Borçlu Demirören, İstiklal’deki AVM’sini Denizbank’a devretti
Ünlü futbolcular Arda Turan, Emre Belözoğlu ve Fernando Muslera'nın da aralarında olduğu toplam 21 kişiyi dolandırdığı iddiasıyla 252 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Seçil Erzan ikinci kez hakim karşısına çıktı, savunma yaptı.
Ünlü futbolcuları “fon” vaadiyle dolandırdığı iddiasıyla yargılanan eski Denizbank şube müdürü Seçil Erzan hakim karşısına çıktı.
Duruşmada tanık olarak ifade vermek için eski Futbolcu Semih Kaya duruşmaya katıldı. Duruşma salonunda ayrıca ünlü teknik adam Fatih Terim’in kızı Buse Terim Bahçekapılı ve eşi Volkan Bahçekapılı da vardı. Ünlü futbolcular Arda Turan ve Emre Belözoğlu ise mazeret bildirdi, Fatih Terim’in yardımcısı Müfit Erkasap’ın eşi Nur Erkasap ise sağlık raporu göndererek katılmadı.
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kimlik yoklamaları, gelen giden evrakların yazılmasının ardından duruşma salonuna getirilen sanık Seçil Erzan’a söz verildi. Mahkeme Başkanı, davaya üç müştekinin daha eklenmesi nedeniyle Erzan’a ek savunmasını sordu.
Seçil Erzan önceki savunmasında bugüne dek hiç bahsetmediği bir ismi açıkladı. Erzan, Hazine Bakanlığı’nda danışman olarak görev yapan “Emirhan” adlı kişinin ilk şikayetçi olduğu söylenen iş insanı Atilla Baltaş aracılığıyla fona para yatırdığını söyledi.
Seçil Erzan savunmasına, “2010 Temmuz ayı ile 2011 Kasım ayı arasında borsada 1 milyon lira para kaybettiğini” söyleyerek başladı. 2011 Aralık ayında Florya Şubesine başladığını, bu parayı yerine koymak için tesadüfen karşılaştığı ve Çorlu’dan tanıdığı Metin Taş’tan faktoring yapması konusunda yardım aldığını söyledi.
Metin Taş’ın kötü niyetli olduğunu anladığını ancak açığını kapatabilmek için Florya’da babaannesine ait evi sattığını, erkek kardeşi için kredi çektiğini böylelikle parayı çoğaltmaya çalıştığını belirten Erzan, al-sat yaparak halka arzlara katılarak o dönem borcunun bir kısmını kapatabildiğini söyledi. Daha sonra iş insanı Atilla Baltaş’tan spekülatif kağıdını batıranlarla konuşması için yardım istediğini, Baltaş’ın kendisine kredi bulduğunu, onları kullandığını söyleyen Erzan, kuzeni Tanın Yılmaz’ın 200 bin TL’lik mevduat hesabı açtığını, daha sonra buradaki parayı çekerek eşi Merve’ye verdiğini, eşinin bu parayı ticarette kullandığını, daha sonra bu paranın 93 bin euro olarak özel bankacılıkta değerlendirmesi için kendisine geldiğini anlattı.
Kuzeninin parasını değerlendirdiğini, bu konuda herhangi bir yasak olmadığını ifade eden Seçil Erzan, “Amaçları daha fazla para kazanmaktı. Merve, annesi, babası adına da kredi çekerek bana verdi. O dönemde paraları çoğaltmak gibi daha fazla kazanmak gibi streslerim oldu. 2013-2014 yıllarında oldu bu. Tanın, 60 bin lira civarında para verdi tekrar, bu fondan kazandığı parayla hayatını devam ettiriyordu. Evine ekmek alması ve kredi borçlarını ödemesi için benim de ona bu paradan kazandığı kadar vermem gerekiyordu. Böyle bir düzen oluşmaya başladı. Kuzenlerime sık sık gidiyordum, kardeşleri gibiydim” dedi.
2015’te annesinin beyin kanaması geçirdiğini, yüzde 99 engelli olarak hayatına devam ettiğini, bu süreçte Çorlu’da olan annesine hassasiyetinin arttığını, yabancı bakıcı tuttuklarını ve o dönem Merve ve Tanın Yılmaz’ın çok yardımcı olduğunu söyleyen Erzan, o dönemde Hüseyin Eligül ve eşiyle feribotta karşılaştıklarını annesinin durumunu anlatarak ağladığını, bunun üzerine Hüseyin Eligül’ün kendisine değerlendirmesi için para verdiğini belirtti. Erzan, Hüseyin Eligül’ün verdiği ve kredi çekerek getirdiği paraları, kuzeninin kendisine verdiği aynı hesaba yatırarak özel bankacılıkta değerlendirdiğini ifade etti. Erzan, kendisi hakkında kuzeni Tanın’ın “Babasından dayak yiyordu” şeklindeki ifadesinin yanlış olduğunu belirterek “Ufak tefek baba-kız tartışmaları olmuştu, dayak olayı olmadı kesinlikle” dedi.
Erzan, verilen tüm paraları aynı hesapta değerlendirdiklerini anlatarak “Herkesin hayat standartı artmaya başladı. Bir süre sonra benden para isteyenlere vermek zorunda hissetmeye başladım. Hayır diyemediğim zamanlar oluyordu” diye konuştu. Bir süre sonra ödediği faizin tefecilikte bile olmadığını da anlatan Erzan, “Bir süre sonra sanki bunun yapmak zorundaymışım gibi oldu” dedi. Erzan, “Hüseyin ağabeyin çevresinden de paralar gelmeye başlamıştı. Getirdiği paralar kimin diye sormuyordum, para getirmesini istemeden getiriyordu. Benim değerlendirdiğim para o dönem ailemdeki kişilerin parası olduğu için rahattım. O dönem bana yaparsın, sen halledersin gibisinden destek veriyorlardı. Yapamayacağımı söylediğimde karşı çıkıyorlardı. Bir süre sonra Nazlı da hayatımıza girdi ve etrafından para getirmeye başladı. 50 getirip 70 aldı çevresinden para toplayıp getiriyordu. İnsanlar ‘Seçil’i gördüğümüzde gözümüzde dolar canlanıyor’, ‘para, para’ diye espiri yapıyorlardı. Ben de bankada yükselmek istiyordum. Bu nedenle Galatasaraylı futbolcularla o dönem çok ilgileniyordum. Haftasonları bile çalışıyorduk. Benim söylediğim her şey yüzde yüz gerçek. Tek doğru olanlar bunlar. Ben gerçekleri anlatıyorum” dedi. Erzan’ın bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.
Atilla Baltaş’tan aldığı 250 bin doları 3 ayda bir 4 defa 100 bin dolar ödediğini anlatan Erzan, 2019 – 2020 yıllarında “O dönem eksiye düştüm ve yönetememeye başladım. Atilla’ya ödediğim paralar diğer insanlardan aldığım paralardı. Akıl tutulması da değil o dönem korkuyordum, dövizcinin parasını vermek zorundaydık” şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanının sorusu üzerine, Süleyman Aslan’dan 1 Mart 2022’de itibaren para aldığını söyleyen Erzan, Nuri Köşkdere’den dövizcilerin parasını ödemek için aldığını, tam olarak ne kadar aldığını hatırlayamadığını söyledi. Seçil Erzan, “Ali, bana iki kez 5 milyon getirdi. Bunlardan 5 milyon tefeci parasıymış alırken bunu bilmiyordum. O tefeciler galericilik yapıyormuş. Ben Süleyman Aslan dışında tefeci görmedim görüşmedim. Metin Taş da Silivri’de tefeciden para almış o dönem. Ben tefecilerin eline düştüğümüzü ödeme aşamasında öğreniyorum. 2022 Nisan ayında Süleyman Aslan’dan 10 milyon almışız, 14 milyon ödemişiz. Parayı alırken sözleşme yapmıştık sözleşmeyi hatırlamıyorum. Bu işlemin bankacılıkla ilgisi olmadığını biliyordu. Süleyman’a gelene kadar aslında hep hesap yapıyordum ailemden kalanları satarım diye düşünüyordum. Ben kimseye fon yapıyorum demedim” şeklinde konuştu.
Hayatında olan herkesin yaşam standartlarının yükseldiğini söyleyen Seçil Erzan, “Arabaları bir üst modele çıkıyordu. Tarlalar alıyorlardı. Gelirlerinin 3,5 katı kadar paralar kazanıyorlardı” dedi. Evrim Pınar Güzel’den, “Değerlendireceğim” diyerek para aldığını anlatan Erzan, “İlk başta değerlendirdim. Ancak sonra değerlendirmeye çalıştım. Ancak değerlendiremedim. Zaten aldığım parayı 1 saat sonra başkası kapıyordu. Arda’ya da ‘Para değerlendiriyorum’ dedim. Kimseye fon demedim. Semih Kaya’ya çok fazla harcama yapmaması için ‘Yeterince kazandın verdiğinden çok fazla geri aldın, yavaş harca’ dedim. 2021 Aralık ayından sonra Bülent Çeviker, Emre Belözoğlu’ndan sonra aklıma ne geliyorsa söylemeye başladım. Fatih Terim ya da Hakan Ateş fonu demedim, abuk sabuk şeyler söyledim” dedi.
Ağlamaklı şekilde ifadesine devam eden Erzan, “MASAK herkesin hesaplarını incelesin. O dönem kim bana para verdiyse kim benden para aldıysa herkesin hesapları incelensin. Ben bir canımla ortada kaldım. Kimseye derdimi anlatamıyorum. Herkes yer içer hesabı Seçil öder” şeklinde konuştu.
Erzan, Semih Kaya’nın kendisine kötü davranmadığını söyleyerek “Kaya’ya ana paranı aldın fazlasını isteme dedim. Semih bu kadar faiz istemeseydi ben sadece Selçuk İnan’a borçlanacaktım. O bu kadar faiz istemese ben zaten çözecektim. Diğer herkes artıdaydı. Ya da benim çözeceğim durumlardı” dedi.
Mahkeme başkanının Emre Belözoğlu’ndan aldığı parayı ne yaptığını sorması üzerine Seçil Erzan, “Aslında onun parası herkese dağıldı. 800 bin doları Semih Kaya’a, 300 bin doları Fırat Özdemir’e verdim. Diğerleri de dağıldı” dedi.
Seçil Erzan, “Geleceğimi kaybettim, İşimi kaybettim insanlar mağdur oldu. Herkesten çok özür dilerim. Ben banka müdürü olmasaydım, sadece Seçil Erzan olsaydım kimse bana bu parayı vermezdi. Kimilerinin kızı, kimilerinin kardeşi, kimilerinin Secosu, kimilerinin de iyi bankacısıydım. Hapse girdiğimden beri kime ne para verildi çıkarmaya çalışıyorum. Arda’nın hediyesi olan saati takmadım bile, paradan nefret etmiştim artık. Annem o haldeydi, babam ölmüştü, kimse bana sahip çıkmadı. Parada asla gözüm yoktu. Bu söylediklerim belki bana zarar verecek ama ben söylüyorum, ben bankacıyım diye benle bu ilişkiyi kurdular” dedi. Mahkeme öğle arası verdi. Aranın ardından Seçil Erzan’ın savunmasına devam edildi.
Mahkeme başkanının, “Fon vaadinde bulunarak ‘Fatih Terim fonu, Hakan Ateş’in de içinde olduğu bir fon dediniz mi?” sorusuna, Erzan “Son zamanlarda bunu söylediğim kişiler oldu. Emre Belözoğlu’na, Bülent Çeviker’e, İbrahim Çağlar’a söyledim” dedi.
Erzan, “Ben birilerini dolandırmayı düşünmedim, Nisan ayından sonra böyle oldu. Atilla Baltaş’ın dövizcilerden aldığı para faizlere gitti. Nur Erkasap’tan da para aldım. Tam ne kadar aldığımı bilmiyorum ama ödeme yaptım ona da. Ödemelerin yüzde 90’ı elden yapıldı. Semih’in parasını hesabından Ali aldı. Daha sonra Ali, Semih’in hesabına 750 bin dolar olarak geri gönderdi. Semih bana parayı göndermek için Ali’nin hesabına gönderdi. Ben 50-100 bin gibi ufak krediler çektim. Onun dışında yüksek miktarda kredi çekmedim. Çekebileceğim kadar kredi çektim onun dışında yüksek miktarda çekim yapılması imkansızdı” dedi.
Daha sonra duruşma savcısı, “İnsanlardan aldığınız paraları nereye yazıyorsunuz? Hesabını nasıl yapıyorsunuz, sistem vesaire var mıdır?” sorusuna, Erzan, “Sistem veya hesap yoktu. Nisan ayına kadar da büyük bir para yoktu. Hesap tutmuyordum bana para verenler tutuyordu. Onlar bana söylüyordu, ben tamam diyordum” dedi.
“Faiz ödemeleri yaptıktan sonra sisteme girilen para var mı?” sorusuna ise Erzan, “Hayır, dövizcilere para verildikten sonra sisteme para girilmedi” diye cevap verdi.
Soru üzerine Erzan, “Para istemesem de, insanlar para getiriyordu. Daha fazla para alayım diye insanlar akrabasının arkadaşlarının parasını getiriyordu. Çok sıkıştığım zamanlar insanlara kar oranlarını yüksek olarak söylediğim zamanlar oldu” dedi.
Savcının “Kaç telefon kullanıyorsunuz?” sorusuna Erzan, “İki telefon kullanıyorum biri banka biri özel hattım. Başka yok. Eski telefonu verip yeni telefon verdikleri telefon olabilir. İş hattımı genel olarak kişisel hayatımda da kullanıyordum. Şirket hattımı genel olarak da kullanırım” diye cevap verdi.
Şikayetçi avukatı Rezan Epözdemir’in, “Bankanız size yeni hat ve telefon veriyor. Numaraları kendileri yüklüyorlar ve size o telefonu kırıp atmanı neden istedi?” sorusuna ise Erzan, “Bana yeni hat verdiler telefonla ve diğer telefonu ne yaparsan yap dediler. O dönemde onların himayesinde gibi bir şeydim. Hiçbir yöneticimle bu konuyu ben paylaşmadım” diye cevap verdi. Avukat Epözdemir, “İlk ifadenizde fon olarak söylediğim kişiler var dediniz ama sonra yok dediniz duruşmada. Çelişki nedir?” Erzan, “Herkese fon demedim, fon yerine sistem dedim. Bankada gizli sistem dedim. Fon yok, kimisine sistem dedim, kimisine de bankada saklama dedim” şeklinde cevap verdi.
Avukat Epözdemir’in, “Telefonun internet aramalarında neden Gürcistan’da para birimi araması yaptınız?” sorusunu ise Erzan, “Bir müşterimizin Gürcistan’da parası olduğunu ve Türkiye’ye getirmek istediğini söylediğinde para birimini öğrenmek için arama yaptırdım” diye cevapladı. Avukat Epözdemir’in, “BDDK 43 milyon eksi olduğunu söylemiş. Bu para nerede?” sorusuna ise Erzan, “43 milyon gibi bir eksi yok. Normalde 300-500 bin arasında eksidir. Herkes aldığını söylerse ortaya çıkar. Bankanın 43 milyona benim söylediğim rakamlarla ulaşmıştır. 53 milyon gibi toplanan bir para hesaplanmıştı ancak o dönem kendimde değildim. Bazılarına daha fazla yazmışım. Bazılarına daha az yazmışım o dönem verdiklerime” dedi. Erzan, avukatın Whatsapp yazışmalarında Candaş Gürol’un aldığı parayla ilgili soruya, “Candaş Gürol, 100 bin dolar almadı” dedi.
Araba içerisinde konuştuğu videonun sorulması üzerine Erzan, “Moji de 250 bin dolar fazla para alanlar arasında. Ben Çorlu’da eve gittiğimde 7 Nisan’da köye gittim. O gün herkes bankaya gelecekti çünkü ne yapacağımı bilmiyordum. Saat 16.00’da eve geldiğimde kapının önünde Moji vardı. Erkan arabasıyla kapıdaydı. Eve gidip su içmek istiyordum. Erkan benden bir şeyler imzalamamı istedi. Sonrasında Moji beni götürdü ve bana bir şeyler söyledi. Cep telefonu görüntülerdeki söylediklerimi Moji zorla söyletti. O cümleleri zorla söyledim. Bana bilmediğim kağıtlar imzalatıldı” diye karşılık verdi.
Seçil Erzan, İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya 3 müştekinin daha eklenmesi nedeniyle yaptığı ek savunmasını tamamladı. Savunmasında Emre Belözoğlu’ndan 3 defa para alındığını, Buse Terim ve Volkan Bahçekapılı’ya bir para iadesi yapılmadığını söyleyen Seçil Erzan, müşteki Bülent Çeviker’in avukatı Hediye Ergin’in sorusuna ilişkin, “Ben Fatih diye birisi ile telefonda konuşmadım. Ben Bülent beyden 2 milyon 200 bin dolar kadar para aldım. Bir milyon 700 bin doları Fırat Özdemir’e, 400 bin doları da Semih Kaya’ya verdim. Mert beyle konuştum ancak kendisi bunun anormal bir şey olduğunun farkındaydı, hissetmişti” dedi.
Fırat Özdemir’in, gazetede özel fonlarla ilgili çıkan iki haberi kendisine attığını anlatan Erzan, “Ben de bu haberi Mert’e göndermiştim. İnsanları ikna etmek için haberleri gönderdim, herkese farklı bir şey söyledim. Benim o dönem iradem hiç yoktu, doğru olmayan şeyler yaptım. Parayı birinden aldım diğerine verdim, benim bunlara söyleyecek bir şeyim yok. Benim söylediğim rakamlar dışında asla bir mağduriyet çıkmayacak. Söylediğim her şey kuruşu kuruşuna doğru. Ben Buse Terim ile hiç görüşmedim. Ben Buse’nin parasını Terim’den aldım. Arda Turan 33 milyon bir kredi talep etmişti aynı gün kredi onaylandı ve ödemesi yapıldı. Bu kredi teminatsızdı. Normalde de bu kredi dövize çevrilemez ama aynı gün dövize çevrildi. Krediyi genel merkez onayladı” ifadelerini kullandı. Müşteki Burhan Taşpolat, Erzan’a “Banka yönetimi Seçil hanıma ‘2 sene yatar çıkarsın, sonra seni başka bir bankada görevlendiririz’ vaadinde bulundu mu? Sorusuna Erzan “Hayır” cevabını verdi.
Dosyada aslında mağdur konumda olduğunu 9 aydır suçsuz yere tutuklu olduğunu söyleyen Ali Yörük, “Benim ve eşimin adına bu iş sebebiyle aldığımız hiçbir mal varlığı yok. Benim Seçil’e götürdüğüm para kendi paramdı. Ben hiç kimseden para almadım. Seçil hanımın kurduğu fondan para kazanmak için kendi paramı verdim. Seçil beni, ‘Nuri bu sistemden çok para kazandı, İki daire aldı’ dedi. Benim patronum bu sistemden para kazandığı için ben de güvendim. Para kazanmak için paramı Seçil’e verdim. 350 bin dolar Semih beyden benim hesabıma para gelmiş. O parayı da benim hesabımdan çekmişler. Bana ödeme yapacaklarını söylediler. Bu yüzden bankaya gittim ama bana Arda Turan’ın verdiği parayı verdi, bende parayı onun aracına koydum” şeklinde savunma yaptı.
Mahkeme başkanı, Yörük’e ‘Bavul bavul, çanta çanta dolarları kaç defa taşıdınız? Ben şimdiye kadar 3 defa tespit ettim’ dedi. Ali Yörük soruya cevaben, “3 defa kendilerine yardımcı oldum. Seçil’in neden banka güvenliğine değil de bu işlemi bana yaptırdığını bilmiyorum. Benim alacağım olmasına rağmen benim paramı neden vermediğini, bana neden para taşıttığını bilmiyorum. Seçil hanım yalan konusunda profesyoneldir. Bankada kameraların gözü önünde bir banka müdürü bana para veriyor, ben burada suç işlenebileceğini nasıl düşünebilirim. Parayı arabaya bıraktıktan sonra ben Çorlu’ya döndüm. Seçil Erzan’ı 20 senedir tanıyorum. Sevgilisi Nuri Köşdere ile 15 yıldır benim telefonumla görüşüyordu. Ben Seçil’e paramı kaptırmışım, arayıp sormayayım mı? Seçil’in bagajına koyduğum para hiçbir zaman Çorlu’ya gitmedi. Her zaman Seçil hanımın bagajına gitti. Ben Hüseyin Eligül’den de hiç para almadım” ifadelerini kullandı. Erzan, Ali Yörük’e hesabına yatan paraların kaynağını sordu. Ali Yörük cevaben, “Ben araba alıp satıyorum. Ticari faaliyetlerimden elde edilen paralardır. Biz genelde sıfır araçlar satıyorduk” dedi.
Ali Yörük’ün, Semih Kaya’nın parasını alıp gittiğini anlatan tutuksuz sanık Asiye Öztürk ise, “Ali Yörük, Emrah Çolak’ın yanında geliyordu. Onların arasındaki ilişkiyi bilmiyordum. Ben 25 yıldır bankacıyım ilk defa böyle bir durumla karşılaştım. Dosyadaki söz konusu evrakları bana 1 dakika içinde imzalattılar. Yapılan 3 işlemde benim imzam var. Ben Ali Yörük’e para vermedim. Emrah Çolak’a verdim, oda Ali’ye verdi. Emrah Çolak’a teslim ettikten sonra kime parasını verdiği beni ilgilendirmez. Bu yüzden bu durumu sorgulamadım” diye konuştu.