Tepkilerin ardından Esat Oktay Yıldıran’ın ismi okuldan kaldırıldı
1972'de öğrenilen istihbari bir plan. Türkiye karıştırılacak. Aynı silahı eylemlerde sağcılar da kullanıyor solcular da. Sonrasında askeri darbe oluyor. Ulucanlar'da sağcılardan Mustafa Pehlivanoğlu solculardan Erdal Eren aynı urganla asılıyor.
Yıl 1972, aylardan aralık. MİT mensubu Mehmet Erel Bulgaristan istihbaratına çalıştığı şüphesiyle takip edilip karşı casus olarak yakalanıyor. Sorguya alınıyor. Sorguyu yapan sonradan MİT Kontrterör Dairesi Başkanı olacak Mehmet Eymür. Erel sorguda bir plandan bahsediyor.
Bu planı Eymür 2019 yılında yayınlanan ‘Deşifre’ kitabında anlatıyor: “Erel’e göre Bulgarlar o tarihlerde aşırı sağcıların İlim Yayma Derneği’ne para ve silah yardımı yapıyorlardı. Bulgarların Türkiye ile ilgili planı sağı silahlandırıp sokağa dökmek ve sol üzerinde bir baskı kurarak onların harekete geçmesini sağlamaktı. Sol karşı faaliyete ve silahlı harekete başlayacak, sonunda ordu müdahale edecekti.” 1972’deki bu plan bilindiği halde pek de üzerinde durulmuyor. Lakin olaylar tam da bu planda öngörüldüğü gibi yaşanıyor.
Yıl 1980… Çorum’da Alevi-Sünni gerginliği üzerinden bir provakasyon başlatılıyor ve ocak ayından temmuza kadar süren çatışmalarda 57 yurttaş yaşamını yitiriyor. Provokasyon haddi hesabı yoktur. Yalan yanlış haberlerle halkı galeyana getirmek bir yana katliamın daha da büyümesini isteyenler vardır.
Katliam sonrası Cumhuriyet Başsavcısı Ertem Türker’in yaptığı soruşturma sonucu çarpıcı bir gerçeğe ulaşılır. Bu gerçeği yıllar sonra Türker açıklar: “Olaylar sırasında ele geçirilen silahların balistik muayenesi sonucu gördük ki, aynı silah kullanılarak hem sağcı hem de solcular öldürülmüştü. Yani senaryoyu yazanlar, aynı silahı hem sağcıların hem de solcuların eline tutuşturmuştu.”
Avukat Sadık Eral da Ertem Türker’in söylediklerini doğrular. Çorum katliamında ağır yaralanan Eral, o dönem Milli Güvenlik Konseyi kararlarında Alevilerin iç tehdit olarak görüldüğüne dikkat çektikten sonra “Toplum mühendisleri sol kesime veriyor silahı, kullandırıyor sonra da aynı silahı sağ kesime veriyor. Her iki tarafa da silahları veren aynı eldi” der.
12 Eylül Askeri Darbesi sırasında Ulucanlar Ankara Kapalı Cezaevi’nde müdürlük yapan Vehbi Camgöz, yıllar sonra yayımlanan ‘İdamlar ve Olayların Gölgesinde Ulucanlar’ kitabında bir gerçeği üstü kapalı anlatır.
Gazeteci Necla Bayraktar Camgöz ile yaptığı söyleşide Camgöz’ün anlatmaya çalıştığı gerçeği yaptığı söyleşide yekten sorar: “Kitapta anlattıklarınızdan Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu ve Erdal Eren’in aynı iple asıldığını çıkardım, doğru mu?”
Camgöz cevap verir: “Düşündüm de evet, aynı iple asıldılar. 20 metre civarında ip aldık, kaygan olsun diye zeytinyağına yatırdık. Cellat da aynıydı.”
12 Eylül’ün üzerinden 43 yıl geçti. Türkiye için büyük bir kırılmaydı. Bugün yaşadığımız birçok sorunun kökeninde bu askeri darbenin olduğu her daim dillendirildi.
Darbe sonrası; resmî rakamlara göre 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 230 bin kişi askerî mahkemelerce yargılandı, cezaevlerinde işkence sonucu 171 kişi olmak üzere yaklaşık 300 kişi öldü. 7 bin kişi idamla yargılandı. 517 kişi idam cezası aldı. 124 kişinin idamı onaylandı. 50 kişi idam edildi. Pehlivanoğlu ile Eren de onlar arasındaydı.
Geçen yıl açılan www.bellekmuzesi.org sitesinde 12 Eylül askeri darbesiyle ilgili daha fazla bilgi ve belge var. 235 dijital, 93 fiziki dava dosyası, binlerce sayfalık hukuki belge, 35 ayrı bağışçıdan edinilen 40 bin bellek nesnesi, 300 saati aşan 120 sözlü tarih kaydı, 518 fiziki belge, 65 gazete ve 150 kitap…
Bugün İstanbul’da Tütün Deposu’nda açılacak Geçmiş Bugündür sergisi de Bellek Müzesi’nin envanterinden yola çıkarak oluşturuldu. 1960-1991 arası döneme odaklanan ve 12 Eylül’den doğrudan etkilenmiş insanların kolektif katkılarıyla kurgulanan sergi, bize o dehşetli günlerin insanların hayatını nasıl etkilediği anlatacak…
1972’de hayata geçirilen bir plan, aynı silahla yapılan provokasyonlar ve aynı urganla asılan gençler… Bu gerçeğin izinde sergiye bakıldığı zaman ortaya çıkan da Türkiye’nin kayıp yıllarının resmi olacak.
5 Kasım 2024 - Trump mı kazanacak yoksa Harris mi? Sinemacılar sonuçları açıklıyor!
4 Kasım 2024 - ‘Yandaki Oda’ Oscar’da karşınıza çıkarsa şaşırmayın!
1 Kasım 2024 - Beyazperdede altına hücum!
29 Ekim 2024 - Cumhuriyet bu: Çobanlığa mahkum edilen çocuklara bilim insanı olma fırsatı verdi