BioNTech, pankreas kanserine karşı aşı yaptı, sonuçlar ümit verici
Depremin binalardaki yıkımları bitti ama hayatlarda yol açtığı yıkım sürüyor. Hatay’da depremde 2 çocuğunu kaybedip, Mersin’de bir yıllığına kendileri için kiralanan tek odalı evde yaşam mücadelesi veren Kurt Ailesi, şimdi de kanserle boğuşuyor.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine Hatay merkezde yakalanan Kurt ailesinin evleri yıkıldı. Enkaz altında kalan aileden Şükrü, eşi Gitaf ve oğulları Tahir Mehmet Kurt akrabaları tarafından kurtarıldı. Çiftin çocukları Elif ve Yunus Emre Kurt ise hayatını kaybetti. Çocuklarını enkaz altından çıkarmaya çalışan Şükrü Kurt’un sol elinin parmaklarında doku kaybı oluştu. Şoförlük yapan Kurt, işsiz kaldı. Çocuklarını toprağa veren çift, geride kalan oğullarını da yanlarına alarak yakınlarının yaşadığı Mersin’e geldi.
Kayıplarının acısı henüz dinmemişken bu süreçte Gitaf Kurt’a meme kanseri teşhisi konuldu. Şükrü Kurt’un eline ise vücudunun başka bir yerinden alınan doku nakledildi. Merkez Yenişehir ilçesine bağlı Kocavilayet Mahallesi’nde konteynerde kalan Kurt ailesi daha sonra yakınlarının kirasını ödediği tek odalı bir eve geçti. Çatısı akan, sıvası dökülen evde yaşam mücadelesi veren Kurt ailesi, hayırseverlerin desteği ile geçimini sağlamaya başladı.
Deprem günü yaşadıklarını anlatan Şükrü Kurt, “Sabah gürültü ile uyandık. Çok sallandık. Küçük çocuğumu kucağıma aldım. Diğer çocuklar da önümden çıktı. Merdivenlerden dışarı çıkamadık. Saatlerce enkazın altında kaldık. 7-8 saat sürdü sanırım. En sonunda kardeşlerim geldi, beni çıkardı. İki çocuğumu da enkazın altında kaybettim. Kucağımda olan bayağı can çekişti. Kucağımda ölüme teslim oldu. Allah kimseye yaşatmasın, çok zor. Depremden sonra beni Mersin’e getirdiler. 4- 5 defa ameliyat oldum. Küçük çocuğumu enkazın altından çıkarmak için uğraşırken parmağımdaki deri soyuldu. Vücudumdan doku alınıp eklendi” dedi.
Yakınlarının kirasını ödediği tek odalı evde kaldıklarını kaydeden Kurt, “Evi kiralayan akrabamız, ‘Yılın dolana kadar otur’ dedi. Tabi yılımız dolunca ne yaparız, bilmiyorum. Allah kimseyi düşürmesin. Mecburen, bu şartlarda yaşamaya çalışıyoruz. Villası olan da olmayan da bu duruma düştü. Zor bir dönemden geçiyoruz. Gelirimiz yok, eş dost yardımları ile geçinmeye çalışıyoruz. Eşim de kanser hastası.
Depremden sonra oldu. Onun tedavisi, benim kontrollerim var. Şehir hastanesi uzak, gidip gelmekte zorlanıyoruz. Eşimin hastalığı dolayısıyla bu evde kalmaması lazım ama mecburiyetten kalıyoruz. Parmağımın bu halini gören iş vermiyor. En basiti kapıcılık ama diyorlar ki ‘Bu elinle olmaz, yapamazsın.’ En basit iş aslında. Devlet dairesi, memurluk değil. Yardım istemiyorum. Kalacak bir yer ve iş istiyorum. Canımız sağ, çok şükür. Yapamayacağım iş yok, kapıcılık da yaparım. En azından evimiz olmuş olur” diye konuştu.
Gidaf Kurt ise evlat acısının çok zor olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Depremde çocuklarımı kaybettim. Eşimi enkazdan yaralı çıkardılar. Çocuklarımı ben defnettim. Allah kimseye bu durumu yaşatmasın. Kızım 14 yaşındaydı, lise 3’e gidecekti bu sene. Oğlum 2’nci sınıfa gidecekti. Yavrum, birinci karneyi aldı, ikincisini alamadı. Babasının kucağında vefat etti. İki çocuğumu kaybettim, tek evladım kaldı, amacımız oğlumu iyi şekilde yaşatmak.”