Uluslararası uyuşturucu çetesine operasyon: Çete lideri Kocaeli’de yakalandı
TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya finansmana erişim zorluğu ve yüksek fiyatlar nedeniyle konut satışlarının 2023’ün 11 aylık döneminde yüzde 15 gerileyerek 2015 yılından bu yana en düşük seviyeye geldiğini söyledi.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya “Konut satışları 11 aylık dönemde toplam 1 milyon 87 bin 349 adetle 2015 yılından bu yana en düşük seviyesine geriledi. Böylece konut satışları 2023 yılında yüzde 15 oranında gerileme kaydetti. Konut piyasasındaki yavaşlamada konut finansmanına erişimin zorlaşması ve konut fiyatlarındaki artışın etkili olduğu görüldü” dedi. TSKB Gayrimenkul Değerleme AŞ tarafından hazırlanan “Bir Bakışta Konut Piyasası 2023” isimli araştırma raporunu değerlendiren Yönel “2023 yılında görülen gerilemede en dikkat çekici veri, ipotekli satışların toplam satışlar içindeki oranının bugüne kadarki en düşük seviyesi olan yüzde 16’ya gerilemesi oldu. 11 aylık dönemde; ilk kez satılan konut adedi 328 bin 299, ipotekli olarak satılan konut adedi 171 bin 706, iş günü başına konut satış adedi ise 4 bin 687 olarak gerçekleşti” diye konuştu.
2024 yılının önemli konu başlıklarından birinin konut fiyatlarındaki hızlı artış olduğuna işaret eden Makbule Yönel Maya “Temmuz 2021 itibarıyla oluşan negatif reel faiz ortamı ve enflasyon konut yatırımının güvenli liman konumunu pekiştirdi. Konut fiyatları artışındaki ivme özellikle son iki yılda görüldü. Konut fiyatlarının geldiği mevcut seviye ise alım gücünde azalma ve kira fiyatlarında artış olarak kendini gösterdi. Bunlarla birlikte konut fiyatları üçüncü çeyrekte aylık bazda enflasyonun altında artış göstererek yavaşlama sinyalleri verdi. Yıllık nominal konut fiyat artışı yüzde 86,5 seviyesinde olurken yıllık reel konut fiyat artışı yüzde 15,6; Türkiye geneli ortalama birim fiyat 30 bin 36 TL/metrekare olarak gerçekleşti. Diğer yandan konut piyasasında 2024 yılında üç ana başlığın gündemde olacağını düşünüyoruz. Bunlardan ilki yeni konut üretimini özendirici araçların geliştirilmesi, ikincisi deprem bölgelerinin yeniden inşası ve bunun finansman kaynaklarının ve kaynak akış rotasının oluşturulması, üçüncüsü ise yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada en önemli konu başlıklarından biri olan barınma sorunu” diye konuştu.
Uygun faiz oranlarıyla desteklenen konut talebinin konut fiyatlarında önemli bir artış periyodunun öncüsü olduğunu ve sonrasında ekonomi politikaları doğrultusunda faiz oranlarında artışlar görüldüğünü belirten Makbule Yönel Maya şöyle devam etti: “Konut kredisi faiz oranları kasım ayı itibarıyla yıllık yüzde 42,2 ile son 10 yıldaki en yüksek seviyesine ulaşırken aynı ayda aylık bazda 5 bin 245 adet ile veri tarihindeki en düşük ipotekli satış adedi elde edildi. Türkiye’de azalan konut sahipliği oranları da dikkate alındığında konuta erişimde finansman maliyetinin azaltılmasına yönelik adımlarla birlikte erişilebilir fiyatlı konut üretimi konut sahipliğinde eğilim yönünü artıya çevirebilir. İpotekli satışların toplam satışlar içerisindeki oranı yüzde 15,8, 11 aylık dönemde ipotekli satılan konut adedi 171 bin 706, diğer konut satış adedi ise 915 bin 643 olarak gerçekleşti.”
Türkiye’de konut sahipliğinin 2013 yılından beri düzenli olarak azalırken kiracı oranının artış gösterdiğini ifade eden Maya “Bu veriyle birlikte konut fiyatları ve kiralardaki artış oranları ele alındığında uygun fiyatlı kiralama modellerinin önemi ortaya çıkıyor. Yıl içinde gerçekleşen depremler sonrası yaşanan iller arası göçün de kira fiyatları üzerinde etkisi hissedildi. Barınma sorunu konut alımının zorluğunun yanında kira fiyatlarının yükselişiyle de farklı bir alanda daha kendini gösteriyor. Bu doğrultuda uygun fiyatlı kiralık konut üretiminin mali politikalarla da desteklenmesi önem arz ediyor. 2022 yılı itibarıyla konut sahipliği oranı yüzde 56,7, kiracı oranı yüzde 27,2 11 aylık dönemde konut satışlarındaki yıllık azalma ise yüzde 14,9 seviyesinde meydana geldi” dedi.
Dolar bazında konut fiyatlarının 2010 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaşarak Ekim 2023 itibarıyla 1.078 USD/metrekare olduğunu söyleyen Maya “Konut satışlarında yabancı payına baktığımızda ise geçtiğimiz yıl yabancıların toplam satışlar içindeki oranı yıllık bazda yüzde 4,5 ile zirve değerine ulaşmışken 2023 yılında bu oran yüzde 3 oldu. Aynı oran Kasım 2023 itibarıyla ise yüzde 2,5’e geriledi. Ülke uyruklarına göre en çok satış, yüzde 30,2 pay ile Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı. İl bazında ise 2015 yılından beri birinci sırada olan İstanbul’un yerini yüzde 36,7 ile Antalya aldı. Yıllık USD bazlı konut birim fiyat artışı yüzde 21,1, yabancıların konut satışlarındaki yıllık ortalama payı yüzde 3, 2023 yılında yabancılara yapılan konut satışı ise 32 bin 941 adet oldu” diye konuştu.
Göç konusunun konut piyasasında bir diğer önemli veri olduğuna dikkat çeken Maya “Son altı yılda ortalama 200 bin net göç alındı. Konut fiyat artışlarının hızlı bir şekilde görüldüğü Antalya ise son iki yılda yaklaşık 85 bin net göç aldı. TÜİK’in nüfus projeksiyonlarına göre önümüzdeki yıllarda yıllık nüfus artışının yaklaşık bir milyon civarında olmasının beklendiği de dikkate alındığında hızlı bir şekilde konut üretiminin artırılması gerekiyor. Buna karşın kısıtlı arz, geciktirilmiş talep, göç ve finansman zorlukları konut fiyatlarındaki olası bir iyileşmenin önündeki en büyük engeller. Son 7 yılda alınan net göç 1 milyon 415 bin 179, 2022 yılı hane halkı sayısındaki artış 639 bin 765, 2022 yılı nüfus artışı 599 bin 280 seviyesinde” dedi.
İkamet ettiği ilden başka bir ildeki üniversiteye yeni kayıt yaptıran gençlerin sayısının 2021 yılında 386 bin 646 olduğunu hatırlatan Maya “2022/2023 dönemi itibarıyla toplam yurt kapasitesi ise 1 milyon 322 bin 754 olmuştu. Barınma sorunu temel bir konu olmasının yanı sıra öğrenciler için de bir çözüme ihtiyaç bulunuyor. Yurt kapasiteleri bu başlık altında büyük bir öneme sahip. Bu alanda yapılan yatırımlar öğrenci ikametinin kolaylaştırılmasına olanak sağlayabilir. Başta özel yurt kapasiteleri olmak üzere, yurt kapasitelerinin artırılması barınma sorununun çözümü için de oldukça önemli. Toplam yurt kapasitesindeki yıllık artış yüzde 8,1, 2022/2023 dönemi kamu yurt kapasitesi 876 bin 942, 2022/2023 dönemi özel yurt kapasitesi ise 445 bin 812 olarak biliniyor” dedi.
2024 yılına ilişkin sektör beklentilerini paylaşan Maya konut kredilerindeki sıkılaşmanın devam etmesi durumunda konut piyasasında yavaşlamanın sürebileceğini ifade etti. Ancak sıkılaşmadaki azalmayla birlikte 2024 yılının ikinci yarısından itibaren daha iyimser bir tablo ile karşılaşmanın mümkün olduğunu da belirten Maya şöyle devam etti: “Konuta erişimi azalan genç nüfusla birlikte konut sahipliği belirli bir zümrede olacak şekilde sınırlanıyor. İlk kez ev satın alacaklara sağlanacak teşvikler kira piyasası üzerindeki baskının hafifletilmesi açısından kritik önem taşıyor. Düşük risk odaklı yatırımcılar için mevduat faizleri büyük bir öneme sahip. Geçen dönemde riskten kaçınma ve paranın değerini koruma isteği nedeniyle artan gayrimenkul yatırımları alternatif getirilerin düşük olmasından da etkilenmişti. Mevduat faizlerindeki artışla birlikte ise yatırım amaçlı konut alımlarında azalma kaydedildi. Bu eğilim, 2024 yılı başlangıcı itibarıyla benzer şekilde devam edebilecekken arsa ve arazi satışlarının ise daha az etkilenmesi beklenebilir.”
Dar ve orta gelirli nihai tüketiciye yönelik ürün geliştirilmesinde artış sağlayacak çözümlerin bir diğer önemli odak noktası olacağının altını çizen Maya “Arzın kısıtlı olması ve inşaatın belirli bir süre alması çözümün kısa bir süre zarfında mümkün olamayacağını ve bu sebeple hızla aksiyon alınması gerektiğini gösteriyor. Özellikle kentlerdeki yaşam maliyetindeki artış ve barınma sorunu dünya genelinde etkilerini hissettiriyor. Konut fiyatlarındaki ve kiralarda görülen artış, barınmanın yaşam maliyeti içerisindeki payında artışa yol açıyor. Ülkemizin deprem gerçeği ve sağlanan teşviklerle kentsel dönüşüm önümüzdeki yıl da en hareketli konulardan biri olacak. Diğer yandan yeşil dönüşüm için de en doğru zamandayız. Konut sektörü, ülkemizin 2053 yılı net sıfır emisyon hedefine ulaşılması için büyük öneme sahip. Başta enerji ve su verimliliğinin artırılmasıyla konut bakım ve işletme maliyetlerinde tasarruf sağlayarak hem bireysel hem de çevresel fayda yaratmak mümkün” dedi.