Atatürk yapay zekâyla seslendi: En büyük eserim Cumhuriyet’tir
Christopher Nolan 21 Temmuz'da gösterime girecek filmi 'Oppenheimer' hakkında konuştu. Yapay zekaya bakışının nasıl değiştiğini anlattı. İngiltere'de geçen çocukluk yıllarında nükleer bir soykırımda öleceğine inandığını söyleyen Nolan, yeni filminin en çok kimleri etkileyeceğini de açıkladı.
Christopher Nolan, yakında gösterime girecek olan iddialı filmi ‘Oppenheimer’ ile gündemde. 2023’ün merakla beklenen filmini izleyen herkesin salon çıkışı vurgun yemişe döneceğine söyleyen Nolan’ın bu açıklamaları filme dair beklentileri katbekat artırmış durumda. Cillian Murphy’nin başrolünde yer aldığı yapım, 21 Temmuz’da ABD’de gösterime girecek. Öte yandan dijital platformlara mesafeli tavrıyla bilinen 52 yaşındaki İngiliz yönetmen, yapay zeka konusundaki çekinceleriyle de nam salmışmıştı. Wired’a röportaj veren Nolan, hem yeni filmi ‘Oppenheimer’ hem de yakından ilgilendiği bilim ve teknik gelişmeleri hakkında konuştu. Çocukluğunda nükleer saldırıdan çok korktuğunu ifade etti.
Christopher Nolan, Wired’dan Maria Streshinsky’nin sorularını California’da yanıtladı. Nolan, Streshinsky’nin “tüm projelerinin nihai hedefini Oppenheimer’ı çekmek miydi sorusuna: “Oppenheimer’ın hikayesi yıllardır aklımda. Bu inanılmaz bir fikirdi” şeklinde yanıt verdi.
‘Oppenheimer’ hakkında konuşmaya devam eden Nolan, “Açıkçası bu film Oppenheimer ya da İkinci Dünya Savaşı hakkında çok az şey bilenlere en çılgın yolculuklarını yaşatacak. Çünkü onları oldukça vahşi bir hikâye bekliyor. Robert Oppenheimer’ın müthiş bir karizması vardı. Her şeyin bir araya gelmesini sağladı. Filmde bu konuya çok değiniliyor; bu akademisyenlerin, bu teorisyenlerin bir araya gelip kendi elleriyle bu büyüklükte, bu önemde bir şey inşa edebilecekleri fikri. Bu mucizevi bir şey” dedi.
Yapay zekanın kullanımı ve atom bombasına benzer bir tehdit olarak algılanıp algılanamayacağı sorusuna da yanıt veren Nolan, konunun ‘Tenet’ filmiyle ilişkisine de değindi: ‘Tenet’ uyarıcı bir hikâye. Bundan çıkarılacak dersler var. Bununla birlikte atom bombasının dünyayı değiştiren ve tehlikeye atan teknolojiler açısından kendi ayrı bir sınıfında olduğuna inanıyorum. Ben 1980’lerde İngiltere’de büyüdüm ve Nükleer Silahsızlanma Kampanyası vardı. İnsanlar çok ama çok bilinçliydi. 13 yaşındayken ben ve arkadaşlarım nükleer bir soykırımda öleceğimize inanıyorduk.” dedi.
Steven Spielberg ile bu konuları sık sık konuştuklarını vurgulayan Nolan aralarında geçen konuşmayı anlattı. “Geçen gün Steven Spielberg ile bu konu hakkında konuşuyordum. Kendisi 60’larda Küba Füze Krizi tehdidi altında büyümüş. İnsanlık tarihinde nükleer savaş tehlikesinin o kadar elle tutulur, dokunulur ve gözle görülür olduğu zamanlar var ki, bunun çok farkındayız. Sonra sadece bir süreliğine endişelenebiliyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Başka şeyler için endişeleniriz. Sorun şu ki, tehlike aslında ortadan kalkmıyor. Putin bu kıyamet günü tehdidini ve bu korkuyu kılıç sallamak için kullanıyor. Bu son derece sinir bozucu.”
‘Oppenheimer’ tüm dünyayla aynı anda 21 Temmuz tarihinde Türkiye’deki sinema salonlarında da izleyicilerle buluşacak. Film, eleştirmenler tarafından bu yılın Oscarları için de en güçlü adaylar arasında gösteriliyor.