kore ve Japonya zirvesi kapıda
Dünyanın gözü Ortadoğu'daki savaştayken Çin'de kritik Kuşak ve Yol forumu yapıldı. Rusya Devlet Başkanı Putin'in kolay kolay yalnızlaşmayacağını gösteren forumda Batı'ya alternatif yeni dünya düzeni mesajı verildi. Forum sırasında ABD Başkanı Biden tartışmalı İsrail ziyaretindeydi.
Bir zamanlar dünyanın can damarı olan İpek Yolu’nu yeniden canlandırma girişimi Kuşak ve Yol’un ilk kez açıklanmasının üzerinden 10 yıl geçti. Şi’nin imzasını taşıyan proje maliyeti bir trilyonu aşan bir çalışmaya dönüştü. Ama şimdilik enerji santralleri, liman, yol ve demiryollarından oluşan düzensiz koordine edilen bir ağdan ibaret.
Girişime taraf olan Sri Lanka ve Nepal gibi ülkeler artan borç sorununun üstesinden gelmekte zorlanırken Laos gibi ülkelerde aktivistler Çin’in bu cömertliğinin ulusal egemenliğe zarar vermesi endişesi taşıyor. İpek Yolu girişimi için üçüncüsü düzenlenen forumda çoğunluğu Küresel Güney’den olan 140’tan fazla ülke tam da böyle bir ortamda Beijing’de bir araya geldi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping forumda yaptığı konuşmada kendi imzasını taşıyan ‘Kuşak ve Yol’ girişiminin yenilenmiş versiyonundaki vizyonunu ortaya koydu, Çin’in yeni dünya düzeninde yer edinen uluslara ekonomik desteğini sürdüreceği sözünü verdi.
Şi projesini ticari yaptırımlar ve siyasi reform talepleriyle gelişmekte olan ülkeleri bastırmaya çalışmakla suçladığı ABD ve diğer ülkelerin sunduğu yardımlara alternatif bir yol olarak sundu. Çinli lider konuşmasında “İdeolojik çatışmalara, jeopolitik oyunlara girişmiyoruz, çatışmacı hizipler oluşturmuyoruz” dedi.
“Kalkınma ovalarını refah yaylalarına dönüştürme” metaforuyla özetlediği projesinin daha yeşil, daha yüksek teknolojili, daha hedef odaklı ve birbirine daha bağlı bir aşamaya geçeceğini vurgulayan Şi, ABD ve Avrupa’nın Çin’e bağımlılığı azaltıp tedarik zincirini riskten arındırma (de-risking) çabalarını da hedef aldı. Şi “Başka ülkelerin gelişimini tehdit, karşılıklı ekonomik bağımlılığı da risk olarak görmek daha iyi yaşamanızı ve daha hızlı gelişmenizi sağlamayacak” vurgusu yaptı.
Çin’in denizaşırı projeleri finanse etme kabiliyeti, artan borç ve yurtiçinde ekonomide yaşanan yavaşlamadan dolayı büyük altyapı projelerinden ziyade daha küçük ölçekli teknoloji girişimlerine dönüştü. Yeni verilere göre ekonominin can damarı emlak sektöründeki süregiden gerilemeye rağmen Çin’in son üç aydaki ekonomik büyümesi yüzde 4,9’luk bir oranla güvence altında. Ayrıca bir not düşecek olursak, Çin medyada yer alan ekonomik gerileme ekonomi haberlerine rağmen Kuşak ve Yol girişiminden vazgeçme belirtisi göstermedi. Düşünce kuruluşu Amerikan Girişimcilik Enstitüsü’ne göre proje kapsamında sadece bu yıl 40 milyar dolar tutarında girişim adımı atıldı.
Çin’in bu projede, daha geniş perspektiften bakacak olursak yeni dünya düzeninde ABD’ye karşı en güvendiği müttefiki Rusya. Beijing bu bağlamda Batı’nın tüm baskılarına rağmen Moskova ile ‘sınır tanımayan’ ortaklıklar kurmaktan kaçınmıyor. Nitekim bu yıl başlarında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) hakkında çıkardığı tutuklama kararının ardından şimdiye kadar sadece iki kez yurt dışına çıkan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu gezilerden birini Çin’e yapmış olması bu kritik dostluğun bir göstergesi.
Önceki gün Beijing’deki toplantıda Şi’nin ardından kürsüye çıkan Putin Çin’in başarılarını övdü, “uygarlıkların çeşitliliğine ve her ülkenin kendi kalkınma modeline sahip olma hakkına saygı duyan küresel ekonomik girişimlere olan ortak arzu” dile getirdi.
Girişimin her ne kadar tüm dünyayı kapsadığından söz edilse de Çin yatırımlarının odağında genel olarak gelişmekte olan ülkeler oldu ve bu vurgu, Çin’in Batı ile ilişkileri bozuldukça daha da arttı. Programa katılan tek G7 ülkesi İtalya ise girişimden ayrılma yolunda ilerliyor. Öte yandan Macaristan Başbakanı Viktor Orban foruma katılan tek Avrupa Birliği lideriydi. Orban’ın salı günü Putin ile bir araya gelmesi Batı’nın izole etmeye çalıştığı liderin yalnızlaşmasının o kadar kolay olmayacağının sinyalini verdi.
Putin’in salı gecesi ziyafet salonuna Şi ile beraber girmesi de analistler tarafından forumda Putin’in ön plana çıkarılması şeklinde yorumlanıyor. Bu önemli, çünkü her ne kadar Çin’in Batı’nın tasvip etmediği ilişkiler kurmaktan çekinmediği bilinse de, aynı şey diğer ülkeler için geçerli değil. Dolayısıyla Çin girişime taraf diğer ülkelere de Rusya’nın Kuşak ve Yol girişiminde önemli bir müttefik olduğunu gösteriyor.
Now…Chinese President Xi Jinping is holding a dinner, and President Putin is the first to enter the welcome banquet. pic.twitter.com/4jW7FHT9gH
— Sprinter (@Sprinter99800) October 17, 2023
Uzak Doğu Federal Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler profesörü Artem Lukin NYT’ye toplantıyla ilgili verdiği demeçte “Forum Rusya’nın devasa kaynaklara sahip büyük bir ülke olmaya devam ettiğini, izolasyondan çok uzak olduğunu kanıtlamış oldu. Asya ve genel olarak Küresel Güney, Ukrayna’daki savaşın kendilerini ilgilendirmediğini ve daha çok Rusya ile iş yapmakla ilgilendiklerini açıkça gösteriyor” dedi.
Putin ve Şi’nin bir araya geldiği saatlerde Ortadoğu’da da sıcak dakikalar yaşanıyordu. ABD Başkanı Joe Biden Gazze’deki Ehli Arap Hastanesi saldırısına rağmen İsrail ziyaretini iptal etmeyip İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile görüşmek için yola çıkmış, ve kamuoyunun gözü önünde Netanyahu’ya sıkı sıkı sarılmıştı. Bu da yeni dünya düzeninde tarafların çok uç noktalarda olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Çünkü Şi savaşla ilgili kamuoyu önünde şimdiye kadar kimin haklı olduğuna ilişkin bir açıklama yapma gereği duymadı. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ise İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu, son günlerde Gazze’ye yapılan saldırıların şiddeti sebebiyle bu sınırı aştığını dile getirdi. Putin ise bir basın brifingi sırasında bölgeye savaş gemileri gönderen ABD’yi Ortadoğu’da gerilimi yükseltmekle suçladı.
Hem Çin hem de Rusya’nın pazartesi günü düzenlenen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Ortadoğu’da bir an önce ateşkes ilan edilmesi için evet oyu verdiğini, ABD’nin ise Almanya ve Fransa ile hayır oyu kullandığını da not düşelim.
Analistler Çin’in İsrail’i eleştirmesini Ortadoğu ülkelerinin gözüne girme arzusuyla ilişkilendiriyor. Çin, başta Afganistan olmak üzere ABD’den kalan boşluğu doldurmak için Ortadoğu’da daha etkili bir rol oynamak istiyor. Mart ayında Suudi Arabistan ve İran gibi iki ezeli düşmanın tekrar masaya oturabilmesinde Çin’in arabuluculuk çalışmalarının etkisi oldu. Çin, İsrail ve Filistin arasında da arabuluculuk teklifinde bulundu ancak bu çabalar henüz meyve vermedi.
Çin ve İsrail’de bunlar yaşanırken Kuzey Kore cephesine de göz atmak gerekiyor. Zira Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Pyongyang’a ziyaret düzenledi. Ziyaret özellikle de Kuzey Kore’nin Rusya ile askeri işbirliğini derinleştirir, Moskova’ya silah tedariki sağlar diye Batı’da endişeyle takip ediliyor.
Rus bakanın bu ziyaretinin yakında Putin’in de Pyongyang’a gelmesinin önünü açması bekleniyor. Çünkü Kuzey Kore lideri Kim Jong Un geçen ay Rusya’yı ziyaret ettiğinde Putin’i ülkesine davet etmişti.
Lavrov’un bu ziyaretinin ABD istihbaratının “Pyongyang ileri teknoloji silahlar da dahil olmak üzere Moskova’ya silah tedarik ediyor’ diyerek endişesini dile getirmesinden günler sonra gerçekleştirmesi dikkat çekici. Washington cuma günü Kuzey Kore’nin son haftalarda bin konteynerdan fazla askeri teçhizat ve mühimmatı Rusya’ya teslim ettiğini iddia etmişti.