Almanya’da hareketli saatler: 65 yaşındaki kadın bir hastaneyi rehin aldı
Almanya'da anayasa mahkemesi aşırı sağcı Die Heimat'ın hazine yardımı almasına altı yıllık yasak getirdi. Parti zaten barajı geçemediği için bu yardımı alamayacaktı. Ama aynı şey son günlerde halkın tepkisini toplayan AfD için de yapılır mı?
Almanya hafta sonu adeta büyük bir uyanış yaşadı. Almanya’nın dört bir yanında faşizm karşıtları sokağa indi; hedeflerinde aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi vardı. Bu kıvılcımı ateşleyen AfD’nin kasım ayında yaptığı ve Alman vatandaşı olmaya hak kazanmış vatandaşlar dahil tüm göçmenlerin sınırdışı edilmesinin görüşüldüğü gizli toplantısının ortaya çıkmasıydı.
AfD son zamanlarda yükselişe geçmese toplantı bu kadar büyük tepki alır mıydı? Tartışılır, ama söz konusu partinin oy oranı yüzde 22’ye ulaşmış durumda. İktidardaki koalisyon hükümetini oluşturan üç partinin her birinin oy oranından yüksek. Yani AfD, ana akım partilerin oluşturduğu zinciri kırmaya, yıl sonundaki eyalet seçimlerinde öne çıkmaya hazır görünüyor.
AfD üyelerinin 25 Kasım’da göçmen, sığınmacı ve uyum sağlayamadığı düşünülen yabancı kökenli Alman vatandaşlarının topluca sınır dışı edilmesini tartışmak üzere Neo-Naziler ve diğer aşırılık yanlılarıyla toplantı yapması oy kaybına yol açsa da, AfD ikinci parti kalmaya devam ediyor.
AfD yetkililerinin göçmenlerin ve hatta yabancı kökenli Alman vatandaşların zorla sınırdışı edilmesini görüşmesi halka karanlık Nazi Almanyası geçmişini hatırlattı. Polis yetkililerinin açıklamasına göre pazar günü sadece Berlin’de yaklaşık 100 bin kişi Almanya alt meclisi Reichstag önünde toplandı. Protestolara katılanların pankartlarında ve attıkları sloganlarda “Nazilerin geri dönüşü” uyarısı yapılırken protestocular Adolf Hitler’in sandık yoluyla kontrolü ele geçirdiği 1930’ları hatırlattı. Berlin’deki gösterilerde “Hepimiz faşizme karşı ayaktayız” sloganı atıldı.
Diğer partiler AfD’nin kapatılması için konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyıp taşımamayı konuşurken mahkeme neo Nazi eğilimli Die Heimat (Vatan) partisine hazine yardımının altı yıllığına kesilmesine karar verdi. Mahkeme kararına gerekçe olarak partinin “Almanya’nın demokratik sistemini baltalamayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamasını” gösterdi. Die Heimat seçimlerde hazine yardımından yararlanacak barajı geçemediği için karar bir bakıma sembolik bir anlam taşıyor ama akıllara başka bir soru geliyor: Şu an anketlerde epey önde olan AfD kapatılır mı, kapatılamasa bile hazine yardımı kesilir mi?
AfD’nin Eş Genel Başkanı Alice Widel pazartesi günü toplantıya katılan danışmanı Roland Hartwig ile yollarını ayırdığını duyurdu. Ne var ki “toplu sınır dışı planı” fikri Brandenberg’deki AfD milletvekillerinden biri tarafından açıkça desteklendi. René Springer “Yabancıları anavatanlarına geri göndereceğiz. Milyonlarcasını. Bu gizli saklı bir şey değil. Sözümüz güvenlik için. Adalet için. Kimliğimizi korumak için. Almanya için” dedi.
Toplantıyı ilk duyuran bağımsız araştırmacı gazetecilik ağı Correctiv’in haberine göre tartışmalı toplantıya yalnızca AfD üyeleri değil CDU’nun aşırı sağcı kanadı Werteunion’a mensup iki üye de katılmıştı. Werteunion’un lideri Hans-Georg Maassen cumartesi günü CDU’dan ayrılmaya karar verdiklerini açıkladı. Aşırı sağcı grubun yaklaşık dört bin üyesinin çoğunun CDU ya da CDU’nun kardeş partisi CSU’ya mensup olduğu belirtildi.
Alman anayasasında yer alan “özgür demokratik düzeni zayıflatmaya ya da ortadan kaldırmaya çalışan” grupların yasaklanmasına izin veren hükümler, anayasa mahkemesinin partilere müdahale ederek yasaklamasını mümkün kılıyor. 1952’de faşist parti, 1956’da komünist parti bu madde sebebiyle kapatıldı. Daha şimdiden bir milyondan fazla insan AfD’nin Genel Başkanı Björn Höcke’nin Almanlar için oluşturduğu “faşist” tehdit nedeniyle oy kullanma ve siyasete atılma haklarının elinden alınması için imza verdi. Alman istihbarat teşkilatının üç eyalette “aşırı sağcı tutumları” nedeniyle partinin hareketlerini izlediği biliniyor.
Ne var ki siyasetçiler bu konuya temkinli yaklaşıyor. The Guardian’a yazan Süddeutsche Zeitung köşe yazarı Georg Mascolo partinin istihbarat yetkilileri tarafından izlenmesini destekçilerine “olumlu bir özellik” olarak satmaya çalıştığını, hedef alınmanın “diğer partilere karşı tek gerçek alternatif olduğunun kanıtı olduğunu” söylediğini yazıyor. Politico’ya konuşan AfD Eş Başkanı Weider “AfD’nin yasaklanmasının talep edilmesi büsbütün saçmalıktır. Böyle taleplerde bulunanlar demokrasiye karşı olduklarını göstermektedir” dedi.
AfD’yi destekleyenlerden bazıları aşırı sağcı olmadıklarını ancak mevcut iktidarın politikalarını beğenmedikleri için AfD’ye yöneldiklerini söylüyor. Spiked’den Fraser Myers Almanya’daki durumu şöyle özetliyor: “Daha sadece birkaç haftadır 2024’teyiz, ama Almanya şimdiden büyük çiftçi protestolarıyla sarsılıyor. Daha geçen hafta binlerce traktör şehirleri ve otoyolları kapattı. Ulaşım alanında çalışan işçilerle doktorların greve gitmesi nedeniyle hayat felç oldu. Çok övülen sanayide fabrikalar kapanıyor, üretim başka yerlere taşınıyor. Federal hükümet bütçe kriziyle boğuşuyor, yeni bir kemer sıkma dönemi başlatıyor. Bu hafta açıklanan veriler Almanya’nın büyük ekonomiler arasında geçen yıl en kötü ekonomik performansa sahip olduğunu gösteriyor.”