Merkez Bankası sadeleşme kararları ve sonuçları
Ankara’da gözlemlediğimiz havaya göre AKP’liler de 28 Mayıs sonrasında baş gösterecek ekonomik krizin farkında. Bu konuda parti içinde iki farklı çalışmaya girişmiş iki grup olsa da paniği önlemeye yetecek bir vizyon olmadığını görüyoruz.
Yabancı ve yerli iktisatçıların çoğu ile muhalefet kanadı, mevcut ekonomi politikalarının devamı halinde büyük bir ekonomik krizin geldiği konusunda ciddi uyarılar yapıyorlar. Ankara’da gözlemlediğimiz havaya göre AKP’liler de, boyutunu tam bilemeseler de, seçimi kazanmaları halinde ciddi bir ekonomik krizle karşılaşacaklarının farkındalar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bile kriz tehlikesi nedeniyle kaygılı olduğu söylenebilir. Ankara kulislerinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine destek açıklayan Sinan Oğan ile yaptığı yüz yüze görüşmede, “Bu seçimin maliyeti çok yüksek oldu” diye yakındığını öğreniyoruz.
AKP’liler bir yandan krizin geleceğini görüyor ama öte yandan yaşanacak kriz konusunda bahaneler üretmeye çalışıyorlar. Her şeyden önce, bir süredir özellikle AKP’li işadamlarının, ekonomik sıkıntıların sorumluluğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ının üzerinden alma çabaları olduğunu gözlemliyorduk. Bunun için “Cumhurbaşkanı yanıltılıyor aslında kendisi pragmatik biridir” savunması yaparken, sıkıntının sorumluluğu konusunda Cumhurbaşkanlığı danışmalarına suç atma eğiliminin olduğuna şahit oluyoruz.
AKP’de politika yapan bir işadamı ile birinci tur seçimlerinden sonra görüştüğümde, bu argümanını geliştirmeye çalıştığını gördüm. Bu işadamı yine Cumhurbaşkanı’nın yanıltıldığını söylerken, 2. tur seçimlerinden sonra kazanmaları halinde ekonomik krize hazırlıklı olmalarını söylediğimde, “Tamam böyle bir kriz geleceğini görüyoruz ama muhalefet gelse de olacaktı” dedi. Muhalefetin kazanması halinde durumun değişik olacağı, kadroların ve programlarının güven verdiğini, bu takdirde istikrar geleceği fikrinin hakim olduğu görüşünü ise kabul etmeye yanaşmadı.
Buna rağmen bir yandan da, “krizin gelmemesi ya da hafif atlatılabilmesi için neler yapılması gerektiği” konusunda fikir oluşturmaya çalıştığına şahit oldum. Sadece AKP’li olup partide siyaset yapan işadamları değil, ekonomiyle ilgili olmayan eski AKP’lilerin de gelecek ekonomik krizin farkında olduklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Bunlar bir süredir, Mehmet Şimşek gibi isimlerin ne yapılıp edilip göreve çağrılması gerektiği görüşünü savunuyorlar. “Şimşek’in gönül rızasıyla bu işi kabul etmeyeceğini, çünkü Erdoğan’ın altında istediği gibi çalışma imkanı bulamayacağını bildiği” fikrine de katılıyorlar. Aslında asıl aradıkları çözümün, Şimşek değil, ”piyasalara güven verebilecek vitrin isimler” olduğu da açıkça gözüküyor.
Sadece AKP’liler değil piyasa uzmanları ve bankacılar da büyük bir tedirginlikle “Acaba AKP kazanırsa mevcut ekonomi politikasını değiştirir mi?” sorusuna yanıt arıyorlar. Piyasalardaki bu korkunun AKP’lilere yansıması zaten kaçınılmaz. O nedenle de önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde nelerin yapılabileceğini, bütün kesimler kendi aralarında tartışıyorlar.
Kulislere sızan bilgilere göre Ankara’da bir grup eski AKP’li, faiz başta olmak üzere mevcut politikalarda çok sert dönüş anlamı taşımayacak, değişim anlamına gelmeden bazı şeyleri düzeltecek formüller peşindeler. Yaklaşan krizi bu tür üstü kapılı değişim yöntemleriyle aşıp aşamayacakları üzerinde durduklarını öğreniyoruz. Ekonomiyle ilgili daha önce görev yapmış AKP’li uzmanları bu konuda sıkıştırdıkları, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kabul ettirebilecekleri bir taslak hazırlamaları” için baskı yaptıklarını duyuyoruz.
Bunun yanı sıra İstanbul’da bir AKP’li grubun da, bazı akademisyenlerden de destek alarak, “Mevcut politikaların ciddi bir krize girmeden sürdürülme imkanı olabilir mi?” sorusu üzerinde durup, bu konuda çalıştıkları da konuşuluyor.
Piyasalarda, Merkez Bankası kararları nedeniyle birinci tur seçimlerinden sonra yaşanan tıkanma, piyasa oyuncularını büyük bir paniğe sevk etmiş durumda. Özellikle bankacılar, kabus gibi günler yaşadıklarını, ihtiyacı olan şirketlere bile kredi veremediklerini, bunun daha uzun sürmesi halinde çok büyük bir fatura çıkacağını söylüyorlar. İşadamlarının son günlerde, artık yüksek sesle uygulanan ekonomi politikalarından yakınmaları da, sıkıntıların çok büyüdüğünün bir ispatı niteliğinde.
Bankacılar, 2. tur seçimlerde Erdoğan’ın kazanması halinde piyasalarda yaşanan paniğin daha da büyüyeceğini, Merkez Bankası’nın işlemleri tümüyle durdurmak zorunda kalabileceğini söylüyorlar. Bazı AKP’liler piyasalardan aldıkları bu bilgiler ve duydukları kaygılar nedeniyle bir çözüm arayışı içindeler. Ancak Erdoğan ve yanındaki ekonomi ekibinin, kazanmaları halinde yaşanacak paniğin nasıl önleneceği konusunda bir hazırlık yaptıklarına şahit olmuyoruz.