Mahsa Amini’ye mezarında bile rahat yok: Vandalların saldırısına uğradı
İran'da Mahsa Amini'nin ölüm yıldönümüne neredeyse bir ay kaldı. Kadınlar kıyafet özgürlüğünü savunmak için başörtüsü takmama eylemlerine devam ederken, hükümet her zamankinden daha katı başörtüsü yasa tasarısını kapalı kapılar ardından yürürlüğe sokmak istiyor.
İranlı milletvekilleri, kadınlara uygulanan başörtüsü zorunluluğunun daha sert önlemlerle uygulanmasını görüşme kararını gizli kapılar ardında aldı. Bu da konuyla ilgili kamuya açık tartışma olmayacağı anlamına geliyor.
‘Başörtüsü ve İffet Yasası’ adı verilen bu yasa tasarısında başörtüsü takmayan kadınlara yeni cezalar getirilecek. Bu yasa tasarısı, geçen yıl eylül ayında ‘başörtüsünü düzgün takmadığı’ gerekçesiyle ‘ahlak polisi’ tarafından gözaltına alınan ve bunun akabinde hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’ye adalet için başlatılan ancak daha sonra halkın özgürlüğünün mücadelesi halini alan protestolara yanıt olarak hazırlandı.
Protestolar durulsa da kadınlar kamuya açık alanlarda başörtüsü takmama eylemlerine devam ediyor. Hükümet ise kadınların hareketini bastırmak amacıyla, protestolar ilk başladığında geri çektiği ‘ahlak polisi’ni yeniden devreye soktu. Şimdi de başörtüsü takmayan kadınlara verilecek para ve hapis cezasının miktarını artıracak önlemleri meclisten geçirmeye hazırlanıyor.
Parlamento tasarıyı üç ila beş yıllık deneme süreci şartıyla geçirse bile ülkenin yasama organı İran Koruyucular Konseyi’nin onayı gerekecek. Deneme süreci başladıktan sonra milletvekilleri yasa üzerinde oynama yapabilecek ve yasa kalıcı hale getirilebilecek.
Parlamentonun açık oturumunda yapılan oylamada 175 üye yasa lehine oy kullanırken, 49 milletvekili ise aleyhte oy kullandı. Milletvekili Muhammed Reşidi, milletvekillerinin yasayı ‘deneme amaçlı’ ne kadar süreyle uygulanması gerektiğini belirlemek için oy kullanacaklarını söyledi. Ancak milletvekili Kulemreza Nuri Kezelceh, tasarının büyük bir bölümünün başörtüsü ile ilgili ihlallerin ‘suç sayılması ve cezalandırılması’ üzerine odaklanması nedeniyle bu konunun tartışılmasının bile ‘tehlikeler’ içerdiği uyarısında bulundu.
Başörtüsü İran’da uzun zamandır bir tartışma konusu. 1936 yılında dönemin lideri Rıza Şah’ın özgürleşme hareketi sırasında yasaklanan başörtüsü, 1941 yılında kaldırılmıştı. 1979 İslam Devrimi’nden sonra 1983 yılında başörtüsü zorunlu hale geldi.
Bu kuralı ihlal edenler 10 gün ila iki ay arasında hapis ya da 50 bin ila 500 bin İran Riyali arasında para cezasına çarptırılıyor. Yeni yasa tasarısı ise başörtüsü takmamayı daha ağır bir suç olarak sınıflandıracak ve beş ila 10 yıl hapis cezasının yanı sıra 360 milyon İran Riyali’ne (yaklaşık 230 bin TL) varan para cezaları verilecek.
İranlı insan hakları avukatı ve Carleton Üniversitesi’nde yardımcı profesör olan Hüseyin Reisi, bu para cezasının milyonlarca kişinin yoksulluk sınırının altında olmasından dolayı ortalama bir İranlının ödeyemeyeceği seviyede olduğunu söylüyor.
İran polisinin yeni yasayı uygulamak için ‘sabit ve mobil kameralar gibi araçları kullanacağı’ ve bu sırada yapay zeka sistemlerinden faydalanacağı belirtildi. Bu yılın başlarında devlet medyası, ülkenin başörtüsü yasasını ihlal eden kadınları tespit etmek için halka açık yerlere kameralar yerleştirileceğini bildirmişti.
Tasarı, sivil protestoların yaygın olarak görüldüğü üniversitelerde ve diğer kamusal alanlarda cinsiyet ayrımını da zorunlu kılıyor.
Yeni yasaya göre başörtüsü zorunluluğunu uygulamayan işletme sahipleri, işletme kârlarının üç ayına tekabül eden ağır para cezaları ile karşı karşıya kalacak ve iki yıl boyunca ülkeyi terk etme ya da kamusal/siber faaliyetlere katılma yasağıyla karşılaşacak.
Ne var ki yasa tasarısındaki bazı tedbirler, İran güvenlik güçleri tarafından zaten ‘hukuksuz’ bir şekilde uygulanıyor. Tahran’daki bir sigorta şirketinde kadınların başörtüsüz çalıştığı ortaya çıkınca işletme kapatılmıştı. Hükümetin bu yasa tasarısıyla söz konusu uygulamalarını ‘meşrulaştırmayı’ amaçladığı belirtiliyor.
Uzmanlar yasa tasarısının en azından bir kısmının öyle ya da böyle meclisten geçeceğine inanıyor. Parlamento üyelerinin çoğu rejime bağlı olduğundan tasarının milletvekilleri düzeyinde bir engelle karşılaşması beklenmiyor. Ne var ki Mahsa’nın ölüm yıldönümü yaklaşırken yaşanabilecek olası huzursuzlukları kontrol edebilmek için tasarının geri çekilmesinin de mümkün olduğu düşünülüyor.