Türkiye gıda enflasyonunda dünya dördüncüsü
DenizBank Genel Müdürü Ateş, “Önümüzdeki dönemde kredi büyümesini dengeleyen ve mevduat tarafında TL'ye geçişi teşvik edecek adımların devam edeceğini düşünüyoruz."
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, önümüzdeki dönemde finansal istikrar ile parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecek, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımlarıyla kredi büyümesini dengeleyen ve mevduat tarafında TL’ye geçişi teşvik edecek adımların devam edeceğini düşündüklerini söyledi.
“Bankacılık Söyleşileri” kapsamında konuşan Ateş, küresel ekonominin 2023’ü, son 40 yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyonla mücadele ederek geçirdiğini, bunun arkasında Covid-19 salgını, sonrasında gelen arz şokları, Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle yükselen enerji fiyatları gibi birçok etkenin olduğunu anlattı.
“Enflasyonla mücadelede faiz artışları en önemli araç olarak kullanıldı ve halen de kullanılıyor. ABD Merkez Bankası (Fed), politika faizini toplamda 525 baz puan artırarak yüzde 5,25-5,50 bandına getirdi. Avrupa Merkez Bankası da (ECB) toplamda 450 baz puan faiz artışına giderek yüzde 4’e çıkardı” diyen Ateş, “Sıkı para politikalarının etkisi ile son dönemde enflasyon oranlarında yavaşlamaya da şahit oluyoruz. Dolayısıyla merkez bankalarının parasal sıkılaşma döngüsünün sonuna geldiğini tahmin ediyoruz” diye konuştu.
Enflasyonda belirgin yavaşlamaya rağmen küresel ekonomik aktivitenin gerektiği kadar gerilememesi ve enflasyonun halihazırda yüzde 2 hedefinden uzakta olmasının, politika faizlerinin bir süre daha yüksek seviyelerini koruyacağına işaret ettiğini aktaran Ateş, bu beklentilerin küresel risk iştahını olumsuz etkilediğini ve finansal koşullar üzerinde ilave sıkılaştırıcı etki yaratarak büyüme beklentilerini aşağı çektiğini söyledi.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), küresel büyümenin 2023’te 0,5 puan gerileyerek yüzde 3’e yavaşlamasını beklediğini ifade eden Ateş, “2024’te de yumuşak iniş senaryosu altında sıkı para politikalarının gecikmeli etkileri ve Çin’de beklentilerin altında kalan toparlanmanın baskısıyla küresel büyümenin yüzde 3’ün altına gerilemesi muhtemel. Bu çerçevede 2024; sıkı para politikaları ile küresel ekonomik aktivitenin yavaşladığı, enflasyonun emtia fiyatlarında yaşanacak gerilemenin de desteğiyle kademeli şekilde gerilediği bir yıl olacak. Ayrıca, jeopolitik gelişmelerin küresel enflasyondaki düşüş eğilimini sekteye uğratma konusunda risk faktörü olarak göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi ve son dönemdeki İsrail-Filistin olayları da bunun göstergesi” dedi.
Hakan Ateş, Türkiye ekonomisinin, 2023’ün ilk yarısında, şubat ayında herkesi derinden etkileyen deprem felaketinin olumsuz etkilerine rağmen genişleyici politikaların desteğiyle yıllık yüzde 3,9 büyüdüğünü belirterek, şunları söyledi: “Yılın tamamını seçim sonrası uygulamaya konulan politikaların etkisiyle yavaşlayarak da olsa yüzde 4’ün üzerinde bitirmemiz muhtemel. Seçim sonrası yeni ekonomi yönetiminin Ortodoks politikalara yöneldiğini ve eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) makroekonomik istikrarı sağlayacak hedefler için bir yol haritası ortaya koyduğunu gördük. Üçüncü çeyrekte açıklanan büyüme rakamları ve son çeyrekteki öncü göstergeler; uzun süredir çok yüksek artışlar kaydeden özel tüketim harcamalarının yavaşladığını, büyüme kompozisyonunda yatırım katkısının arttığını, dolayısıyla OVP ile hedeflenen yönde olunduğuna dair sinyaller veriyor.”
Yavaşlayan ekonomik aktivite ve ihracat pazarlarımızda beklenen zayıf büyüme sebebiyle 2024 yılında büyüme hızının düşmeye devam edeceğini belirten Hakan Ateş, “Nitekim Merkez Bankası, fiyat istikrarını tesis etmek için şubat ayında yüzde 8,5 seviyesinde olan politika faizini kademeli şekilde yüzde 40 seviyesine çıkartmış durumda. Ayrıca, Merkez Bankası, seçici kredi uygulaması ve kredi büyümelerine yönelik makroihtiyati tedbirler de aldı ve TL mevduatın payını artırmaya çalışıyor. Atılan tüm bu adımların yansıması olarak, son dönemde enflasyonun ana eğiliminde yavaşlama olduğuna dair olumlu sinyaller geliyor. Enflasyonun; 2023 yılını Merkez Bankası’nın tahmini ile uyumlu, yüzde 65 seviyelerinde tamamlayacağını, 2024 yılının ilk yarısında baz etkisi ile bir miktar daha arttıktan sonra üçüncü çeyrekle beraber belirgin düşüş kaydedeceğini öngörüyoruz. Olumlu sinyallere karşın enflasyonla mücadele; zorlu bir süreç, hizmet enflasyonundaki yüksek yapışkanlık ve başta yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere geriye dönük fiyat artışları, enerji fiyatlarındaki artış ve maliyet baskıları enflasyon üzerinde yukarı yönlü riskler içeriyor.”
DenizBank Genel Müdürü Ateş, finansal kırılganlıkların azaltılmasına yönelik politikaların cari açık üzerinde de pozitif etki yarattığını göreceklerini, cari açığın, güçlü iç talep koşulları ve artan altın ithalatı sebebiyle Mayıs 2023’te 60 milyar dolara yükseldiğini, yılın ikinci yarısında ise enerji ithalatındaki gerilemenin öncülüğünde ekim ayı itibarıyla 50 milyar dolara kadar gerilediğini, önümüzdeki dönemde de iç talepteki dengelenmenin etkisiyle cari açığın azalması yönünde eğilimin sürmesini beklediklerini söyledi.
Seçimlerin tamamlanması ve siyasi belirsizliğin geçmesinin risklerin azalmasına yardımcı olduğunu ifade eden Ateş, “Yeni ekonomi yönetiminin makroekonomik istikrara yönelik attığı adımların olumlu sonuçlarının görülmesinin, risklerin daha da azalmasına yardımcı olacağı kanaatindeyiz. 2023 yılının ikinci yarısında göreve başlayan yeni ekonomi yönetiminin attığı parasal ve miktarsal sıkılaşma adımlarının sektör üzerindeki etkileri, yılın üçüncü çeyreği itibarıyla hissedilmeye başlandı. Bankacılık sektörü de ekonomide Ortodoks politikalara geri dönüşe, dinamik yapısı sayesinde kolaylıkla uyum sağladı” diye konuştu.
Rakamlarla 2023’e bakıldığında, bankacılık sektöründe büyümenin yavaşladığı bir yılı geride bıraktıklarını aktaran Ateş, ilk 11 ayda toplam kredilerdeki kur etkisinden arındırılmış yıllık artışın yüzde 32 seviyesinde olduğunu, enflasyonun oldukça altında kaldığını söyledi. Ateş, “Faiz artışları ve seçici kredi politikaları ile birlikte kredi büyümesi yavaşladı. Bununla birlikte kredi büyümesi düşük olmasına rağmen NPL’yi çok etkilemedi. NPL oranı aynı dönem itibarıyla yüzde 1,5. Önümüzdeki dönemde yüksek faizler ve kredi imkanlarındaki daralma sebebiyle NPL oranında bir miktar artış görülebilir. Bankalarımız da güçlü sermayeleri ve gelişmiş risk sistemleri ile bu süreci iyi yönetecektir” diye konuştu.
Hakan Ateş, mevduat tarafında da rekabetin devam ettiğini, ilk 11 ayda kur etkisinden arındırılmış mevduat hacminin yüzde 41 arttığını, KKM dönüşüm hedefleri ve TL mevduatı teşvik edici uygulamalar ile mevduatta artışın devam ettiğini gördüklerini ifade ederek, “Özellikle KKM dönüşümünde TL mevduatın yükselen faizleri önemli bir etken. Enflasyonun yüksek seyretmesi ve buna bağlı olarak politika faizinin yüksek kalacak olması, mevduat faizlerinin önümüzdeki dönemde yüksek kalacağını gösteriyor” dedi. Kredi hacmindeki azalma ve süregelen makroihtiyati tedbirlerin sektörün karlılığını da etkileyeceğini vurgulayan Ateş şöyle devam etti:
“Faizlerdeki normalleşmeye paralel kredi faizlerinin mevduat faizlerinin üzerine gelmesini olumlu karşılıyoruz. 2022 yılında bankacılık sektörünün sermaye karlılığı yüzde 40’ın üzerinde gerçekleşmişti, 2023’ün eylül ayı itibarıyla yüzde 38. Dolayısıyla bu yıl da faiz dışı gelirlerin de desteğiyle sektörün önceki yıla benzer bir performans sergilemesini bekliyoruz.
2024 yılında makroihtiyati önlemler devam ettikçe büyümenin sınırlı olmasını öngörüyoruz. Regülasyonlarla gelen miktar kısıtlamaları, hem ticari hem tüketici kredileri tarafında büyüme alanını kısıtlıyor. Yıl genelinde kredi büyümesinin enflasyonun altında kalmasını bekliyoruz. Buna rağmen firmalar, işletme sermayesi ihtiyacı sebebiyle yüksek faizli de olsa kısa vadeli kredileri talep edecekler. Tüketici tarafında ise kredi kartı ve ihtiyaç kredisi tarafında artış bekliyoruz. Önümüzdeki dönemde finansal istikrar ile parasal aktarım mekanizmasını güçlendirecek, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımlarıyla birlikte kredi büyümesini dengeleyen ve mevduat tarafında TL’ye geçişi teşvik edecek adımların devam edeceğini düşünüyoruz.”
DenizBank Genel Müdürü Ateş, KKM’nin 2021 yılının aralık ayında dolarizasyonu azaltmak ve kur üzerindeki baskıları hafifletmek amacıyla devreye alındığını, ekonomi yönetiminin bu yılın haziran ayında atmaya başladığı parasal sıkılaşma ve makroihtiyati çerçevedeki sadeleşme adımları ile TL mevduat payının artırılmasına yönelik düzenlemelerin etkisiyle mevduat faizlerinin yükselişe geçtiğini hatırlattı.
KKM’ye getirilen kısıtlamalar, bankaların KKM’den TL’ye dönüşüme teşvik edilmesi ve en önemlisi TL mevduat faizlerindeki yükselişin KKM’ye olan ilgiyi azalttığını vurgulayan Ateş, Ağustos 2023’te toplam mevduatın yüzde 30’unu aşan ve 3,4 trilyon TL ile zirveye ulaşan KKM’nin, 24 Kasım haftası itibarıyla yaklaşık 3 aylık süreçte 2,7 trilyon TL seviyesine kadar gerilediğini bildirdi. Ateş, “Bahsedilen dönemde KKM hesaplarında 670 milyar TL azalış gerçekleşti. KKM bakiyesindeki azalışın TL mevduattaki artış ile ikame edilmiş olması ve YP mevduata yönelimin olmaması memnuniyet verici. Bildiğiniz gibi ekonomi yönetimi, KKM’den kademeli çıkış stratejisi uygulanacağına işaret ediyor. Son aylarda KKM’de yaşanan gerileme hızına da baktığınızda, 2024 yılı genelinde KKM’den çıkışın devam etmesini bekliyoruz. TL mevduatın cazip olduğu ve finansal istikrarın tesisi sürecinde KKM’nin sona ereceğini öngörüyoruz” diye konuştu.
Hakan Ateş, yapay zeka (AI), robotik endüstriler ve açık bankacılık gibi alanlarda görecekleri yeniliklerin; bankaları daha etkileşimli, hızlı ve müşteri odaklı yapılara, bankacılık lisanslı finansal teknoloji şirketlerine dönüştüreceğine işaret ederek, “Finansal hizmetlerin erişilebilirliği ve güvenliği artarken, bankaların rolü, tek tuşla müşteri hayatının her alanında var olmaya doğru evrilecek. İnovasyon yapmak, insan ve teknoloji arasındaki köprü işlevini iyi özümsemek, rekaberlik ilişkisi içinde fintech ve girişimlerin çevik yapısından faydalanmak giderek daha fazla önem kazanacak” dedi.
Yapay zeka teknolojilerinin müşteri hizmetleri ve finansal danışmanlık alanlarında önemli rol oynarken, AI tabanlı chatbotlar ve sanal asistanlar sayesinde müşteri hizmetlerinin kalitesinin artacağını vurgulayan Ateş, bu teknolojilerin, müşteri davranış analizleri yaparak kişiselleştirilmiş finansal öneriler sunacağını, robotik teknolojilerin ise bankacılık işlemlerinin hızını ve operasyonel verimliliğini artıracağını söyledi.
Açık bankacılık kavramının yasal olarak hayatımıza girmesi ile bankaların sahip olduğu yeteneklerin “API” adı verilen teknoloji vasıtasıyla dışarı sunulabilir hale geldiğini aktaran Ateş, “Fintekler ve diğer tüm teknoloji şirketleriyle işbirliği yapmanın önünü açtı. Biz de DenizBank olarak, 3 senedir açık bankacılıkta uzak ara en geniş ve en fonksiyonel API setine sahip kurumuz. Aynı zamanda Deniz Akvaryum İnovasyon Merkezi, NEOHUB gibi inisiyatiflerimizle sektördeki teknolojik yatırımlara öncülük ediyoruz. Diğer yandan, insan unsuru ile teknolojinin beraber yürümesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple uzaktan müşteri edinimi gibi dijitalleşmenin bize sunduğu faydaları hizmetlerimize hızla adapte ediyor ve bunlardan en verimli şekilde faydalanıyoruz” şeklinde konuştu.