Kılıçdaroğlu, ‘Burcu Köksal’ iddiasına sert çıktı: Alçak bir iftira
CHP’nin başına geçtiği 22 Mayıs 2010’dan sonra katıldığı hiçbir genel seçimi kazanamayan Kılıçdaroğlu dün yapılan kurultayda rakibi ve öğrencisi Özgür Özel’e kaybetti. Kılıçdaroğlu birçok partili tarafından eleştirilse de CHP’nin yıllar sonra muhalefet tarzını değiştiren politikaların mimarıydı.
Kemal Kılıçdaroğlu, bundan 13 yıl önce hiç beklemediği, hatta hayalini bile kurmadığı bir makamda kendini bulmuştu: CHP Genel Başkanlığı.
Partinin yerinden kıpırdamaz gibi gözüken genel başkanı Deniz Baykal, bir seks kasedi yüzünden istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu kaydın, sonradan FETÖ terör örgütü mensubu istihbaratçı polisler tarafından yasa dışı yollarla yapıldığı ortaya çıkacaktı ama Baykal istifa ederken nedense ‘Bu işle Atlantik ötesinin bir ilgisi yok’ cümlesini özellikle telaffuz edecekti.
CHP’nin genel başkanı böyle bir kumpasla istifaya zorlanırken Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup başkanvekillerinden biriydi. Yaptığı yolsuzluk açıklamalarıyla partinin yıldızlaşan isimlerinden biriydi.
Siyasete girmezden önce SSK Genel Müdürlüğünden ayrıldıktan sonra kendi kurduğu Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği Başkanlığı’nı yapıyordu. Bu dernekteyken yaptıkları Deniz Baykal’ın da, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in de dikkatini çekmişti. Önce DSP’den milletvekili adayı olmak istedi ama aday gösterilmedi. 2002 yılında bu kez CHP’den İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girdi..
2010’da, tam da Türkiye için son derece kritik bir anayasa referandumuna gidilirken Deniz Baykal’ın bir kumpasla genel başkanlıktan ayrılmak zorunda kalması, Kemal Kılıçdaroğlu’nu beklemediği bir koltuğa oturtu verdi. O sırada Kılıçdaroğlu ismini öne çıkaran ve onu tek aday olarak kurultaya sokan isim, partinin güçlü genel sekreteri Önder Sav’dı. Ama Genel Başkan olduktan sonra Kılıçdaroğlu’nun arası en önce Sav’la açıldı. Önder Sav, 13 yıl sonra bugün Kılıçdaroğlu’nu indirmek isteyen ‘değişimci’ grubun destekçilerinden biriydi.
Kılıçdaroğlu’nun ana muhalefet lideri olarak ilk büyük sınavı, genel başkan olduktan birkaç ay sonra yapılan 2010 Anayasa referandumuydu. Kılıçdaroğlu meydanlarda Anayasaya hayır oyu verilmesini savundu ama tam da 12 Eylül tarihine denk getirilen ve ‘Türkiye 12 Eylül darbesiyle hesaplaşıyor’ diye takdim edilen referandumda ezici bir evet oyu çıktı.
Kılıçdaroğlu’nun ikinci büyük sınavı ve iktidardaki Ak Parti ile ilk düellosu 2011 Genel Seçimleri oldu. CHP bu seçimde yüzde 25,98 oy aldı. ‘Genel başkanlıktan gitse oyumuz yüzde 5 artar’ denilen Deniz Baykal gitmiş ama CHP oylarında anlamlı bir artış olmamıştı. Kılıçdaroğlu seçim yenilgisini “Moral bozmayacağız” diyerek karşıladı. Gelecekten ümidi vardı.
Kılıçdaroğlu Genel Başkanlık koltuğunda oturuyordu fakat parti yönetiminden memnun değildi. 2012’deki kurultayda, bunu açıkça ‘Yeni CHP’ ifadesiyle belirtti. Ve ‘Geleneksel CHP’ çizgisini değiştirmek için parti içinde ‘Değişim’ tartışmasını başlattı.
CHP’nin eski lideri o dönem yaşadıklarını 140journos’ın bu linkteki belgeselinde detaylarıyla anlatıyor.
2013, Türkiye’nin önce Gezi olaylarıyla, ardından da yıl sonunda ortaya çıkan 17-25 Aralık operasyonlarıyla sarsıldığı yılın adıydı. Toplumsal muhalefet Gezi’de kendini göstermiş, 17-25 Aralık operasyonları ise iktidarın yolsuzluk iddialarıyla sarsılmasına neden olmuştu.
Mart 2014’te yapılacak yerel seçime muhalefet ve CHP bu avantajlarla girdi ama bu seçimde bir başarı elde edilemedi, tersine Ak Parti ve Tayyip Erdoğan bu en zorlu sınavdan ‘Halk tarafından onaylanmış’ olarak çıktı.
Aynı yıl, CHP Kılıçdaroğlu ile birlikte 2014’te ilk kez yapılan Cumhurbaşkanı’nın doğrudan halk oylarıyla seçileceği seçime, yıllarca tartışılacak bir ittifakla girdi. MHP’yle yapılan ittifakın çatı adayı Ekmelettin İhsanoğlu oldu. Bu adaylık partinin tabanında da tartışma yarattı. Tayyip Erdoğan’ın yüzde 54 oy alıp ilk turda seçildiği seçimde HDP dışında bütün partilerin birden üzerinde ittifak ettiği aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38 oy alabildi.
Bu seçim sonrası Kemal Kılıçdaroğlu eleştiriler üzerine yetkisini kullanarak olağanüstü kurultay için çağrı yaptı. Rakibi eski grup başkan vekili ve Yalova milletvekili Muharrem İnce’ydi. Kılıçdaroğlu 740 oyla tekrar genel başkan seçilirken İnce 415 oy aldı.
Kılıçdaroğlu CHP’sinin iktidara hiç değilse ortak olmaya en fazla yaklaştığı seçim, Haziran 2015’te yapılan seçimdi. Ak Parti’nin başında Tayyip Erdoğan değil Ahmet Davutoğlu vardı ama Erdoğan seçim kampanyasında Cumhurbaşkanı olarak aktif rol aldı. Bu seçimde Ak Parti tarihinde ilk kez tek başına iktidar olamadı. Bir koalisyon kurulacaktı. Ancak bu koalisyon kurulmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan Anayasadaki yetkisini kullanarak Türkiye’yi yeniden seçime götürdü. Kasım 2015’te yapılan bu seçim öncesinde Türkiye’nin siyasi dengelerini değiştirecek çok önemli şeyler oldu, terör yeniden başladı. Ardından da Kasım ayındaki seçimde Ak Parti bu kez yüzde 49’a kadar yükseldi ve tek başına iktidarı kazandı. Kılıçdaroğlu ve CHP bir yenilgi daha almıştı, yenilgi yüzünden iktidarı suçluyorlardı.
Kasım seçimi ardından 2016’da Türkiye bu kez bir Darbe Girişimi’yle sarsıldı. Kılıçdaroğlu 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında Ağustos 2016’da Artvin ziyaretinden dönerken de konvoyuna uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. İki askerin yaralandığı saldırıyı PKK üstlendi.
Darbe girişiminin ardından muhalefette önemli bir bölünme yaşandı; Milliyetçi Hareket Partisi muhalefet saflarından koparak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanına geçti. Hatta MHP ‘Başkanlık sistemine geçilmesini’ de önerdi. İktidar kanadı bu fırsatı kaçırmadı, darbe sonrası ilan edilen OHAL’in gölgesinde anayasa ve hükümet sisteminde değişiklik için referandum yapıldı. Yapılan referandumda halkın yüzde 51’i yeni hükümet sistemini destekledi. Bu referandumda hayır oyu verilmesini isteyen CHP lideri Kılıçdaroğlu ise MHP’den kopanlara önderlik eden Meral Akşener, daha sonra kurulacak ittifakın ilk adımı attılar. Referandumda alınan yüzde 48,5’luk hayır oyu bu ittifaka ümit verdi.
Ardından, CHP’li vekil Enis Berberoğlu’nun MİT Tırları davasında tutuklanmasına Kılıçdaroğlu CHP tarihi için önemli bir eylemle karşılık verdi. 15 Haziran’da Ankara’dan başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ OHAL sürecinde yaşanan birçok hukuksuzluğa da dikkat çekiyordu. Yürüyüş 9 Temmuz’da Maltepe’de düzenlenen ve yüzbinlerce insanın katıldığı mitingle sonlandı.
2018’de yeni hükümet sisteminin ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayı daha önce kurultayda Kılıçdaroğlu’na rakip olan Muharrem İnce’ydi. Kılıçdaroğlu’nun İnce’yi açıkladığı sıradaki “Gel bakalım Muharrem” hitabı uzun süre tartışıldı.
Bu seçim döneminde Kılıçdaroğlu’nun yaptığı önemli hamlelerden biri de ‘ittifak siyasetiydi.” Bugün ‘Altılı Masa’ olarak bilinen Millet İttifakı’nın kuruluşu 2018 seçimleriydi. Millet İttifakı Saadet, İYİ, Demokrat Parti ve CHP’den oluşuyordu. İttifak girdiği ilk seçimi kaybetti.
2019 Yerel Seçimleri’ne giderken Kılıçdaroğlu’nun can güvenliğinin tehlike girdiği ikinci bir olay da Ankara’da yaşandı. Terör saldırısında şehit olan askerin Çubuk’taki cenazesine katılan Kılıçdaroğlu cenazeye katılanlarca protesto edildi. Provokasyon fiziksel saldırıya vardı, Kılıçdaroğlu zorlukla alandan çıkarıldı.
CHP’nin başında Kılıçdaroğlu olduğu dönemin en çarpıcı başarısı ise 2019 yerel seçimleriydi. 2014 seçimlerinde Ak Parti 48 büyükşehir ve il belediyesi kazanırken bu sayı 2019’da 39’a düştü. Aynı dönemde CHP’nin belediye sayısı ise 14’ten 21’e yükseldi. İYİ Parti’yle ittifak yapılarak girilen ikinci seçimde kazanılan büyükşehirler içinde İstanbul ve Ankara da vardı.
Yerel seçim ivmesini 2023 seçimlerine taşımak isteyen Kılıçdaroğlu ittifakı genişletip yeni kurulan Gelecek ve Deva Partisi’ni de Millet İttifakı’na kattı.
Fakat ittifak 2023 seçimlerinde mağlup oldu. Bu Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği dördüncü ve son genel seçimdi. 4 Kasım’da da 13 yıldır oturduğu Genel Başkanlık koltuğunu Grup Başkanı yaptığı Özgür Özel’e kaybetti.