Türkiye sandık başına gidiyor: Pusulalar torbada
Türkiye uzun süredir seçim atmosferinde ve siyasetin dili sert. Bundan sadece yetişkinler değil çocuklar da nasibini alıyor. 10Haber’e konuşan Uzm. Psikolog Duygulu, nefret diline maruz kalan çocukların düşmanca ve saldırgan davranabileceğini söyledi. Duygulu siyasileri de uyardı.
Türkiye neredeyse bir buçuk yıldır seçim atmosferinde ve siyasetin dili sert. Siyasiler birbirlerine hakaret etti, terörist olmakla suçladı. Hatta zaman zaman fiziki şiddet görüntüleri ortaya çıktı. Evde, iş yerlerinde, kıraathanelerde, aile meclislerinde siyaset konuşuldu. Haber bültenleri bu gerginliği tümüyle yansıtırken, kafa dağıtmak için izlenilen dizilerde bile siyasi mesajlar verildi. Tüm bunları sadece yetişkinler değil çocuklar da yaşadı ve ikinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte yaşamaya devam ediyor. Hatta zaman zaman çocuklar sokak röportajlarının aktörü oldu. Bir politikacı gibi konuşan, politize olmuş çocukların söylemlerini yetişkinler takdir ederek paylaştı. İkinci tur seçimlerinin son haftasına girdik ve atmosfer çocuklar için değişmedi.
Gergin siyasi atmosferin çocukları nasıl etkilediğini, çocukların bu süreçten olumsuz etkilenmemesi için ebeveynlerin yapması gerekenleri ve etkilenen çocuklar için neler yapılması gerektiğini Dr. Uzman Psikolog Serap Duygulu 10Haber’e anlattı.
Çocukların etkilendiği siyasi söylemler için iki temel yaklaşım olduğunu belirten Duygulu, “Burada iki temel söylem var. Sempati duyduğunuz siyasi partinin söylemleri ve beklentileri üzerine konuşmak ile tutmadığınız partiye ve o partinin sempatizanlarına olumsuz söylemler söylemek çok farklı. Psikolojik olarak en tehlikeli şey çocukların kafasında ‘Benim gibi düşünmeyen benim düşmanımdır’ ya da ‘Benim gibi düşünmeyen kişi bu ülkenin düşmanıdır, tehdittir, teröristtir, yanlış insandır’ gibi bir algının yerleşmesidir. Çocuklar ağır ve olumsuz söylemlere maruz kalırlarsa seçimler bittiğinde birbirlerine düşmanca ve saldırgan tutumlar sergileyebilirler. İkinci tehlikeli bu tutumu bir hak olarak görebilirler. Hiçbir yetişkinin bu çocuklara böyle bir hakları olduğunu düşündürme hakkı yok” dedi.
Seçim sürecinde farklılıklar yerine benzerliklere odaklanmak gerektiğini vurgulayan Duygulu, “Seçimler ülkenin daha iyi yöne doğru gitmesi için yapılıyorsa nasıl başka bir parti düşman olabilir. Nefret ve olumsuz bir ortam çocuklara iyi gelmeyecek ve bir arada yaşamamızı zorlaştıracaktır. Bütün psikoloji teorileri ‘Farklılara odaklaşırsak ayrışırız, benzerliklere odaklaşırsak birleşiriz’ der. Siz birini ötekileştirdiğinizde siz de onun ötekisi oluyorsunuz” diye konuştu.
Duygulu, temel ilişkilerde en önemli kavramın saygı olduğunu söyledi. Ebeveynlere çağrı yapan Duygulu’nun asıl uyarısı ise siyasilere oldu:
“Temel ilişkilerde en önemli şey saygı. Kişiler neye inanmış olurlarsa olsunlar bizim gibi seçme hakkına sahip olduğunu, tercihlerini istediği yöne yönlendirme hakkına sahip olduğunu bilerek konuşacağız. Bütün ebeveynlerin dili yumuşatması gerekiyor ama asıl siyasilerin, idarecilerin söylemleri çok önemli. Sosyal krizi yönetebilecek kişiler idareciler, siyasetçiler. Araştırmalar bir siyasi parti lideri, yönetici ya da idarecinin çıkıp ‘Biz şiddete karşıyız ve şiddet uygulayanlara en ufak müsamahamız yok’ dediğinde şiddet düşüyor. Bu kadar net.”
Duygulu hem evin içinde hem de sosyal ortamlarda iş birliğine açık bir dil kullanmak gerektiğini söyledi ve “Yoksa çocuklar rakip siyasi partileri ve onu destekleyenleri düşman olarak algılayabilir. Çocuklukta ve ergenlikte edinilen bu tavırlar ve tutumlar çok zor değiştirilebilen şeyler. Biz sonuçta bir arada, aynı vatan üzerinde yaşayacak insanlarız. Çocuklara bunu anlatmamız gerekiyor. Seçimlere katılma hakkı göstermiş herkese saygı duyulması gerekiyor. Bir takım başka odaklarla bunları özdeşleştirmememiz gerekiyor. Neticede görüyoruz ki zamanında birbirine en sert sözleri söyleyen siyasilerin yarın aynı görüşte birleştiğini görebiliyoruz. O yüzden bizim için en önemli şey sempati ve empati duygusunu geliştirmek” dedi.