Kim Jong Un iş başında: Silah fabrikalarına kapasitelerini artırma emri verdi
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) lideri Kim Jong Un 2024'ün ilk gününde bu yılı 'Çin-Kuzey Kore Dostluk Yılı' ilan etti.
Pasifik’te sular ısınırken Kuzey Kore nükleer programı, güdümlü füze denemeleri ve casus uydularla Kore Yarımadası’nda gerilimi artırabilecek adımlar atmaya devam ediyor. Bölgede gerilimin adreslerinden biri de Çin-Tayvan anlaşmazlığı. Yeni yılın Asya-Pasifik’e neler getireceği henüz kestirilemezken bölge siyasetinde bu yıl bizleri nelerin beklediğini analiz ettiğimiz bir yazıyı sizler için kaleme almıştık.
Hal böyleyken Pekin’in resmi haber ajansı Xinhua‘nın aktardığına göre Çin ve Kuzey Kore yılın ilk gününde 2024’ü ‘dostluk yılı’ ilan etti. Haberde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in mesajına yer verildi. Cinping iki ülkenin dağlar ve nehirlerle birbirine bağlı dost komşular olduğuna dikkat çekerek Çin ve Kuzey Kore arasındaki geleneksel dostluğun iki parti ve iki ülkenin eski nesil liderleri tarafından kurulduğunu, “devrimci mücadeleyle pekiştirildiğini ve sosyalist inşa sürecinde giderek derinleştiğini” söyledi. Şi son yıllarda Çin ve Kuzey Kore arasındaki dostane işbirliğinin ortak çabalarla “yeni bir tarihi döneme girdiğini” belirtti.
President Xi Jinping and the Democratic People’s Republic of Korea’s top leader Kim Jong-un on Monday jointly designated 2024 as the China-DPRK Friendship Year and launched a series of activities. #XiJinping https://t.co/tTEczbR01e
— China Daily (@ChinaDaily) January 1, 2024
Çin Komünist Partisi ve Çin hükümetinin yeni dönemde Kuzey Kore ile ilişkilerini “stratejik ve uzun vadeli bir perspektiften” gördüğünü vurgulayan Şi mesajına şöyle devam etti:
“Çin, Kuzey Kore ile diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75. yıl dönümünü ve Çin-Kuzey Kore Dostluk Yılı’nı fırsat kabul ederek uzun vadeli dostluğun ve karşılıklı stratejik güvenin derinleştirilmesi, işbirliği ve etkileşimin artırılmasıyla bölgesel barışa ve istikrara katkı için birlikte çalışmaya hazırdır.”
Kuzey Kore lideri Kim Jong Un da mesajında iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulmasının 75. yılı olan 2024’ün kritik bir yıl olduğunu, iki ülkede de “sosyalist inşanın yeni bir ilerleme evresine girdiğini” ve “uluslararası durumun karmaşık değişimlerden geçtiğini” vurguladı. Kim “zamanın ihtiyaçlarına” uygun olarak ve halkların isteği ve beklentisi doğrultusunda iki ülke arasındaki geleneksel dostluğu ve işbirliğini geliştirmek istediklerini söyledi.
Kuzey Kore lideri iki tarafın ve hükümetlerin yıl boyunca gerçekleştireceği faaliyetlerle siyaset, ekonomi ve kültür dahil tüm alanlarda karşılıklı alışverişi daha da ilerleteceğini, dostluk ve birlik bağlarını daha da derinleştireceğini, bölgesel ve küresel barış ve istikrarın korunmasına yönelik ortak çabalarda işbirliğini artıracağını ve böylece Çin-Kuzey Kore ilişkilerinde yeni bir sayfa açılacağını da vurguladı.
ABD’nin son dönemde Kuzey Kore’nin nükleer programı ve güdümlü füze denemelerinin yarattığı tehdide karşı Güney Kore ve Japonya ile savunma alanında işbirliğini artırmasının ardından Kuzey Kore’nin de Rusya ve Çin ile stratejik yakınlaşma yönünde adımlar attığı gözleniyor.
Pyongyang yönetimi Kovid-19 salgınının başlamasının ardından Mart 2020’de tüm sınırlarını dış dünyaya kapatmıştı. Çin ile Kuzey Kore arasındaki temaslar Çin Başbakan Yardımcısı Liu Guocong başkanlığındaki heyetin 9 Eylül 2023’te Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin 75. yılı kutlamaları için Kuzey Kore’yi ziyaret etmesiyle yeniden başlamıştı.
Kuzey Kore Dışişleri Bakan Yardımcısı Pak Myong Ho da 17-18 Aralık 2023’te Pekin’i ziyaret ederek Çinli mevkidaşı Sun Veydong ve Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile görüşmüştü. Bakan Yardımcısı Pak Kuzey Kore’nin “ortak çıkarları, bölgesel barışı ve istikrarı korumak için Çin ile çok taraflı işbirliğini güçlendirmeyi sürdüreceği” mesajı vermişti.
Pyongyang yönetimi Çin’in dışında Rusya ile de üst düzey temaslarla diyalog ve eş güdümü artırmaya çalışıyor. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un Eylül 2023’te Rusya’nın Amur bölgesinde Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile bir araya gelmişti. Kim ile Putin görüşmesinin yaptırım altındaki iki ülkenin askeri işbirliğine güçlendirecek bir adım olacağı öne sürülmüştü.
Çin-Kuzey Kore ilişkileri tarihsel olarak yakın coğrafi konumları ve benzer ideolojik yaklaşımları nedeniyle güçlü bir bağa sahip. İki ülke 20. yüzyılın ortalarındaki Kore Savaşı’nda süregelen bir ittifakın temellerini atmıştı.
Çin-Kuzey Kore ilişkileri Kore Yarımadası’ndaki siyasi gelişmelerle şekillendi. 1949’da Çin’de Mao Zedong önderliğindeki komünistlerin iktidara gelmesiyle Çin ve Kuzey Kore arasında benzer ideolojik değerlere dayanan bir dostluk oluştu. Bu dönemde Sovyetler Birliği’nin (SSCB) etkisiyle Kuzey Kore’nin kurulmasına da katkıda bulunan Çin bölgedeki siyasi dengeyi güçlendirmeye çalıştı.
Kore Savaşı (1950-1953) Çin ve Kuzey Kore ilişkilerini derinleşmesini sağlayan bir döneme işaret eder. Kuzey Kore’nin Güney Kore’yi işgal etmesi üzerine Çin Kuzey’e askeri yardım sağlayarak savaşa müdahil oldu. Bu iki ülke arasındaki askeri ittifakı daha da güçlendirdi. Savaş sonunda Kore Yarımadası iki ayrı devlete bölünse de Çin ve Kuzey Kore ittifakı sürdü.
Soğuk Savaş döneminde Çin ve Kuzey Kore’nin benzer ideolojik eğilimleri her iki ülkenin Sovyetler Birliği’ne karşı bir denge unsuru yaratmasını sağladı. 1960’ların sonlarına doğru Çin ve Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik ayrılıklar Çin’in Kuzey Kore’ye olan desteğini de etkiledi. Çin 1970’lerde daha bağımsız rol oynamaya başladı ve Kuzey Kore ile ilişki zayıfladı.
1980’lerin sonlarına doğru Çin-Kuzey Kore ilişkileri tekrar canlandı. Çin ekonomik reformları hızlandırırken Kuzey Kore dış dünyayla daha fazla etkileşime başladı. Ancak 1990’ların ortalarında Kuzey Kore’nin nükleer programı bölgesel istikrarsızlığa yol açtı, ilişkileri yeniden gerdi.
Günümüzde ise Çin-Kuzey Kore ilişkileri daha karmaşık bir dengede. Çin Kuzey Kore’yi desteklemeyi sürdürüyor ve ekonomik yardım sağlıyor. Ancak Kuzey Kore’nin nükleer programı ve bölgesel istikrarsızlık endişeleri ilişkileri belirsizleştiriyor. Tüm olumsuz faktörlere rağmen iki ülke bölgede güvenliği korumaya yönelik diplomatik çabayı sürdürüyor.