İran filmi yasaklayamayınca sinemacıları yasakladı: Altın Ayı ödüllü yönetmene ‘memleket hapsi’
Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarışan, Nuri Bilge Ceylan'ın 'Kuru Otlar Üstüne'yi eleştirmenler hayranlıkla karşılarken Ceylan düzenlenen basın toplantısında "Hayatımızdan memnun değilsek, nerede olursak olalım, başka bir yerde olabileceğimiz avuntusu bize iyi gelir" dedi.
76. Cannes Film Festivali’nde önceki gün Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiye için yarışan ‘Kuru Otlar Üstüne’ gösterildi. Salondaki izleyiciler tarafından 12 dakika boyunca ayakta alkışlanan 197 dakikalık filmin ardından Ceylan “Teşekkür ederim. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Üç saatlik bir filmi izlemek bugünlerde zor. Bugün burada bizlerle olduğunuz için teşekkür etmek istiyorum. Uzun konuşmak istemiyorum. Çünkü film zaten uzundu. Sanırım oyuncuları zaten tanıyorsunuz. Ama lütfen size birkaç kişiyi tanıtmama izin verin. Senaryoyu Akın (Aksu) ve Ebru (Ceylan) ile birlikte yazdık. Aynı zamanda iki kişiye daha teşekkür etmek istiyorum. Uygulayıcı yapımcımız Oğuz, yapımcılarımızdan Alexandre Mallet-Guy. Teşekkür ederim” dedi.
Öte yandan filmi ilk gösteriminde izleme fırsatı yakalayan eleştirmenler, ‘Kuru Otlar Üstüne’yi Ceylan’ın bugüne kadarki en iyi filmi olarak nitelendirdi. 2014 yılında ‘Kış Uykusu’ ile Altın Palmiye kazanan Nuri Bilge Ceylan, yeni filminin gösterimi sonrası bu yılki yarışmanın da öne çıkan adaylarından biri haline geldi.
Filmi izleyen isimler arasında yer alan Hollywood Reporter yazarı Leslie Felperin, “Nuri Bilge Ceylan, uzak bir kırsal topluluktaki öğretmenleri konu alan, yeni filminde memleketinin kentli-kırsal, bireysellik-gelenek gibi ikiliklerini keşfetmeye devam ediyor. Ceylan’ın filmi 19. yüzyıl Rus romanlarının uyarlamalarına benziyor” dedi.
Variety yazarı Guy Lodge filmi izledikten sonra kaleme aldığı yazısında ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmini kışkırtıcı bir etik dersi olarak nitelendirdi. Lodge ‘Kuru Otlar Üstüne’yi, ‘Bir Zamanlar Anadolu’dan sonra Ceylan’ın yeteneğini en iyi yansıtan eseri olarak nitelendirdi.
Nuri Bilge Ceylan, prömiyerin ardından filmin oyuncu kadrosunda yer alan Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar, Ece Bağcı, Musab Ekici, Akın Aksu ile birlikte bir de basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşmasını Türkçe gerçekleştiren Nuri Bilge Ceylan, filmi salgın sırasında çektiklerini ve bunun için bazı zorluklar yaşadıklarını söyledi.
Filmin çekiminde mekan bulmak için çok gezdiklerini dile getiren Ceylan, çekimleri Erzurum’un Karayazı ilçesi civarındaki köylerde gerçekleştirdiklerini anlattı. Ceylan, her sahnenin farklı bir köyde çekildiğini ve ardından montajda tek bir yermiş gibi gösterildiğini belirtti.
Uzak bir Anadolu köyünde çalışan ve İstanbul’a atanmak isteyen öğretmen Samet’in hikayesini konu alan filmle ilgili Ceylan “Mutluluğun başka yerde olduğu avuntusu çoğumuz için geçerlidir. Hayatımızdan memnun değilsek, nerede olursak olalım, başka bir yerde olabileceğimiz avuntusu bize iyi gelir. Bunun için çok fazla uzakta olmak şart değildir” dedi.
Nerede olursa olsun kendisini yabancı hisseden karakterlerin ilgisini çektiğini vurgulayan Ceylan, kendisinin de böyle olduğunu ve bütün filmlerinde de böyle bir karakterin var olduğunu anlattı.
Ceylan filmdeki karakterlerle ilgili gelen soruları da yanıtladı: “Belki de bütün karakterlerim, duyguları kendi ruhumda da hissettiğim, en azından ipuçlarını gördüğüm şeylerdir muhakkak, diye düşünüyorum. Ben karanlık taraflarına, ruhunun karanlık bölgelerine ilgi duyan bir insanım. Benim hayatta bir tür anlam yaratma şeklim bu belki de.”
Bazen insanların filmlerindeki karakterleri anti-kahraman, kötücül bulduğuna değinen yönetmen “Bana öyle gelmiyor tabii. Bu hayata nasıl, ne kadar romantik baktığınızla ilgili bir şey biraz da” dedi.
Film çekerken mantıksal çalışmadığını, sezgilerine güvenmeyi tercih ettiğini söyleyen Ceylan, “Bir şey yolunda gitmiyor görünüyorsa, yani uymayan bir şey varsa ruhuma, onu yeniden çekerim” diyerek film çekerken nasıl tercih yaptığını da anlattı.
Ceylan’ın yeni filminin Türkiye’deki gösterim tarihi ise henüz açıklanmazken Fransa’daki gösterim tarihi 12 Temmuz’da olarak belirlendi.