Marmara’da musilaj tehlikesi, koruma altındaki alanları büyüttü
Marmara’nın kabusu haline gelen müsilaj bu kez İzmir’de görüldü. İlk kez aynı anda plankton patlaması, kızıl renkli red tide (müsilaj) ve makro algler görüldüğünü belirten Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Suyun görünürlüğü sıfır santim. Her yer kirli. Ölü balıklar var. Körfez çok ağır hasta" dedi.
Müsilaj, ilk kez 1729’da Akdeniz havzasındaki Adriyatik Denizi’nde raporlandı. 1990’lı yıllardan bu yana Marmara Denizi’ni yavaş yavaş ele geçiren, halk arasında deniz salyası olarak da bilinen bu kalın ve yapışkan madde 30 yıl önce yalnızca balıkçılar ve su altı sporu yapanlar tarafından fark ediliyordu. İklim değişikliği ve deniz kirliliğiyle birlikte deniz yüzeyine çıkan müsilaj denizin maviliğini beyaza çeviriyor.
Türkiye’nin büyük çoğunluğu müsilaj ile 2021 yılında tanıştı. Müsilaj için bilim insanları bir araya gelerek 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı hazırlamıştı.
Bu sene havanın ısınmasıyla birlikte İzmir Körfezi’nde de deniz yüzeyinde koyu renkli, kabarcıklı oluşumlar gözlendi. DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, bu oluşumların kirliliğe bağlı plankton patlamaları, kızıl renkli red tide(müsilaj) ve makro alglerden kaynaklandığını söyledi.
Bu oluşumların ilk kez aynı anda görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yaşar, “1978 yılından beri körfezde çalışıyorum ancak ilk kez gördüm. Çok kirli olduğu halleri de bilirim ama 2000 yılına kadar mavileşen körfez, 2000 yılından sonra geriye dönüş yaptı. Çok da sert bir dönüş oldu. Suyun görünürlüğü sıfır santim. Her yer kirli. Ölü balıklar var. 10 günden beri bu durum devam ediyor. Narlıdere’den itibaren her yerde balık ölümleri, red tide’lar, deniz marulu patlamaları görünür hale geldi. Bunun tek bir nedeni var; körfez çok ağır hasta. Komaya giriyor diyebilirim. Balık ölümleri de bunu gösteriyor. Müsilaj ve red tide aynı şeydir. Hepsi plankton patlamasıdır” dedi.
Oluşumları bilimsel açıdan açıklayan Prof. Dr. Yaşar, “Her bir litre deniz suyunda yaklaşık olarak 1 milyon plankton yaşar. Bahar aylarına geldiğimizde havanın ısınmasıyla beraber kirlilik de varsa; bunların sayısı 2 milyonlara çıkar. Oksijen yetmez, yetmediği için ölürler. Kırmızı olarak gördüğümüz oluşumlar, o canlıların ölüleridir. Müsilajda türleri farklıydı; onları beyaz gördük. Bunun kahverengisi de grisi de olur. Kesin ve net bir şey var ki; körfezimiz çok kirli. Zaten kokuyor da. 1 santim bile görüş mesafesi yok. 80’li yıllara kadar 8-10 metrelik görüşümüz vardır” diye konuştu.
İzmir Körfezi’nde 1954 yılında ilk kez iç körfezde plankton patlaması gerçekleştiğini aktaran Prof. Dr. Yaşar, “Bugünkü ‘red tide’ dediğimiz olay gerçekleşti ve binlerce balık öldü. 80’li yıllarda Büyük Kanal Projesi devreye girdiği için körfez masmaviydi. Bizler de bilim insanları olarak her mevsim adım adım körfezi izliyorduk. 2005 yılından sonra Piriştina’nın ardından onun gösterdiği özeni diğer başkanlar göstermedi. Körfez geriye döndü. 2010’lu yıllara geldiğimizde kirlilik nedeniyle deniz marulları patlamaya başladı. Sonra bu durum kronikleşti. Son 6-7 yıldır düzenli olarak patlamaya başladı. Maalesef bu yıl uzun yıllardan sonra red tide ile tanıştık. Red tide ile tanışınca balık ölümleriyle de tanışmış olduk. Geçen haftadan beri İnciraltı sahilinde balık ölümleri gözlemliyoruz. Hala körfezi foseptik olarak kullanıyoruz. Hala derelerden arıtılmamış suların körfeze gelmesine izin veriyoruz. İzmir Körfezi, dünyada ekonomik potansiyel açısından en önemli körfezlerin başında geliyor. Ama bu potansiyelin değere çevrilmesi için yapılması gereken ilk körfezin temizlenmesi” dedi.